TUSKON’un (Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu) 4’üncü olağan genel kurulunda konuşan Erdoğan, şunları söyledi:

Köhne zihniyet cevabını aldı

Dün TBMM bir kez daha tarih yazdı. Bir kez daha egemenliğin millete ait olduğunun altını kalın çizgilerle çizerek teyit etti. 28 Şubat sürecinin en önemli izi dün TBMM’nin hür iradesiyle ortadan kaldırıldı. Dün Genel Kurul’da dayatma, faşizan baskı, tehdit değil, hür irade, millet iradesi, demokrasi galip geldi ve millet egemenliği bir kez daha anlam kazandı. Duvarında ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ifadesi ilk defa yerini buldu. Köhne bir zihniyet, dayatmacı bir zihniyet, değişime direnen bir zihniyet dün Ankara’da parlamentoda milletten gereken cevabı aldı. Bir kez daha hür vicdanlarıyla karar veren, milletin sesine kulak verip milletin arzusu doğrultusunda oy kullanan ve tarih yazan milletvekillerini yürekten şahsım ve milletim adına tebrik ediyorum. Bir kez de sizlerin huzurunda, statükonun değil milletin izinden giden tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Süslü kılıfla duvarda

Kılıçdaroğlu İzmir’de, ‘Kutsal kitabımız hepimizin baş tacımızdır. Onu evlerimizin en güzel yerlerine asarız. Annelerimiz oyalı kılıflarla süsler, elimize besmeleyle alırız.’ İşte bunların Kuran anlayışı bu. Ama istiklal şairimiz Mehmet Akif’in tanımlaması çok güzel. ‘Ya açar bakarız azmi celilin yaprağına/ Ya üfler geçeriz bir ölünün toprağına/ İnmemiştir Kuran bunu hakkıyla bilin/ Ne mezarda okunmak ne fal bakmak için.’ İşte Akif’teki anlayış bu Sayın Kılıçdaroğlu’ndaki anlayış bu. Neyse yine de süslü kılıflarla evin bir köşesinde duruyormuş. Bunlar duvarda kılıfı içinde asılı duran Kitap’tan hiçbir zaman korkmadılar. Bunlar o Kitap’ın okutulmasından, okunmasından ve anlaşılmasından korktular.
Yollar açıldı, engeller kalktı
Tarihleri boyunca Kuran-ı Kerim’i bir süs, bir dekor olarak, haşa, tarihi bir eser olarak görmek istediler. Ama iş onun okutulmasına, öğrenilmesine ve öğretilmesine gelince bütün yolları kapadılar, yolları engellerle döşediler. Dün TBMM’de o kapanan yollar açılmış, o yollardaki tüm engeller kaldırılmıştır. Kuran-ı Kerim’i duvarlarda kılıfların içine hapsetme girişimi dün millet eliyle bozulmuş, bu bozuk zihniyet millet nezdinde bir kez daha mahkûm edilmiştir. 1950 yılında millet nasıl ki Adnan Menderes eliyle ezanına kavuştuysa, asli metnine kavuştuysa, bugün de millet bu hükümet eliyle dinini tam anlamıyla öğrenme özgürlüğüne kavuşmuştur. Kesintisiz eğitimin faturasını en fazla siz işadamlarımız ödedi. Kesintisiz eğitim bu ülkenin ekonomisine çok ağır bedeller ödetti.

Babam beni Ali Hoca’ya teslim etti

28 Şubat’ta şu karar çıkmadı mı? 15 yaşını kadar mahalle camisine bile çocuğunu gönderemezsin. 15 yaşından sonra gönder dediler. Yahu mahalle camisine ben çocuğumu gönderemeyeceğim ne demek. Beni rahmetli babam mahalle camisindeki Ali Hoca’ya teslim etti, ben ilkokuldan itibaren onun dizi dibinde yetiştim. Kaybetmedim, çok şey aldım. Hem ilkokula gittim hem oraya gittim. Bırak isteyen istediği gibi bunu yapsın. Bunda cebir şiddet yok. Ama sen cebirle, şiddetle yasaklıyorsun. Fark bu. Biz devlet olarak ailenin önüne tercihleri koyuyoruz. Seçici olan kim? Anne baba, öğrenci. Nereyi isterse oraya. 4 yıllık ortaokulu bitiren öğrenci ya da velisi tercihini yapacak. 4 yıllık liseyi bitiren öğrenci katsayı adaletsizliğine takılmadan, üniversite kapılarında çağdışı engellere takılmadan geleceği hakkında kendi kararını verecek. Bütün bunların yanında Güneydoğu ve Doğu’daki sıkıntıları göz önünde bulundurarak açık lise programını da başlatmış olacağız. Devamlı gidip gelemiyorsa açık lisede diplomasını almak istiyorsa onun da önünü açıyoruz, imtihanını verecek ve zorunlu 12 yılı tamamlayacak.

4+4+4 Köşk’te

Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanun, Cumhurbaşkanı Gül’ün onayına sunulmak üzere Çankaya Köşkü’ne gönderildi.