Türk edebiyatının dev isimlerinden şair-yazar Rıfat Ilgaz, doğumunun 100. yılında düzenlenen panelle anıldı. Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapılan etkinlikte usta yazarın hayatı, eserleri ve edebi kişiliği anlatıldı.

Küçükçekmece Belediyesi önemli bir programa daha ev sahipliği yaptı. Türk edebiyat dünyasına adını yazdıran şair- yazar Rıfat Ilgaz 100. doğum gününde düzenlenen panelle anıldı. Başta ‘Hababam Sınıfı’ olmak üzere daha birçok eseriyle gönüllerde taht kuran yazar, her yönüyle ele alındı.

Sunuculuğunu Mehmet Şahin’in yaptığı panel Rıfat Ilgaz’ın biyografisini anlatan belgeselin gösterilmesiyle başladı. Gösterimin ardından usta yazarın oğlu Aydın Ilgaz, babasını anlatmak aynı zamanda da panelin yöneticiliğini yapmak üzere yerini aldı. Aydın Ilgaz sırasıyla konuşmacıları takdim etti. Rıfat Ilgaz’a çocuk yaşta gönül veren şair Betül Dünder, Marmara Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Baki Asiltürk ve hayatının son döneminde yazarla birlikte olabilme şansı bulan arkadaşı Mehmet Saydur sırasıyla hazırladıkları sunumları yaptı.

BABAMIN VASİYETİ GERÇEK OLDU

Aydın Ilgaz, usta yazarın oğlu olduğu için duyduğu mutluluğu kısaca anlattıktan sonra, babasının bir vasiyetini paylaştı. Ilgaz, “Gençler okumak için büyük şehirlere gitmek zorunda değil. Keşke küçük şehirlerde de yüksekokul olsaydı.” derdi babam. Hayali gerçek oldu. Onun hayatını geçirdiği Kastamonu’nun Cide kasabasına yüksekokul yapıldı. Keşke babam da bugünleri görebilseydi.” dedi. Aydın Ilgaz, konuşmasının ardından sözleri Betül Dünder’e bıraktı.

BAKMAKLA GÖRMEK ARASINDAKİ ÇİZGİ

Rıfat Ilgaz’ın eserleriyle büyüdüğünü dile getiren Betül Dünder, daha çocuk yaşta Ilgaz’ın eserlerini okumaya başladığını söyledi. Ilgaz’ın şiirlerinden romana ironi geçişmeleriyle ilgili sunumunu yapan Dünder, “Rıfat Ilgaz tüm eserlerini toplumsal gerçekçilikle yazmıştır. Eserlerinin arkasında dimdik duruşu, eserlerindeki gibi bir hayat sürmesi onu ölümsüz kılmıştır. Bakmakla görmek arasındaki ince çizgide daimi bir ironi vardır. Bunu yansıtabilmek bir iştir ve Rıfat Ilgaz başarmıştır. Onu doğum gününde saygıyla anıyoruz” diye konuştu.

ESERLERİNDE İNSANI ANLATTI

Marmara Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Baki Asiltürk ise, usta yazarın Yarenlik, Edirnekapı Tramvayı’nda ve Kapalı Çarşı eserlerinden yola çıkarak Rıfat Ilgaz’ın şairliği ve şiirlerinde insana bakışı üzerine bir konuşma yaptı. Bu üç eserden verdiği örneklerle konuşmasını yapan Asiltürk, “Rıfat Ilgaz bu 3 eserinde ve devamında insanı ele almıştır. Eserlerini insanla bütünleşerek yaratmıştır. Hayatın içinden insanları doğal halleriyle anlatmıştır. Kahramanların hepsi farklıdır. Ama hepsinin ortak yönü yoksul olmalarıdır. Bu insanları farklı da olsa bir araya getirir yazar. Ilgaz, sanat yönüyle kendini insana fark ettirir. İnsanların nasıl bir dünyada yaşadığını önemle ortaya koyar” dedi.

SON KEZ SEVENLERİNE EL SALLADI

Panelin son konuşmacısı olan Mehmet Saydur da Rıfat Ilgaz’ın insan yönünü anlattı. Ölümünden önceki son dönemde yazarla birlikte olan arkadaşı Saydur, “O büyük bir ustaydı. İnsanları çok severdi ve çok sıcakkanlıydı. Bazen fotoğraflarını görürdüm hep asık yüzlü olurdu. Sonra tanışınca anladım ki fotoğraftaki yüzüyle alakası yok. Kıymet bilir vefakar bir insandı. Ölümünden 12 gün önce hastalığına rağmen söyleşiye çıktı. Sevenlerine son kez orada el salladı.” diye konuştu.

Panel boyunca usta yazarın kaleme aldığı dizelere de yer verildi. Panelin son konuşmasını yapan Aydın Ilgaz, “Babam çok önemli bir edebiyatçıydı. Bugün onun hapis yıllarında yazdığı “Karartma Geceleri” adlı romanı yüz temel eser arasında yer alıyor. Bugün sizlerle birlikte 100 yılı paylaştık. Burada olmamıza katkı sağlayan Küçükçekmece Belediyesi’ne ve sizlere teşekkürlerimi sunuyorum” diyerek konuşmasını bitirdi.

Büyük usta Ilgaz, romanları, öykü kitapları, şiirleri, oyunları ve daha birçok eseriyle Türk edebiyatına kök salan bir çınar ağacıydı. Türkiye onu hiç unutmadı. Özellikle Hababam Sınıfı başta olmak üzere sinemada da hayat bulan eserleriyle yediden yetmişe herkes tarafından tanınıyor. Şimdi onun adı okullar, sanat merkezleri, sokaklara verilirken hala eserleriyle birlikte gönüllerde yaşıyor.