Yalçın, aynı davadan tutuklu Doğan Yurdakul‘un eşinin rahatsızlığını dile getirerek, savcılara, hakimlere, Adalet Bakanlığı’na ve Hükümet’e seslenmişti:
 
“Doğan Yurdakul’un eşi Güngör Hanım ölüyor. Doğan Ağabey, bir kez daha eşinin gözlerine bakarak veda etmek için izin istiyor...”
 
Soner Yalçın bir dramı dile getiriyor. Yargıdan ve Adalet Bakanlığından olan talebi de son derece samimi, insani ve vicdani...
 
Acaba yargı otoritesi bu talebi nasıl karşılayacak? Hakimler, savcılar veya Adalet Bakanı ne diyecek?
 
“Mevzuata aykırıdır. Yasak” mı diyecekler yoksa mevzuatı bir tarafa koyup bu insani talebe insani bir yaklaşım gösterebilecekler mi?
 
Dün konuştuğumuz Adalet Bakanı Sadullah Ergin‘e bu soruyu sordum:
 
“İnsani bakımdan çok üzüldüm. Konu bana intikal ettikten hemen sonra bu sabah arkadaşlara talimat verdim, hem mevzuat açısından nasıl bir formül bulunabileceğini araştırıyorlar hem de diğer yandan hastanın sağlık durumu ile bilgi alınıyor.
 
Biliyorsunuz bu tür insani konularda son derece hassas davranıyoruz. Daha önce de özellikle tutuklu yakınlarının ölümü durumunda bazı sıkıntılar çıkmıştı. Seçim öncesi o konuya ilişkin bir yasal düzenleme yaptık. Sadece hükümlüler için verilen birinci derecede yakınlar için ölüm iznini tutuklu sanıklar için de getirdik. Daha sonra Kanun Hükmünde Kararname ile bunu ikinci derecede yakınlar ve hısımlar için de genişlettik.
 
Ama hastalık konusunda nasıl bir yol izlenecek? Onu şimdi araştırıyoruz. Bahsettiğiniz bu görüşme talebi çok insani. Mevzuata aykırı olmayacak bir formül üretilebilmesi durumunda tereddütsüz görüşme izni verileceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. İnceleme bugün yarın tamamlanır ve inşallah bu görüşmeyi sağlayabiliriz...”
 
Mevzuatta hastalık veya ağır hastalık durumunda tutuklu ve hükümlüye görüşme için özel izin verilmesine ilişkin bir hüküm yok. Ancak Adalet Bakanı Sadullah Ergin‘le yaptığımız telefon konuşmasından edindiğim izlenim o ki, mevzuatı hafifçe esnetme pahasına de olsa bir formül bulunarak Doğan Yurdakul‘a eşi ile görüşme imkanı sağlanabilecek gibi...
 
Adalet Bakanı Ergin‘le tutuklu milletvekillerinin durumunun ne olacağından, Deniz Feneri, Ergenekon gibi tartışmalı davalarla ilgili gelişmeleri de konuştuk. Yargının siyasi etki altında olup olmadığını da...
 
Yargıyı etkileme, yönlendirme gibi bir niyet veya eylem içinde olmalarının kesinlikle sözkonusu olmadığını, olamayacağını söyledi.
 
Gündelik somut tartışmaların içine girmek istemediğini belirten Bakan Ergin, şunları söyledi:
 
“Ancak uygulamadan kaynaklanan bazı problemler olduğu da ortada. Biz adil ve tarafsız, bağımsız bir yargı düzeninden yanayız. Bunun için çalışıyoruz. Şimdi Anayasa değişiklikleri, yasa değişiklikleri yapılıyor ama bunların uygulaması önemli. Bugün üç günlük bir toplantı başladı. Bu toplantıya bütün ağır ceza savcıları katılıyor. Üç gün sürecek. Ekim ayı başında da yargıçların, Adalet Akademisi yetkililerinin katılacağı bir toplantı olacak. Sorunlar ele alınacak.
 
Mevzuattan kaynaklanan eksiklikler mi var, yoksa uygulamadan doğan problemler mi; bunlar ortaya çıkacak. Mevzuat değişikliği gerekiyorsa o yapılacak. Uygulama ile ilgili ise ona yönelik gerekli tedbirler alınacak.”
 
Adalet Bakanı Ergin, sık sık tartışma gündemine gelen hazırlık soruşturmaları ile ilgili usul problemlerine, hak ihlallerine de değiniyor:
 
“Bugünkü toplantının açılışında, şüphelilerin, zanlıların korunması gereken haklarına riayet edilmesinin önemine dikkat çektim. Masuniyet karinesinin önemini anlattım. Bütün uyarılarımıza rağmen gözaltılarda polisin kelepçeleme yönteminin, şüphelilerin başlarından bastırılarak arabalara bindirilmesi görüntülerinin yanlışlığını söyledim. Savcılarımıza, ‘polisin bu gibi davranışlarına izin vermeyin, hazırlık soruşturmasının her aşamasında bu tür yanlışlara karşı müdahil olun’ dedim...”
 
Ergin, hazırlık soruşturmaları aşamasında, dinleme kayıtlarının, şüpheliler aleyhinde olabilecek her türlü bilgi ve belgenin medya aracılığı ile kamuoyuna sızdırılması olaylarının da süratle üzerine gidileceğini söyledi.
 
Ki Ergenekon soruşturmalarından şike soruşturmasına kadar uzanan süreçte, şüphelileri daha gözaltındayken kamuoyu nezdinde mahkum etmek için uygulanan en etkili yöntem buydu. Yani zanlılarla ilgili dinleme kayıtlarının kesilip biçilerek medyaya servis edilmesi, manipülatif bilgi ve belgelerin sızdırılması.
 
Acaba artık bu yöntem sona erecek mi?
 
 
 
vatan