Çift, Pektaş'ın basında çıkan 'kaybolma' olayına da açıklık getirdi: "Haberler yalan. Dava açacağız!"..

Anadolu Yakası'nda, yeşillikler içinde bir apartman dairesi. Son derece mütevazı. İçeri girdiğimde gözüme ilk çarpan, balkon kapısına yaslanmış, gitmeye hazır iki bisiklet ve kanepenin üzerinde iki güzel kedi. Biri kapkara, adı Müezza (Hz. Muhammed'in kedisinin adıymış) öteki Sumo, tostoparlak, bembeyaz. Evdeki huzur kedilere de sinmiş gibi... Ahşap masanın etrafında konuşurken, zaman akıp geçti. Benimle konuşmalarından, kibir ve öfkeden, kıskançlık ve bencillikten uzak, maneviyatı güçlü, huzurlu bir aile olmaya çalıştıklarını fark ettim. Huzurlarını kaçıran bir şeyler olmaya devam etse de... Geçtiğimiz günlerde bir gazetenin manşet yaptığı, Uğur Pektaş'ın 10 gündür kayıp olduğu haberi onları iyice kızdırmış. Öyle ki, "Dava açmaya bile taraftarız," diyorlar. Uğur Pektaş, Hac ve Umre Organizasyonları da yapan turizm şirketi için izin alarak Mekke'ye gitmiş. "Hem Umremi yaptım, hem de şirketin sorunlarını hallettim," diyor. Kayıp değil, izinliymiş. Gamze Özçelik "Çok sinirlendim. Benim ağzımdan bile laf uydurmuşlar. Bugüne kadar ilişkimizi anlatmadığımız için hakkımızda haber uyduruyorlar," diye konuşuyor. Gazeteci görünce zırhlarını kuşanan Gamze ve Uğur'un, bana kapılarını açması en azından beni mutlu etti. Ama (onların deyişiyle) 'kalp kapılarını'nı ne kadar açtılar, onu bilemiyorum.

-İlk aşk nasıl oldu? Öyle bir rolde oynadığınız için mi, yoksa bir anda mı oldu?
-G.Ö: Bence bunu Uğur cevaplasın.
-U.P: Üçüncü bölümde senaryo gereği öpüşeceğiz. Bende de biraz heyecan oldu. İlk defa... 'Ne yapacağız şimdi?' dedim. Normalde heyecanlanmam öyle şeylerde, ama böyle bilmediğim bir şey bastı içimi. Senaryo gereği dudaklarımızı birbirine değdirdik, sanki kalbimde bir düğme var ve sanki o an basıldı o düğmeye. Bir şeyler kapladı içimi. Gamze'ye karşı bir şey olmaya başladı; 'Bu benim kadınım galiba' gibi bir şey. O akşam MSN'de karşılaştık, konuşmaya başladık. İçimde müthiş bir coşku, aşk vardı, 'Buluşalım,' dedim. Kabul etti.
-G.Ö: Rol gereği Uğur'u ilk öptüğümde Uğur bir garip oldu. 'Ne oldu sana?' dedim. Böyle duruyor. Bana bakıyor. Put gibi. O gece MSN'de yazıştık. Ben daha sakindim. Onu önceden tanıyormuşum gibi sakindim... Şunu söyleyebilirim ki biz ilişkimize ilk başladığımız zamandan beri benim için bir tek Uğur vardı. Onu ilk anda anladım.
-U.P: Dediğim gibi o benim kadınım. Ben şuna inanırım. Dünyaya bir kadın bir erkek olarak gönderiliriz. Ben onu yıllarca aramışım ve karşıma bu zamanda çıktı, o set günü start verildi ve büyük aşk başladı.

-Ne kadar sonra evlendiniz?
-G.Ö: İki sene dolmadan önce evlendik. Yani ilişkinin başından beri biz sanki evliydik.
-U.P: Aynen öyle, evlilik bana hep gereksiz gelirdi ama evlendikten sonra aslında ne kadar değerli, kutsal olduğunu anladım. Evlilik, aslında bir ülkenin kolonları gibi yani ülkeyi ayakta tutan mercidir.

-28 yaş, erkekte biraz erken değil mi evlilik için?
-G.Ö: Ben öyle olduğunu düşünmüyorum. O biraz ruhla alakalı. Evet, yaşça olgunlaşmak önemli ama iç olgunluğu yakalamak daha önemli, evlilik güzelmiş.
-U.P: Şimdi 30 oldum. Annem-babam ben 13 yaşımdayken boşandılar. Ailenin değerini belki boşanmış olmasalardı anlayamayacaktım, çocukluğumdan beri gözlem yaparım. Maalesef devamlı ayrılan insanlar görüyorum çevremizde ve diyorum ki neden? Hani iyi günde kötü günde beraber olacaktınız, şimdi ne oldu? Aslında belki de en önemlisi, tutamayacağımız sözler vermemeliyiz.

-Siz kaç yaşındasınız?
-G.Ö: 26 oldum.
-U.P: Doğru insanı bulduğuna inandığın zaman ona sıkı sıkı sarıl ve bırakma hatta evlen çünkü evlenmediği sürece yanlış şeyler yapılabiliyor insan. Tabii doğru bir evlilik şart.

-Gamze Özçelik, hayatta istediğiniz şey ne bugün?
-G.Ö: Huzur ve güven. Uğur'a çok güveniyorum. Ben Uğur'a her zaman çok güveniyorum, en başından beri. 'Biz birbirimize emanetiz' diye düşünüyoruz. Ben de onu korurum, o da beni korur, biz de ilişkimizi koruruz her türlü.

-Birbirinize benziyor musunuz?
-G.Ö: Ben biraz daha tez canlıyım galiba, o biraz daha dingin olabiliyor, aslında normalde karakter olarak da birbirine benzeyen bir çiftiz. Zaten bizi tanıyanlar 'birbirinin kızı-erkeği' diye tanımlıyorlar bizi. Git gide birbirimize daha çok benzediğimizi söyleyenler de var.

- Evdeki hayatınızda birbirinizi tanıdıkça, sizi şaşırtan özellikleriniz ne oldu?
-G.Ö: Şaşırdığım bir şey olduğunu sanmıyorum. Hiç problem yaşamadık. Belki de kadın olduğum için Uğur'a bir şeyler hazırlamak, onu rahat ettirmek çok hoşuma gidiyor. Aynı evde yaşamak bambaşka bir şeymiş.