Türkiye’yi yasa boğan ve iş güvenliği konusundaki ilkelliği gözler önüne seren Soma’daki katliam, bu tip sorunları en az yarım yüzyıl önce geride bırakan ülkelerde de büyük tepki uyandırdı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Soma’yı ziyareti sırasında dünyanın başka ülkelerinde de madenlerde kazaların olduğunu söylemesi, özellikle Alman basınında geniş yankı buldu. Almanya’da, Türkiye’deki çalışma koşullarını yakından bilen sendikacılar, bu kadar ağır sonuçlar veren “kaza”ların tesadüf olamayacağını, sorunun genellikle kâr hırsından kaynaklandığını belirtti.

Soma’daki olayın, yüzlerce işçinin ölümü ile sonuçlanan Bengaldeş’teki ile paralellik gösterdiğini anımsatan Deutsche Welle’nin (Almanya’nın Sesi) olayla ilgili yorumu, “Bangladeş’te fabrika sahipleri işçileri yıkılmaya yüz tutmuş fabrikalarda çalışmaya zorluyor, Türkiye’de eski devlet madenlerini özelleştirme ile birlikte satın alan yeni patronlar, maliyeti beşte bire indirdikleri için övünüyor. Her iki durumda da kâr, çalışanların ve işyerlerinin güvenliğinden önce geliyor, dolayısıyla da felaketler oluyor” diye yorumladı.

 

Uzman gözüyle Soma

Türkiye’de madenlerdeki güvenlik koşullarının iyileştirilmesi için beş yıldır Zonguldak’taki Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda ön çalışma yürüten Alman Hammadde ve Kimya Endüstrisi Meslek Kooperatifi Bonn Şubesi Başkanı Matthias Stenzel Almanya’da böyle bir kazanın olmasını tahayyül bile edemiyor. Aynı kaynağa görüşlerini açıklayan Stenzel, Türkiye’deki koşulların 50 yıl önce yeraltındaki 430 maden işçisinden 300’ünün ölümüne neden olan Saar eyaletindeki son büyük kazayı anımsatarak Türkiye’de madenlerdeki koşulların, 1962 Luisenthal’ini aratmadığını düşünüyor.

 

‘Böyle bir kaza bizde olmaz’

Stenzel, Soma’daki kadar korkunç bir kazanın günümüzde örneğin Almanya’da olmasını tahayyül bile edemediğini söylüyor ve nedenini özetle şöyle açıklıyor: Almanya’da böyle bir kaza olmazdı çünkü mutlaka bir yedek trafo olur, maden karanlığa gömülmezdi. Ayrıca Almanya’daki üç kömür madeni çok yüksek teknoloji ile donatılmış durumda. Yangına karşı alınan önleyici tedbirler yangın ya da patlamayla çok iyi ve etkili mücadele edilebilecek kadar iyi. Madenlerde böylesine ağır kazalar meydana geldiğinde, “bunu düşünmemiştik” demek mümkün değil. Gerçekten önceden çok iyi bir organizasyon yapılıp nerede, neyin, ne zaman yapılacağı çok özen ve dikkatle planlanmalı. Her küçük ayrıntı göz önünde bulundurulup düzenlenmeli. Soma’da çok iyi bir acil eylem planı olsaydı, kazanın bu kadar korkunç bir boyuta ulaşması engellenebilir miydi sorusu akla geliyor.

 

Yetkili makamlar da kusurlu

Geçmişte Zonguldak madenlerinde de uzman olarak görev yapan maden ocakları tekniği ve güvenliği konusunda uzman Günther Apel de Türkiye’deki madenlerin iş güvenliği açısından “kötü durumda” olduğunu belirterek erken uyarı sistemlerinin olması halinde Soma’daki facianın önlenebileceğini ileri sürdü.

Apel, özetle şunları belirtti: “Türk madenciliğinde kullanılan kömür çıkartma tekniği görece eskimiş ve basit. Kömür çıkartma tekniği ile güvenlik tekniği arasında bu tür maden ocaklarında çok yakın bir bağ var. Günümüzde güvenlik açısından iyi donatılmış maden ocaklarında böyle bir gelişmeyi, uygun sensörler aracılığıyla tespit etmek ve bu tarz kazaların önüne geçmek mümkün. Yetkili makamların kusurlarının da faciada rol oynadığını tahmin ediyorum. Madeni işleten şirket, onu denetleyen yetkili makam ve prensipte bilirkişileri olan, kontrolleri yapan kuruluş arasında ilişkiler doğru düzgün işlediği takdirde, güvenlik standartlarının istenen seviyede olmasını güvence altına alır.”

 

Almanya’yı büyüten sendikal katılım

Alman Sendikalar Birliği’nin yeni Başkanı Reiner Hoffmann’a göre felaketler tesadüf değil. Böylesi korkunç kazaların olmaması için, çalışma ve insan sağlığının korunması gerekiyor. İşçilerin de güvenli çalışma koşullarının oluşturulması sürecine katılım hakkı şart. Oysa dünyanın pek çok yerinde, Almanya’dan farklı olarak sendikal katılımın önü tıkanıyor. Sendikalar baskı altında tutuluyor. Almanya’da ise işveren sendikalarla iyi tecrübelere sahip. Bu sosyal işbirliği, Almanya’da büyüme ve refaha büyük oranda katkı sağladı. Ancak Hoffmann’a göre Almanya’da da her şey güllük gülistanlık sayılmaz. Hâlâ toplu iş sözleşmesinden kaçınılan durumlar söz konusu.

 

Sürdürülebilirlik şartı: İş güvenliği

Almanya’nın deneyimi gösteriyor ki, iş güvenliği önlemleri, sonuçta verimliliği de artıran temel faktörlerden biri. Alman Hammadde ve Madencilik Kooperatifi Genel Müdürü Martin Wedig, Soma’daki kazayı duyduğunda şaşırdığını, ama “Türkiye’de madenlerdeki güvenlik standartlarının kötü olduğunun bilindiğini” de vurguluyor. Wedig, Türkiye’de madenlerde güvenliğin artırılması yönünde son yıllarda pek az çalışma yapıldığını düşünüyor.

Deutsche Welle’ye görüşlerini açımlayan Wedig, Soma olayı nedeniyle gündeme gelen “Peki Alman işletmeleri madencilikte güvenlik standartlarına bire bir uyuyorsa, uluslararası alanda rekabet ederken dezavantajlı konuma düşmüyorlar mı?” özetle sorusunu şöyle cevaplıyor: “Bizim için önemli olan sürdürülebilirlik kavramı. Geçmişte Afrika ülkelerinde edindiğimiz tecrübeler hükümetlere sürdürülebilir madenler işletmemiz halinde, daha fazla verim alınabileceğini gösterdi. Bu durumun o ülkeye tamamen kendi işgücüyle gidip sonra sanayi sektörünü terk edenlerden farklı olarak, bölgede işçi bulup, bunları eğitip işe alan işletmelerle yakından ilgisi var.”