İki gündür Çanakkale ve ilçelerinde çeşitli temas ve ziyaretlerde bulunan Bakan Dinçer, sabah saatlerinde Kolin Otel'de bir toplantıya katıldı. Sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin de katıldığı toplantıda bir konuşma yapan Dinçer, bakanlık olarak yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi.
 
Konuşmasında adalet sistemi hakkındaki endişelerini dile getiren Dinçer, "Güçlü bir sivil toplum, ancak demokrasiye sahip çıkabilecek bir toplumdur. Bu da yetmez, güçlü ve ileri bir demokrasi için herkesin güvendiği bir adalet sistemi kurmak gerekiyor. Toplumun hiçbir kesiminde, hiçbir insanın kendisine haksızlık edilebileceğine dair önyargı olmamalı. Böyle bir adalet sistemi güven vermez. Onun için güvenli bir adalet sistemi kurmaya mutlaka ihtiyacımız var" diye konuştu.
 
Türkiye'nin adalet siteminin ideolojik bir hal aldığını, bu durumun vatandaşlar nezdinde tereddütlere sebebiyet verdiğini söyleyen Dinçer, "İçinizde işadamı varsa bilir. İşçi-işveren mahkemeye düşsün, işçi haklıdır. Kiracı ile ev sahibi mahkemeye düşsün, kiracı haklıdır her zaman. Hükümet ile memur mahkemeye düşsün, memur haklıdır her zaman. Kanunların uygun bir şekilde hüküm vereceği bir adalet mekanizmasına ihtiyacımız var. Ben kendi adıma söylüyorum. Güvenmiyorum şahsen. Çünkü bana, kamu yönetimiyle ilgili, bu dönemde, üniter yapı bozulacak diye haksız yere propagandalarla büyük hakaretler yapıldı. O hakaretler sebebiyle nerede hakkınızı arayabilirsiniz? Başlangıçta mahkemeye verdim bana hakaret eden insanları ama mahkeme ne karar verdi biliyor musunuz? Aynen şu kararı verdi. Birisi hakaret etmiş, diğeri mahkemeye vermiş, o mahkemenin, burada hakaret var mıdır, yok mudur diye hüküm vermesi gerekirdi çünkü yerel mahkeme beni haklı gördü. Onlar Yargıtay'a itiraz ettiler. Yargıtay bu kararı verdi. Ne dedi biliyor musunuz? 'Ömer Dinçer Anayasa'ya aykırı düşünmektedir. Anayasa'ya aykırı düşünen birisi, kendilerine yapılan eleştirilere tahammül etmelidir.' Ben size soruyorum şimdi, bu adalet midir? Ben bu ülkede herkesle aynı şekilde düşünmek zorunda mıyım? Eğer bu ülkede düşünmeye dair bir özgürlük varsa birilerinden farklı düşünemez miyim? Kaldı ki benim Anayasa'ya aykırı düşündüğüme dair tespiti kim yapacak?" diye sordu.
 
Dinçer sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Danıştay beni çağırdı, kamu yönetimi reformunda. 'Siz Anayasa'ya aykırı bir kanun yaptınız' dedi. Meydan okudum onlara, tüm daire başkanlarının olduğu toplantıda. 'İçinizden bir kişi bu Anayasa'ya aykırı bir cümle göstersin, biz bütün iddiamızdan vazgeçeceğiz' dedim. Bir tek madde gösteremediler. Ama kamuoyuna çıkıp, 'Bu anayasaya aykırıdır' dediler. 'Neresi aykırı?' diye sorduğumuzda, 'Ruhuna aykırı efendim' dediler. Zaten değiştirmeye çalıştığımız şey de o. Devletle vatandaş arasında tercihimizi biz vatandaş ve millet üzerinden yaptık ve onu değiştirmeye çalışıyoruz. Ama maalesef Türkiye'de son seçim sürecinde, giderek popülistleşen bir siyaset zemini yeniden kurulmaya çalışılıyor. Bu bizi tedirgin ediyor. Bunun en başında sosyal yardımlarla ilgili söylenenler geliyor. Sosyal yardım yapmak bir insanı veya toplumu yoksulluktan kurtarmaz. Sosyal yardım, bir öğün doyurmak gibidir. İnsanları yoksulluktan kurtaracaksak onun yolu farklıdır. Biz bu ülkeyi yoksulluktan kurtarmaya çalışıyoruz, sosyal yardımları mümkün olduğu kadar artırmaya değil."
 
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, ardından Ezine ilçesine giderek halka hitap etti. (iha)