Toplantıya başkanlık eden Türkiye Ziraat Odaları Birlik Başkanı Şemsi Bayraktar, bir basın toplantısı düzenlendi.
Dünyada sayılı ülkenin ekolojisinin pamuk üretimine uygun olduğunu ve Türkiye’nin bu şanslı ülkelerden biri olduğuna işaret eden Türkiye Ziraat Odaları Birlik Başkanı Şemsi Bayrakyar, “Pamuk, yüksek katma değer yaratan bir tarım ürünü olması, üretim, istihdam ve ihracat açısından lokomotif sektör konumundaki tekstil ve konfeksiyon sektörü için temel bir girdi niteliği taşıması, doğrudan veya dolaylı şekilde milyonlarca insana istihdam yaratması nedeniyle stratejik bir önem arz etmektedir. Pamuk için dünyadaki yerimizi şöyle tanımlayabiliriz; pamuk veriminde dünyada üçüncü, tüketiminde dünyada dördüncü, ithalatta ise Çin’den sonra ikinci sıradayız.Dünyada pamuk sektöründe yerimizi tanımlarken, ekim alanı ve üretim miktarında ilk beşin içinde yer almak en büyük hedefimizdir” dedi.
Türkiye’de yıllık ortalama 1,2-1,3 milyon ton lif pamuk (mahlıç) tüketilmekte olduğuna işaret eden Bayraktar, “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının raporlarına göre, pamukta üretimin tüketimi karşılama oranı yüzde 30’lara düşmüştür. Bilindiği üzere Türk tekstil sanayisi, sağladığı katma değer, ihracatının ülke ekonomisine kazandırdığı döviz miktarı, emek yoğun işgücü dolayısıyla yaratılan istihdam hacmiyle vazgeçilemez bir sektördür. Türkiye’de tarım sektörünün potansiyeli, tekstil ve konfeksiyon sektörünün mevcut kapasitesi göz önüne alındığında, ihracattaki payı yaklaşık yüzde 26 olan tekstil ve konfeksiyon sektörünün geleceği ve bir marka oluşturması, pamuk üretiminde dışa bağımlılığımızı azaltmamızla mümkündür. 2010 yılında yaklaşık 890 bin ton pamuk ithalatı için harcanan döviz miktarı 1,7 milyar dolardır. 2011 Ağustos ayı itibarıyla pamuk ithalatı için ödenen döviz miktarı ise 1,4 milyar dolara ulaşmıştır. Dünya piyasalarındaki dalgalanma sonucunda dolar kurunun yükselmesi, ithal pamuğun maliyetini daha da artıracaktır. Bununla birlikte çiftçiye verilen 42 Kr/kg prim miktarı üç yıldır aynı kalmış, artırılmamıştır” diye konuştu.
DOĞAL AFERLER ARZ TALEP DENGESİNİ BOZDU
2010 yılında dünya pamuk piyasalarının oldukça hareketli geçtiğini anımsatan Bayraktar, dünyadaki büyük pamuk üreticisi ülkelerde yaşanan doğal afetlerin, pamukta arz talep dengesini bozduğunu kaydederek, “Pakistan’daki sellerin pamuk tarlalarında etkili olması nedeniyle bu ülke satıcı konumundan alıcı konumuna düşmüştür. Avustralya’daki sellerin üretimi olumsuz etkilemesi, Hindistan’ın iç piyasa tüketiminin aşırı artması ve pamuk ihracatına kısıtlama getirmesi, ABD üretiminin düşmesi ve stoklarını erken satması, Çin’deki talep artışı gibi nedenler, Eylül 2010’da dünya pamuk piyasalarının yükselmesine ve Nisan 2011’de ise tarihi zirveye ulaşmasına sebep olmuştur. Dünya pamuk fiyatlarını en büyük üretici ve tüketici konumunda olan iki ülkenin, Çin ve ABD’nin, üretim ve stok miktarları doğrudan etkilemektedir. Özellikle en büyük ihracatçı ülke ABD’nin pamuk stoklarının 2,2 milyon ton’dan 500 bin tonlara gerilemesi bu fiyat hareketliliğinin asıl sebebi olmuştur. ABD stokları 2011 yılı öngörüsü 750 bin ton kadardır; pamuk hasadının halen devam etmesi ve hava koşullarının hasadı nasıl etkileyeceğinin belli olmaması üretim ve stok tahminlerini değiştirebilir. Bu durum, düşmüş olan dünya pamuk piyasalarının da değişebileceğini göstermektedir. Dünyadaki bu fiyat yükselişi geçtiğimiz sezon ülkemize de yansımıştır. Buna paralel olarak 2011 yılında tüm pamuk üretim bölgelerinden aldığımız haberler, ekim alanlarında yüzde 30 artış olduğu yönündedir. Üretimin ise yüzde 20 artışla, 460 bin ton lif pamuk (mahlıç) olması beklenmektedir” şeklinde konuştu.
2011 PAMUK ÜRETİCİSİNİ ÜZDÜ
2011’de büyük umutlarla üretim yapan pamuk üreticilerinin bu yıl hayal kırıklığı yaşamakta olduğunu savunan Bayraktar, şunları söyledi: “Bilindiği üzere pamuk, gümrük vergisi uygulaması yapamadığımız tek tarımsal üründür. Dolayısıyla dünya fiyatlarından direk etkilenmektedir. 2011 Nisan ayından sonra düşmeye başlayan dünya fiyatları bugün 4.9 TL/kg iken, ülkemizde bölgelere göre değişmekle birlikte fiyat 3,2-4,2 TL/kg’dır. Bu fiyatın kütlü pamuğa yansıması 1,4-1,6 TL/Kg arasında değişmektedir. Bugünkü fiyatlar dünya fiyatlarının da altındadır. Borsalarda oluşan bu fiyatlar, dünya fiyatları üzerinden devlet desteğinin düşürülmüş halidir. Ticaret Borsaları tüccar ve sanayicinin hakkını koruduğu kadar üreticinin haklarını da ve milli ekonominin gidişatını da korumak zorundadır. Çiftçinin her zaman pamuk yerine ekeceği alternatif ürünleri vardır, bunlara yönelebilir. Şayet çiftçi pamuktan vazgeçerse; borsalarda işlem görecek pamuk bulanamadığı gibi, tekstil sektörümüz de tamamen ithalata yöneleceğinden, ekonominin en büyük sorunlarından olan mevcut dış ticaret açığı daha da büyüyecektir”
FİYATLARIN DÜŞECEK OLMASI ÜRETİCİYİ ENDİŞELENDİRİYOR
Bu yıl pamuk üretiminin oldukça zor şartlarda gerçekleştirilmekte olduğuna değinen Aydın Ziraat Odası Başkanı Rıza Posacı da, şöyle konuştu: “Bazı bölgelerimizde pamuk üretim sezonu başlangıcında uygun olmayan iklim şartları nedeniyle ekimlerin gecikmesi çiftçinin masraflarını artırmış ve maliyetler de buna bağlı olarak yükselmiştir. Hasat sezonunun yoğun olduğu bu günlerde ise pamuk yine aşırı yağışlara maruz kalmıştır. Bu son yağışların pamuk kalitesine, dolayısıyla fiyatlara olumsuz yansıyacağı açıktır. 2011 ürünü kütlü pamuk için ortalama üretim maliyeti 1,67 TL/kg olarak belirlenmiştir. Ancak son yağmurlarla birlikte fiyatların daha da düşecek olması, yeniden üretime dönen çiftçimizi kaygılandırmaktadır.
Pamuk üretimindeki yükseliş eğiliminin korunması, ve devletin verdiği desteğin heba olmaması, tekstilimizin marka olması, ulusal tüketim talebinin yerli üretimle karşılanması öncelikli tercihimiz olmalıdır. Bunun üzerine kurgulanacak ekonomik ve agronomik stratejiler üreticinin ve sanayicinin çıkarına paralel olarak yürütülmelidir. Yani, Hans’a, John’a ve Yorgo’ya ödediğimiz dövizler Türk üreticisine ve ekonomiye yönlendirilmelidir. Pamuk sektöründen elde edilecek kazancın eşit paylaşımı, oluşturulacak akılcı ve kalıcı politikalarla yerli pamuk üretimindeki yükseliş trendi korunabilir. Pamuk üreticisi, ülkemizin tüketim ihtiyacı olan pamuğu üretmeye hazırdır. Tek istediğimiz pamuk piyasalarının doğru yönlendirilmesi ve üreticilerimizin alın teriyle kimsenin oynamamasıdır”
PAMUKTA ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER RAPORLA AÇIKLANDI
Aydın Ziraat Odası’nın da yer aldığı ve Türkiye’de pamuk üretiminin masaya yatırıldığı toplantının ardından Türkiye Ziraat Odaları Birlik Başkanı Şemsi Bayraktar ve 14 Ziraat Odası başkanının imzasıyla bir rapor açıklandı. Pamuk üretimin artarak sürdürülebilmesi için alınması gereken önlemlere yer verilen raporda şu ifadelere yer verildi: “Prim miktarı; üretim maliyetleri ve diğer ürünlere göre getirisi göz önüne alınarak belirlenmelidir. Tohumluk, ilaç, gübre, elektrik, mazot gibi girdi kalemlerinde KDV ve ÖTV oranları yüzde 1’e düşürülmelidir veya tarıma verilen destekler artırılmalıdır. Pamuk üretimi sadece tarımsal üretim olarak değil; bu ülkede en büyük ihracatı ve istihdamı gerçekleştiren hazır giyim ve tekstil sektörünün hammaddesi ve ülkenin stratejik ürünü olarak değerlendirilmeli, bu bakış açısıyla politika üretilmelidir. Türkiye’de pamuk üretilecek arazilerin tamamında pamuk ve münavebe bitkisi üretilmesi için gerekli çaba gösterilmeli, belirlenen tarım havzalarında destekleme bu amaçla uygulanmalıdır. Ulusal Pamuk Konseyi’nin kanunla verilen görevlerini yerine getirebilmesi ve pamuk için yapılacak çalışmaların amacına ulaşması, üretici borsalarının kurulabilmesi için Konseyin gelirlerinin artırılmasına yönelik gerekli kanun değişikliği bir an önce yapılmalıdır. Son günlerde yaşanan aşırı yağışlar sonucu yaşanan afetler pamuk üreticisini çok zor duruma düşürmüştür. Afetin etkili olduğu bölgelerde üreticilerin, Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankası kredi borçları ve elektrik borçlarının yanı sıra leasingle alınmış olan tarım makinelerinin kredi borçları da ertelenmelidir. Pamukta aşırı yağışlardan oluşan kalite kayıpları da Tarım Sigortaları kapsamına alınmalıdır”