Kuşadası Ekosistemi Koruma ve Doğa Severler Derneği (EKODOSD) Üyesi, SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi'nden Yrd. Doç. Dr Erol Kesici, su kaynaklarının yönetiminde akılcı ve sürdürülebilir, politikaların uygulanması gerektiğini belirtti.
Kesici, Dünya Su Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, yer altındaki su kaynaklarının azalması, su seviyesinin düşmesi, artan nüfusla birlikte aşırı su kullanımın gelecekte su ihtiyacı için büyük risk içerdiğini kaydetti.
Suyun sadece insanlar için değil, tüm canlılar için oksijenden sonra en önemli gereksinim olduğunu kaydeden Kesici, "Su kaynakları aşırı ve bilinçsiz kullanımlarla daha derinlere çekilmekte, işletme maliyetleri yükselmekte, kent sularında tuzlanmalar görülmektedir. Derinlere kaçan sulardan artık faydalanamayan doğal bitki örtüsü kurumaya ve toprak çıplaklaşarak çölleşmeye dönüşmektedir. Su kaynaklarının yönetiminde akılcı ve sürdürülebilir politika ve uygulamalar hayata geçirilmez ise gelecekte özellikle yaz aylarında ciddi sıkıntılar yaşanması kaçınılmaz olacaktır “ dedi. Canlıların yaşamın her alanında yer alan su vazgeçilmezi olduğunu kaydeden Kesici, şunları söyledi: “ İnsan vücudunun yüzde70"i, elmanın yüzde 85"i, domatesin yüzde 95"i, ıspanağın yüzde 91"i, sütün yüzde 80-90"nı su. Yeryüzündeki suyun yüzde 97"si tuzlu, yüzde 2 si kuzey ve güney kutuplarında buzullar içinde donmuş–kar-buz" dur (kullanım dışı). Canlılar için kullanılabilir tatlı su oranı yüzde 0,7"dir. Bu yüzde 0,7 "lik tatlı sudan insanlar, bitkiler, yaban hayatı, tarım ve sanayi rekabet etme durumundadırlar. Sebze- meyvelerimizi, ekinlerimizi yetiştirmek, elektrik santrallerimizi soğutmak, sanayide kullanmak, içmek, yıkanmak ve diğer canlılarında kullanımı için; yüzde birden çok az su kalmakta geriye. Ülkemiz su zengini bir ülke olmayıp, bu konuda zengin kabul edilen ülkelerin ancak 1/3"ü kadar su kaynağına sahiptir ve buna rağmen su zengini gibi ve bilinçsizce su kullanmaktadır. Ülkemizde suyun; yüzde 75 tarımsal sulama, yüzde 15 içme-kullanma suyu, yüzde 10 ise endüstri suyu ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılmaktadır. Sularımız bu yoğun kullanımla birlikte aşırı oranda da kirlenmektedir. Bir litre kullanılmış suyum, 8 litre suyu kirlettiği unutulmamalıdır. Dünyanın 4. büyük gölü olan Aral Gölü"nün suyu, kısa vadeli ekonomik hırsla daha fazla pamuk üretimi için bilinçsiz kullanımla, gölün su kaynakları kurutuldu ve elli yıl içerisinde yüzde 90 oranında küçülen Aral Gölü" nün bugün Aral Çölü" ne dönüştüğü ve Türkiye"nin 5. büyük doğal gölü olan Akşehir Gölü"nün de 386 km2 maksimum su alanının, bilinçsiz kullanımla “Leğendeki su” (Ağustos 2008) kadar kaldığı bildirilmektedir. Su; yerkürede her zaman tasarruflu kullanılması gereken, fabrikalarda üretilemeyen, temel doğal kaynaktır. Suyun para kazandıran ekonomik bir mal gibi alınıp satılması su kıtlığının temel nedenidir. Dünyaya her yıl 83 milyon insan katılıyor ve su kullanım yöntemlerimizi değiştirmememiz halinde su talebi giderek artacak, 8 insandan birinin temiz suya erişimi yok. Sorun suyun az olmasından çok, suyun yanlış yönetilmesindedir. Doğal göller su deposu değildir ve su deposu muamelesi görmemelidir. Su depoları canlılık özelliğine sahip değillerdir kendilerini yenileyemezler. Doğal su kaynaklarımıza önce biz sahip çıkılmalıyız, onu korumaya ve dikkatli kullanmaya özen göstermeliyiz. Tüm bunların ışığında alınacak en bilinçli önlem; insanlara su ürünün eğitiminin değil insanlara daha küçük yaşlarda her yıl, ev ve okulda Su ile ilgili eğitim mutlaka verilmelidir. Para her şey değildir. Su ve toprak insanlığın ortak malıdır. Kişi istediği gibi kullanmamalıdır. Duyarsız kalınan çevre, sonumuzu hazırlar ”ifadelerini kullandı.