Basra Alçak Basıncı'nın etkisinde bulunan Türkiye'ye çöl sıcakları geliyor. Sıcaklıklar, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 40 derecenin üzerine çıkacak. Uzmanlar ise, çöl sıcaklarına karşı uyardı. Hacettepe Üniversitesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhan Özmen özellikle kalp hastalarının yediklerine özen göstererek, öğle gibi günün sıcak saatlerinde dışarı çıkmamalarını önerdi.

Hacettepe Üniversitesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhan Özmen ANKA"ya yaptığı açıklamada, sıcaklık artışlarıyla birlikte yiyeceklere de dikkat edilmesi gerektiğine işaret etti. Prof. Dr. Özmen, ağır, hazmı güç gıdalar yerine meyve sebze ağırlıklı gıdaların tüketilmesi gerektiğinin altını çizdi. Özellikle yaşlıların ve kalp hastalarının sıcak havalara dikkat etmesinin önemli olduğunu bildiren Prof. Dr. Özmen, “Bol sıvı tüketilmeli. Kıyafet seçimi de önemli. Açık renk ve pamuklu giysiler seçilmeli. Ayrıca öğle saatleri gibi günün sıcak saatlerinde kalp hastaları mümkünse dışarı çıkmamalı” dedi.

-“ÇÖL SICAKLARI SİZİ KURUTMASIN”-
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta ise, çöl sıcaklarında ortaya çıkan en büyük sağlık sorunlarından birinin tıp dilinde "dehidratasyon" ismi verilen vücudun susuz kalması durumu olduğunu bildirdi.

Prof. Dr. Küçükusta, ANKA"ya yaptığı değerlendirmede, sıcak günlerde sık rastlanan sağlık problemlerinden birinin tıp dilinde "dehidratasyon" ismini verilen tablo, yani vücudumuzun susuz kalması olduğunu söyledi. Dehidratasyonun başlıca iki nedeni olduğunu ifade eden Prof. Dr. Küçükusta, “Birincisi, vücuttan fazla sıvı kaybedilmesidir. Kusma ve ishaller, fazla idrara çıkma, aşırı terleme ve yüksek ateş gibi. İkincisi ise bulantı, iştahsızlık gibi nedenlerle yeteri kadar sıvı alınamamasıdır. Yeteri kadar sıvı alınmadığı takdirde sıcak havada yapılan ağır egzersiz ve sporlar da dehidratasyona yol açabilir” dedi. Prof. Dr. Küçükusta, normal bir erişkinin, terleme ile, nefes alıp verme ile, idrar ve dışkı ile günde ortalama olarak 2.5 litre sıvı kaybettiğini söyleyerek “Bu sıvılar ile vücudun sıvı dengesini düzenleyen sodyum, potasyum ve kalsiyum gibi elektrolitler de yitirilir. Ancak, yediğimiz içtiğimiz besinlerle ve içeceklerle kaybettiğimiz sıvı ve elektrolitleri yerine koyarız ve her hangi bir sağlık problemi ortaya çıkmaz” diye konuştu.

-BEBEKLER SUSUZLUĞA DAHA HASSAS-
Dehidratasyonun hafif, orta ve ağır olmak üzere dereceleri olduğunu bildiren Prof. Dr. Küçükusta şunları söyledi:
“Ağır dehidratasyonun ölüme kadar giden önemli bir sağlık problemi olduğunu hemen hatırlatmak istiyorum. Bebekler, küçük çocuklar dehidratasyona daha duyarlıdırlar, çünkü vücutlarının daha büyük bir bölümü su içerir, metabolizmaları daha hızlıdır, terleme kapasiteleri daha düşüktür, böbrekleri de erişkinlerinki kadar su tutamaz. Tansiyon düşmeye başlarsa tehlike var demektir. Peki vücudumuzun susuz kaldığını nasıl anlarız:
-Ağzın ve dudakların kuruması, tükürüğün azalması ve daha yapışkan olmaya başlaması
-Bebeklerde bıngıldakların içeriye doğru çökmesi.

-İdrar miktarının azalmaya ve idrar renginin koyulaşmaya başlaması
-Derinin kuruması ve terlemenin ortadan kalkması
-Susama hissi
-Halsizlik, bitkinlik, iştahsızlık, uyku hali
-Baş ağrısı, baş dönmesi, çarpıntı, karın ağrısı
-Dehidratasyonun dercesine göre uyku halinden komaya kadar giden bilinç değişiklikleri.

Vücudumuzun susuz kalmasının ilk belirtilerinden biri kan basıncımızın, yani tansiyonumuzun düşmeye başlaması ve kalp atışlarının hızlanmasıdır. Bu düşüşü, özellikle yatar durumdan birden ayağa kalktığımızda daha belirgin hissederiz, başımız döner, gözümüz karar, gözümüzün önü pul pul olur. Deri kurudur ve elastikliği azalmıştır. Meselâ, derimizi elimizin üst kısmından çimdikleyip bıraktığımızda normalde hemen eski durumuna döner, ama dehidratasyon durumu varsa derinin eski durumunu alması hayli zaman alır.”
Dehidratasyona karşı alınacak önlemleri de anlatan Prof. Dr. Küçükusta, “Sıvı kaybını azaltmak için, çok gerekli değilse sokağa çıkmayın, açık renk, bol, pamuklu kıyafetler giyin, güneş altında efordan kaçının, bol su, ayran veya soda veya sporcu içecekleri için, meyve, sebze ve salata yiyin, alkol kullanmayın, fazla kahve ve çaydan uzak durun” dedi.