Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, katıldığı programda Gaziantep'teki bombalı saldırıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Arınç, saldırının El Muhaberat-PKK işbirliği olduğu yönündeki iddiaların incelendiğini belirterek "Saldırıda dış unsurlar söz konusu olabilir" dedi.

"İNFİAL GÖSTERMEMEK MÜMKÜN DEĞİL"
BDP'li milletvekillerinin, teröristlerle buluşmasına ilişkin görüntüleri değerlendiren Arınç, bunları izleyen herkesin bunun bir tesadüf olmadığını gördüğünü söyledi. Siyasete çok önem verdiğini, BDP'nin siyaset hakkı olduğuna da yürekten inandığını ve en az AK Parti, CHP, MHP kadar onlara da saygı gösterilmesine inanan bir insan olduğunu belirten Arınç, ''Şu manzarayı görünce kanım dondu benim. Bunun karşılığında infial göstermemek mümkün değil'' dedi.

''Üzerlerindeki kıyafete bakarsanız, ya eylemden dönen ya eyleme gidecek olan insanlar. Hatta tek tek dördünü de sorgularsanız, kim bilir bugüne kadar hangi eylemlere katılmış bir insan. Bunlara baktığınız zaman Gaziantep'teki bombalamayı görebilirsiniz. Bunlara baktığınız zaman Bingöl'de alışveriş yapan Hatice Belgin'i öldürenleri görebilirsiniz, Siirt'te dört genç kızı taksinin içinde ateşe tutarak öldürenleri görebilirsiniz. Batman'da 8 aylık karnında çocuğuyla öldürülen kadını da görebilirsiniz, imam Aziz Tan'ı öldürenleri de görebilirsiniz. Hepsi bu veya bunlar gibi insanlar. Şimdi cinayet işlemek üzere kurulmuş ve buna da kendilerine göre bir kılıf bulmuş insanlarla bir siyasetçi nasıl kucaklaşabilir, nasıl gözlerinin içi gülebilir, nasıl kadınla bir erkek terörist birbirlerinin bayramını kutlar gibi birbirlerini tebrik edebilir? Doğrusu ben bugüne kadar böyle bir manzara görmedim. Buna karşı tepki koymak, bir vatandaş olarak benim boynumun borcu. Bu çünkü bomba patlatmaktan daha kötü. Bir insan ya siyaset yapar ya şiddet dilini kullanır. Şiddeti kullanacaksanız, siyaset yapamazsınız.''

"MİLLETVEKİLLERİ SİLAHLI KİŞİLERLE NASIL KUCAKLAŞABİLİR?"
BDP'nin, kendisini PKK'nın gölgesinde ve onun komutasında gördüğünü bildiren Arınç, buna karşı infial duymamanın mümkün olmadığını dile getirdi.

"KIŞANAK TOPU TACA ATIYOR"
BDP'li Gülten Kışanak'ın sözlerini de değerlendiren Arınç, ''Bu laflar, bu görüntünün karşılığı mı? Bu topu taca atmak. Söyleyecek bir şey bulamamış zavallı, onu söylüyor'' ifadesini kullandı.

"ENTELEKTÜEL GEVEZE"
BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in de kendisini ''aklı olmamakla suçladığını'' aktaran Arınç, şunları söyledi: ''Benim aklım var hamdolsun. Benim aklım şiddete karşı, benim aklım silaha karşı. Sen nasıl bir sanatçısın ki nasıl bir entelektüel gevezesin ki beni akılsızlıkla suçlayabiliyorsun, bu yapılanları akılla izah etmeye kalkıyorsun? Lütfen gazeteleri aç bak. Sizin bu yaptığınız şey, bugüne kadar yapılan bütün şiddet eylemlerini kutsadığınız anlamına gelir. Siz siyasetçi değil misiniz? Eğer onların yaptığı çok da hoşunuza gidiyorsa parlamentodan gidin onlarla birlikte olun. O zaman belki davanıza daha çok hizmet edersiniz.''

CANLI YAYINDA TUĞLUK'A SESLENDİ
Bağımsız Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk'un kanala telefon açarak, ''O beş genci biz getirseydik, silahlarını bıraktırsaydık, devlet nasıl karşılayacaktı? Acaba bir çözümü var mıydı?'' şeklindeki sorusuna Arınç, canlı yayında cevap verdi:

''Sayın Aysel Tuğluk, madem beni dinliyorsunuz, size ne kadar saygı duyduğumu, sizinle bazı konularda neler konuştuğumuzu bilirsiniz. Ama bu görüntüler sebebiyle sizi affetmiyorum. Ancak özür dilediğiniz takdirde... Siz 'gerilla' diyin, 'militan' diyin, 'kardeşim, çocuğum, evladım' diyin, ne derseniz diyin, eylemden gelen, eyleme giden, sırtında silahı olan o insanlarla kucaklaşamazsınız. Sorduğunuz soru Habur'da yaşanan olayı anımsatıyor bana. Habur'dan gireceklerdi, silahlarını teslim edeceklerdi, 'Türkiye'ye dönüyoruz, TCK 221. maddeden yararlanmak istiyoruz' diyeceklerdi. Çünkü biz onlardan bunu bekliyorduk. Serbest bırakılacaklardı, annelerine, babalarına, evlatlarına kavuşacaklardı. Ama belki sizin de istemediğiniz birtakım eller girdi, onlar propagandaya yöneldiler, İmralı'nın emriyle geldiklerini ifade ettiler. Sonra başlarına gelenleri biliyorsunuz. Bu arkadaşlarınızı siz getirseydiniz (Arkadaşlarınız diyorum, çünkü o gözle görüyorsunuz) hiçbir eyleme karışmamış olsalardı, bizdeki bilgilerle de eylemde bulundukları bilinmiyor olsaydı, onlar da bundan yararlanmak istediklerini söyleselerdi, bugün Ankara'da sizinle olabilirlerdi. Ama elimizdeki bilgilerle eyleme karıştıkları, adam öldürdükleri sabit olsaydı, yargılanırlardı. Bu kadar ucuz değil bu iş. O yüzden onların masum olduğuna inanıyorsanız, rahatlıkla bulun onları getirin, adli yargılamada mutlaka serbest bırakılırlar.''

Arınç, ''Aysel Tuğluk, bir siyasetçi olarak yasaklandığı zaman üzüldüğümü kendilerine ifade ettim. Biz onu BDP içinde biraz daha barışçıl, biraz daha şiddete karşı bir insan olarak tanıyorduk. Ama Kışanak'ın arkasında, övücü sözler kullanmasını, çok mütebessim bir çehre içinde onlarla bayramlaşmasını doğrusu hazmedemem'' dedi.

"DOKUNULMAZLIK YENİDEN TARİF EDİLMELİ"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, söz konusu milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması önerisi konusunda görüşü sorulan Arınç, bunun, Anayasa Karma Komisyonu'nun toplanıp bir karar almasının ardından Meclis'te görüşülecek bir konu olduğunu belirtti. Arınç, dokunulmazlıklar konusunun, yeni Anayasa'da yeniden tarif edilmesi ve sınırlandırılması gerektiğini kaydetti.

"SALDIRIDA DIŞ UNSURLAR SÖZ KONUSU OLABİLİR"
Arınç, saldırının El Muhaberat-PKK işbirliği olduğu yönündeki iddiaların incelendiğini belirterek, "Saldırıda dış unsurlar söz konusu olabilir" dedi. "İstihbaratımız ve güvenliğimiz açısından bu olaya yol açabilecek dış unsurlar da söz konusu mudur, olabilir. Kesinlikle olmaz diyemiyorum, olabilir. Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki böyle bir olayın meydana gelmesinde şu veya bu şekilde menfaati olan kurumlar, ülkeler, devletler, kuruluşlar, böyle bir olayı üstlenmiş de olabilir bizzat yaparak, taşerona vererek yaptırmış da olabilir hatta bu işleri profesyonel yapacak insanlara da yaptırmış olabilir. İsmi geçen örgütün veya devletin, bu işte bir katkısı olup olmadığını ulu orta konuşmak yerine çok ciddi incelemeyle ortaya koymamız lazım. Çünkü adı geçen bir ülke ve adı geçen bir ülkenin istihbarat kuruluşudur. İnceleme yapılıyor. Sadece Suriye ile ilgili, bağlantılı ya da sınırlı da değil. Coğrafyamızda bu işe katkı sağlayabilecek bütün dış unsurları da neresi olursa İran da olur, yukarısı da olur, aşağısı da olur, Türkiye olarak bunu yapmak zorundayız, yapıyoruz."

PKK'NIN SALDIRIYI SAHİPLENMEMİŞ OLMASI ÇOK DOĞAL
Saldırıyı PKK'nın üstlenmemesinin doğal olduğunu savunan Arınç, örgütün toplumsal baskıdan kurtulmak için bu tarz eylemleri ilk planda reddettiğini savundu. Arınç, "Bugüne kadar pek çok eylemde yapıldığı gibi arkasında büyük acılar bıraktı. PKK'nın bunu sahiplenmemiş olması çok doğaldır. Çünkü buna benzer eylemleri hep o yapmıştır. Ama işin içine çocuklar, kadınlar girdiği zaman kamuoyunun toplumsal baskısından ve nefretinden kurtulmak için ilk planda bunu inkar etmiştir, buna benzer pek çok sivile yönelik olaylar yapmış olmasına rağmen."

SALDIRIYLA İLGİLİ GÖZALTINA ALINAN 7 KİŞİNİN SORGUSU SÜRÜYOR
Bülent Arınç, saldırıyla ilgili 7 kişinin gözaltında bulunduğunu belirtirken, "Şu anda bizim bulabildiğimiz tek şey tabii kamera görüntüleridir. Çekiciyi kullananlardır. Civardaki belki şahitlerin tanıklıkları olacaktır veya ele geçirilen belge, bilgi ve bulgulardan bir iz sürülecektir. Emniyet Teşkilatımız bu konuda hem teknolojik imkanlara sahip hem de bu tür ağır olayları çözebilecek güçtedir. Ama şu an itibariyle ben 5 biliyordum son anda 7 olduğu söylendi, bir şüpheli gözaltı var. Henüz tutuklanan yok, sorguları devam ediyor. İnşallah işin en kısa zamanda çözüleceği umudundayım" dedi.

İSTİHBARAT ZAFİYETİ OLDUĞUNA İNANMIYORUM
İstihbaratın yeterince değerlendirilmediğine yönelik eleştirilere katılmadığını dile getiren Arınç, istihbarat zafiyetinin eski dönemlerde kurumlar arasındaki bilgi saklama nedeniyle yaşandığını, ancak günümüzde öyle bir durumun söz konusu olmadığını belirtti. Arınç şunları söyledi: "Son ;3 yıldan bu yana ve şu anda da en iyi noktasında olduğumuzu söyleyebilirim. İnsan istihbaratı, teknolojik istihbarat, bilgi paylaşımı olsun, son derece mükemmel bir akış var. Ancak her gelen haberin doğru olup olmadığının süzgeçlerden geçirilmesi, hatta çapraz sorguyla farklı kaynaklardan da teyit edilmek suretiyle kesin bilgiye ulaşılması gerekiyor. Başarılı olduğumuzu şuradan söyleyebilirim. Evet, Gaziantep'teki olayın önlenemediği anlaşılıyor, ama belki Gaziantep'teki olay kadar onlarca istihbaratın iyi değerlendirilmesi sonucunda önlendiğini söyleyebilirim. Yani önceden tedbiri alınmak suretiyle kesin bilgiye dönüştükten sonra anında müdahale etmek suretiyle önlenebiliyor."

OLAĞANÜSTÜ HAL GEREKLİ Mİ?
Olağanüstü hali kaldırdıklarını ve bundan dolayı kendileriyle iftihar ettiklerini belirten Arınç, Türkiye'de yeniden bir olağanüstü hal ilan etmeyi çok gereksiz ve hatta konuşulmaması gereken düzeyde bulduklarını dile getirdi. Arınç, ''Şu anda elimizdeki tüm imkanlarla biz olağanüstü hale lüzum kalmadan, Türkiye'de güvenliği sağlayabilecek bir noktadayız'' diye konuştu.

Son iki yıldan bu yana geçmişte ''girilemez'' denilen yerlere, kamplara, mağaralara ve boğazlara girildiğini belirten Arınç, güvenlik önlemleri aldıklarında ''Hükümet güvenlikçi önlemler alıyor'' dendiğini, diğer taraftan da ''güvenlik zafiyeti mi var'' yönünde görüşlerin dile getirildiğini anımsattı. Arınç, terörün önlenmesi konusunda yapılması gerekenler ne ise onların yapılması gerektiğini ifade ederek, bu konuda da bütün tedbirleri aldıklarını söyledi.

"TERÖR ÖRGÜTÜ İFLAS NOKTASINA GELDİ"
Arınç, ''PKK'nın amacının, 'pazarlık masasına güçlü şekilde oturma istemesi ya da Öcalan ile görüşmelerin yeniden başlatılması' olduğuna yönelik değerlendirmelerin'' sorulması üzerine de PKK'nın 2011'in ikinci yarısından itibaren bir ''devrimci halk savaşı'' lafını tutturduğunu belirtti.

Halkı buna yönlendirmeye çalıştığını ifade eden Arınç, ''Bu kolay bir şey değil. Belki bununla kendisine bir meşruiyet kazandırmaya, kendisiyle daha ağır şartlarda pazarlık yapmak veya İmralı ile bağlantılı birtakım şeyler. Bunda muvaffak olamadılar'' dedi.

PKK'nın, bunu gerçekleştirmek için şehir yapılanmasını altyapı olarak düşündüğünü dile getiren Arınç, ancak KCK'da yargının görevini yaptığını, KCK yapılanmasının çöktüğünü kaydetti.

Arınç, ''Çünkü KCK yapılanması bir ölçüde, devrimci halk savaşının, kır gerillası ile şehir yapılanması arasındaki irtibatı temin edecek ve şehir merkezlerinde de bütün bunları uygulayacak unsurlar olacaktı. Hüseyin Aygün'ün kaçırılmasından sonraki konuşmalar çok tuhaftır. 'Hakkında şikayet var, senin hakkında idari ve yargısal soruşturma yapacağız' gibi. Aslında bu paralel devlet yapılanması içinde olduğunu da gösteriyor'' diye konuştu.

Devrimci halk savaşı stratejisinin tutmadığını, tabandan destek bulamadıklarını ifade eden Arınç, Şemdinli ve İzmir Foça'daki olaylara değindi. Arınç, ''Arkasından bir milletvekilinin kaçırılması ya da birkaç günlüğüne misafir edilmesiyle ilgili, onun ayrı bir mesajı olacağını düşündüler. Onun arkasından BDP-PKK buluşması, bir rastlantının ötesinde gerçekleşti'' dedi.

Bunun arkasından Gaziantep'te ve son olarak da Yüksekova'da saldırı gerçekleştirdiklerini dile getiren Arınç, şunları belirtti:

''Bütün bunlarla aslında bir çaresizlik içinde örgüt. Hiçbir şeyi başaramamış, 30 yıldan bu yana bir mesafe alamamış. Bir santimetrekare toprakta 'ben varım' diyememiş. Hiçbir düşüncesini, inandığı bir gerçek varsa veya değer varsa bunu gerçekleştirme noktasında adım atamamış ama sadece saldırarak, öldürerek varlığını sürdürmeye çalışıyor. Şimdi bunun amacı masaya oturmaksa böyle masaya oturulmaz. Böyle hiçbir ülke, devlet masaya oturmaz.''

Arınç, ''Kucağınızda Kanas tüfek olacak, üzerinizdeki gerilla veya PKK, terörist kıyafetiyle asker, polis kovalayacaksınız, masum insanları öldüreceksiniz, biz de 'pes ettik, bunlar çok güçlü, bunlarla masaya oturacağız' diyeceğiz. Kesinlikle böyle bir şey mümkün değil'' değerlendirmesini yaptı.

Arınç, terör örgütün geldiği noktanın bir ''iflas noktası'' olduğunu vurgulayarak, ''Belki çırpınmak üzeredir. Belki kendi kendini sokarak intihar eden bir akrep gibi hayatına son vereceği güne doğru yaklaşmaktadır'' ifadesini kullandı.

"AKLI OLAN KİMSE, KÜRT BAHARINDAN BAHSETMEZ"
Arınç, ''Arap Baharı'nın Kürt baharına dönüştüğü'' yorumlarının da bulunduğunun belirtilmesi üzerine, şunları ifade etti:

''Bu çok tehlikeli bir şey, bu mümkün değil. Aklı olan kimse bunu kullanmaz, bunu ifade etmez. Arap Baharı veya bilmem ne baharının yaşandığı ülkelere bir bakınız, Türkiye'ye bir bakınız. Bu ülkelerde otokratik rejimler vardır, askeri dikta vardır, hayat hakkı yoktur, vatandaşın can, mal emniyeti yoktur. Bunlar isyanı başlatırken aslında demokrasiye özlemlerini dile getirdiler.

Türkiye'de Allah aşkına milletin oylarıyla parlamentoya gelmiş milletvekillerinden tutun, hangi kademede, kimin önünde hangi engeller var. Bunları söyleyebilirler mi? Arap baharı ile Türkiye'de bir bahar olması, Kürt baharı olması konusunda bir ilişki kurmak fevkalade anlamsız, fevkalade akılsızca bir iddia olur. Hangi şartlar birbirine benziyor. Türkiye'de neden mahrumuz Allah aşkına? Türkiye'de televizyonlarımızla üniversitelerimizle seçmeli ders olarak okutacaklarımızla vatandaşın hangi talebine sırt çeviriyor hükümetler. Seçme, seçilmenin önünde engel mi var?''

Arınç, ''Bugün 30'a yakın milletvekili var. Her istediklerini söyleyebiliyorlar. Milletvekilleri Kürdistan'dan, demokratik özerklikten bahsediyor, ana dilde eğitim diyor. İfade özgürlüğü var. Parlamentoda dokunulmazlık var. Bütün bunların konuşulduğu bir ülkede, başka ülkelere bakarak bir ayaklanmadan bahsedilebilir mi? Çok yanlış'' diye konuştu.

AA