CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Anayasa değişikliği konusunda yapılacak halk oylamasıyla ilgili, "Sonuç ne çıkarsa çıksın, Türkiye Cumhuriyeti"nin aydınlanma devriminin yürüyüşü sürecektir" dedi.

CHP Genel Merkezi"nde, Ramazan Bayramı dolayısıyla partililer ve
vatandaşlarla bayramlaşma yapıldı.
Genel Sekreter Sav, gazetecilerin soruları üzerine, bayramlaşmaya kısa
bir ara vererek, referandum öncesi gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.


Türkiye"nin fevkalade önemli bir dönemden geçtiğini belirten Sav,
yarından sonra seçmenlerin sandık başına giderek halk oylamasına katılacağını
hatırlattı.

Sav, Anayasa değişikliği ile ilgili yapılacak halk oylamasının sonucu ne
çıkarsa çıksın, Türkiye"nin, demokrasinin ve Cumhuriyet"in kazanması temennisinde
bulunarak, "Sonuç ne çıkarsa çıksın, Türkiye Cumhuriyeti"nin aydınlanma
devriminin yürüyüşü sürecektir. Seçim ve halk oylaması sonuçları, bütün
insanlarımızı düşündürüyor, heyecanlı bir beklentiye soktu. Sanıyorum pazar günü
halk oylaması herhangi bir olay yaşanmadan, bir gerginliğe neden olmadan
atlatılır. Ben, devletin güvenlik güçlerinin bu konuda çok sağlıklı görev
yapacaklarına, sandık güvenliğini sağlayacaklarına inanıyorum" diye konuştu.

-"SANDIK SONUCUNU BELİRLEYEN TUTANAĞIN ÖRNEĞİ VERİLECEK"-

Bir yanlış anlama nedeniyle parti olarak Yüksek Seçim Kuruluna başvuruda
bulunduklarını ifade eden Sav, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sandık tutanaklarının altında "(önemli not) diye yazılan ve üç nüsha
düzenlenecek, ikisi seçim kuruluna verilecek, biri de sandık yerinde asılacak"
şeklindeki ibare, sandık başında pek çok tartışmaya neden olacağı için CHP olarak
başvuruda bulunduk. Yüksek Seçim Kurulu da konuya açıklık getirdi. İsteyen siyasi
parti temsilcilerine -gözlemci olsun, görevli olsun- sandık sonucunu belirleyen
tutanağın örneğinin verileceği ifade edildi. Bu, çok önemli bir husus. Aslında
"isteyen siyasi parti temsilcisine" ibaresini beklemeden sandık kurulu başkanının
işin gereğini yapması durumundadır diye düşünüyoruz."

Sav, halk oylamasının bir genel seçim olmadığını da vurgulayarak,
"Kuşkusuz, siyasal iktidara el değiştirtecek bir seçim değil ama siyasal
iktidarın rotasını belirleyecek bir seçimdir. Halk oylamasına Türkiye, bilerek
isteyerek gelmedi. Bir nevi, halk oylamasına sürüklendi" iddiasında bulundu.

-"İKTİDAR, KENDİSİNE GÖRE ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ"-

Türkiye"nin son altı ayının anayasa değişikliği konularıyla meşgul
olduğunu belirten Sav, şunları kaydetti:
"Ülkemizin çok değerli bir altı ayı heba edildi. Anayasa değişikliği adı
altında birtakım maddeler, yarından sonra halkımızın önüne getirilecek. Tabii,
anayasa değişiklikleri içinde önemli iki madde, Türkiye"de yargının yapısını ve
Türkiye"de gelecekte yargı bağımsızlığını çok yakından ilgilendiren maddeler.

Siyasal iktidar, kendisine göre bir yargı özlemi içinde anayasa
değişikliğini gerçekleştirdi. Suça göre değil, suçluya göre yargıç arayışına
girildi. Bu, adaleti kökünden sarsacak bir anlayıştır. Tabii temelinde siyasal
iktidarın mensuplarının geride bıraktığımız dönemde işledikleri birtakım suçların
da gelecekte üstünün örtülmesi anlamını taşıyacaktır.
Dokunulmazlıkların sınırlandırılmasına yönelik verilen sözler havada
kalmıştır. Anayasa değişikliğinde dokunulmazlığa ilişkin hiçbir hüküm yoktur.
Oysa, Anayasa ve Adalet Karma Komisyonunda bekleyen 670 dosya bulunmaktadır.
Maalesef, üzülerek söylemeliyim ki bu dosyalardan 4-5 tanesi de Sayın Başbakan"a
aittir. Sayın Başbakan"ın "zimmet, resmi evrakta sahtekarlık, kamu taşıma
biletlerinde kalpazanlık ve cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak" suçlarından
yargılanması gerekirken, dokunulmazlık nedeniyle yargılanmaması durumuyla yüz
yüzeyiz."

Sav, Başbakan Erdoğan"ın bu suçlardan herhangi birinden yargılanıp hüküm
giymesi durumunda, değil Başbakan olmak, Anayasa"nın 76. maddesine göre
milletvekili bile olmasının mümkün olmadığını söyledi.

Önder Sav, "Sanıyorum Türk seçmeni, her zamanki engin ön sezisiyle 12
Eylülde kendisine dayatılan anayasa değişikliğine gereken cevabı verecektir."

Sav, halkın kararından sonra siyasal iktidarın önünü daha iyi göreceğini
ve değerlendirmeler yapacağını umduğunu ifade ederek, "Gerekli gereksiz hukukla
oynamama dersini alacaktır. Hukukun üstünlüğüne, herkes uymak zorundadır. Hukuk
devleti ilkelerine başta siyasal iktidar uymak zorundadır ama bu siyasal
iktidarın, hukuku hiçe sayarak kendi parmak çoğunluğuna güvenip Meclis"ten her
şeyi geçireceğini düşünmesi, demokrasi açısından üzüntü vericidir" görüşünü dile
getirdi.

-"SANDIKLAR, GÜVENCE ALTINDA OLACAKTIR"-

Sandık güvenliği ile bir soruya Sav, "Sandıklar, güvence altında
olacaktır. CHP"nin sandık başında görev alacak tüm temsilci ve gözlemcileri, bu
konuda gerekli eğitimi almıştır. CHP"nin temsilci ve gözlemcileri, sandık başında
değerlendirmeyi ölçülü bir şekilde sağlayacaklar ve sandık kurulu başkanı ile
birlikte YSK"nın kapısına kadar tutanakları götürecekler" yanıtını verdi.

Sav, halk oylamasının CHP"nin kaderini çizecek bir halk oylaması
olmadığını vurgulayarak, "Ama ülkenin kaderini ilgilendiren bir konudur. O
nedenle biz, genel seçim kadar halk oylamasına da gereken önemi veriyoruz. Diğer
siyasi partilerin de aynı şekilde gereken önemi verdiklerini düşünmek istiyoruz"
dedi.

Bir gazetecinin, "Sayın Başbakan"ın dün cami çıkışında miting yapmasını
nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Sav, "Bu, bizim yeni rastladığımız
bir olay değil. Sayın Başbakan, dini siyasete alet etmenin çok ustasıdır.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden bu yana hep dini siyasete alet
ederek işleri getirmiştir ama bunun sonu yoktur. Elbette bir gün hukuk da siyaset
de gereken saygın yeri bulacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

"Sayın Başbakan, televizyon programında ağladı. Bu konuda düşünceleriniz
nedir?" sorusu üzerine de Sav, "Sayın Başbakan, bir ağlama üstadı. Onun örnek
aldığı ustaları da var. Mesajlarını ağlayarak veren birçok ustası var Sayın
Başbakan"ın. Ağlamak, bir zafiyetin ürünüdür. Sayın Başbakan, herhalde 12"yi 13
Eylüle bağlayan gece doya doya ağlayacaktır, sonuçları gördükten sonra" dedi.

Sav, "Pensilvanya"dan gelen bir mesajda, "ölüleri dahi kaldırıp,
mümkünse oy kullandırın" denilmişti. Ölülerin oy kullanma olasılığı var mı, buna
yönelik bir önlem aldınız mı?" sorusuna da "Bunun söylenmemiş olmasını dilerim.
Ölülerimizi rahat bırakmak gerek. Mezar taşlarıyla siyaset olmaz ama Türkiye"de
maalesef mezar taşlarıyla siyaset yapan insanlar, bundan medet umar hale
gelmişlerdir. Kimden gelirse gelsin, ister din ister siyaset adamından gelsin, bu
sözü fevkalade yakışıksız buluyorum. Demokrasimiz açısından da sağlıklı
bulmuyorum" karşılığını verdi.