Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:

10 OCAK GAZETECİLER GÜNÜ

Gönül isterdi ki 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü bayram gibi kutlayalım. Basının olmadığı ülkede demokrasi yoktur. Önemli olan özgür medyadır. Demokrası özgür medya ile vardır. Medyanın sesini kesmek hepimizin dilini kesmek demektir. Dilsiz demokrasi örtülü diktatörlüktür. 97 gazeteci hapiste. Seçimlerden sonra hapse giren gazetecilerin sayısında artış var. İçeri atılan her gazeteci topluma açık tehdittir. Dışardakilere aba altından sopa göstermektir.

İnsanın şiir okuduğu için hapse atılmasıyla kitap yazdığı için hapse atılması arasında ne fak var? Dünün mazlumu bugünün zalimi oldu.

"GENELKURMAY BAŞKANI TERÖRİSTSE BAŞBAKAN NE OLUR?"

Her şeyi düşünürdük de bu aklımıza gelmezdi; terörist örgüt yöneticisi bir genelkurmay başkanımız var. Peki soru şu, bir ülkenin genelkurmay başkanı teröristse başbakanı ne olur? Bu özel yetkili mahkemeleri, yargıçları mizah dergilerine havale ediyorum.

Bakın, İlker Başbuğ, bu hükümetin onayıyla, Genelkurmay Başkanlığına atandı, ordu komutanlığına atandı. Peki ne oldu da bu tabloyla karşılaştık?

İki ihtimal var, ya Başbakan İlker Başbuğ'un terör örgütü yönettiğini biliyordu ve işlem yapmadı, ki bu bir suçtur. İkinci ihtimal ise, sayın Başbakan, İlker Başbuğ'un terör örgütü yönettiğini bilmiyordu. Bu da tam bir rezalettir.

"ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER SİVİL MAHKEME DEĞİL"

Demokratik hukuk devletinde vatandaşlar ünvanlarına ya da rütbelerine göre imtiyaz sahibi olmazlar. Anayasamız çok açık, hiçbir kimseye, kişiye, kuruma ayrıcalık tanınamaz. Demokrasilerde Özel Yetkili Mahkemeler, Devlet Güvenlik Mahkemeleri olmaz. Asıl sorun tutuklanan kişinin eski Genelkurmay Başkanı olması değil. Savunulması gereken hukuktur.

Bu haber basına şu şekilde yansıdı, "bir Genelkurmay Başkanı sivil mahkeme tarafından tutuklandı". Özel Yetkili Mahkemelere nasıl sivil mahkeme dersiniz. Tekrar ediyorum, Silivri'de bir çadır kuruldu, adalet falan da dağıtılmıyor.

Özel yetkili mahkemeler, DGM'den de askeri mahkemelerden de kötüdür... Silivri bir toplama kampıdır. Dünyadaki demokrasiden, insan haklarından yana olan bütün kurumları Silivri'ye davet ediyorum.

"AKP NE ZAMAN SIKIŞSA MAHKEMELERİN ÇEKMECESİNDEN DOSYA ÇIKIYOR"

AKP uçakları göndermiş 35 sivil vatandaşı öldürmüş, ki bu ölenlerden biri de gazi çocuğudur. Ama bir anda çekmeceden dosya çıkıyor gündem değişiyor. Genelkurmay Başkanı tutuklanıyor. AKP ne zaman sıkışsa mahkemeler çekmeceden bir dosya çıkarıyor. Bence AKP binasında Özel Yetkili Mahkemelere bir kat ayırsınlar.

CHP askeri diktatörlüğü de karşıdır, bugün oluşturulmaya çalışılan sivil diktatörlüğü de karşıdır. Hiçbir baskıya, diktatörlüğe boyun eğmeyeceğiz. Ben demokrasinin hukuk devletinin avukatayım.

"ULUDERE İSTİHBARATINI NEREDEN ALDINIZ?"

Uludere'de öldürülen vatandaşlarımızın nasıl ve neden öldürüldüğü sorularını sormaya devam edeceğiz. Soruyoruz, nereden ve ne zaman geldiği belli olmayan bir istihbaratla Uludere'de 35 vatandaş öldürülüyor, eski Genelkurmay Başkanı terörist denilerek tutuklanıyor, ana muhalefet lideri hakkında soruşturma açılıyor. Bunların hepsi 12 günde oluyor. Bu tertibi görelim.

Sormaya devam ediyoruz, Uludere istihbaratını nereden aldınız? MİT müsteşarı diyor ki biz vermedik. Genelkurmay Başkanı diyor ki bize istihbarat geldi.

Açıkca soruyorum, bu istihbaratı İncirlik'te konuşlu hava araçlarından mı aldınız? Yani açıkca soruyorum, bu istihbaratı ABD'den mi İsrail'den mi aldınız? Bunu neden halktan gizliyorsunuz? Yoksa açıklarsak ülkenin güvenliğini ihale ettikleri odaklar açığa çıkacak diye mi korkuyorlar? İstihbaratı nereden aldınız açıklayın.

Başka bir ülkede bu olay olsa hemen istifa gelirdi. Ama bizim ülkemizde kıllarını kıprdatmadılar. Ama bunun için ülkede demokrasi olması lazım. Bir de ar damarları olması lazım.

"DOKUNULMAZLIĞA İHTİYACIM YOK"

Dokunulmazlığımı kaldırmak için fezleke hazırlamışlar. Suçum adil yargılamayı etkilemekmiş. Bunların adil yargılaması basılmamış kitabı suç diye tutuklayan, parasız eğitim isteyen öğrencileri tutuklayan adil yargı.

Benim dokunulmazlığa ihtiyacım yok, dilekçem burada. Grup toplantısından sonra bizzat kendim Genel Kurul'a göndereceğim. Halkı için yola çıkanların korkması düşünülemez. CHP Genel Başkanı'yla hesaplaşmak mı istiyorsunuz... Kaldırın dokunulmazlığımı.

"DARAĞACINDA DA OLSAM DİZ ÇÖKMEM"

Ben bu oyunun nerelerde kurgulandığını da çok iyi biliyorum. Egemen güçlerinizden korkmam. Sizin özel yetkili mahkemelerinizden de savcılarınızdan da ben korkmam. Ben sizin ağababalarınızdan da çekinmem. Ben sadece kendi ulusumun emrindeyim.

Beni hapse atmak değil darağacına da gönderseniz bildiklerimi söyleyeceğim. Darağacında da olsam diz çökmem"

CHP'Lİ VEKİLLER AYNI SUÇU İŞLEDİ

CHP'nin TBMM Grup toplantısında, milletvekilleri ayağa kalkarak, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun fezlekeye konu alan cümlelerini hep birlikte tekrarladı. Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, ''aynı suçu işlediklerini'' belirterek, dokunulmazlıklarının kaldırılması için TBMM Başkanlığına başvuracaklarını bildirdi.

Grup toplantısının açılışında konuşan Hamzaçebi, yargı sistemini eleştirdiği gerekçesiyle Kılıçdaroğlu hakkında dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke düzenlendiğini söyledi.

Daha sonra milletvekillerini ayağa kalkmaya davet eden Hamzaçebi, Kılıçdaroğlu'nun fezlekeye konu olan cümlelerini okuyarak aynısını milletvekillerinin tekrarlamasını istedi. Milletvekillerinin söz konusu ifadeleri hep birlikte tekrarlamasının ardından Hamzaçebi, ''Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun işlediği iddia edilen suçu CHP milletvekilleri de işlemiş oldular. Biz, Cumhuriyet Savcılarının işlerini kolaylaştırmak için, onların fezleke düzenlenmesini beklemeksizin, dokunulmazlıklarımızın kaldırılması talebiyle TBMM Başkanlığına başvuracağız'' dedi.
 

KILIÇDAROĞLU DİLEKÇESİNİ TBMM BAŞKANLIĞI'NA İLETTİ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasının ardından TBMM Başkanlığı'ndan, dokunulmazlığının kaldırılmasını talep etti. Kılıçdaroğlu, TBMM Anayasa-Adalet Komisyonunda bulunan dosyaları için dokunulmazlığının kaldırılmasını içeren dilekçeyi, TBMM Başkanlığına iletti.
haberturk.com