Muş’un Bulanık İlçesi’nde yaşayan 18 yaşındaki Evrim Demir, evinin bahçesinde kendisini yakarak yaşamına son verdi. Geçen yıl liseyi birincilikle bitiren Demir, geride bıraktığı mektubunda 1982 yılında Diyarbakır Cezaevi’nde ölüm orucunda yaşamını yitiren dört PKK yöneticisi anısı için bu eylemi gerçekleştirdiğini ve artık barışın sesi olmak istediğini belirtti. Demir bıraktığı veda mektubunda Abdullah Öcalan'a selam gönderdi.

Tüm çevresine avukat olmak istediğini söyleyen Demir’in amcasının cesedinin üç ay önce toplu mezardan çıktığı, ağabeyinin PKK saflarında olduğu öğrenildi. Evrim Demir vasiyeti üzerine 15 Şubat’ta kendisini yakan lise öğrencisi Mustafa Malçok’un Diyarbakır’daki mezarının yanına gömülecek.

Taraf gazetesinde yayımlanan haber şöyle:

Evrim belki de Bulanık’ın en başarılı öğrencilerinden biriydi. Öyleki geçen yıl liseyi birincilikle bitirirken herkes onun üniversiteyi kazanacağına kesin gözüyle bakıyordu... Güleryüz ve cana yakınlığıyla bilinen Evrim, ailesi ve arkadaşlarının anlatımlarına göre son zamanlarda biraz içine kapanmış. Çok düşünceli ve sessizleşmiş. “Dalıp, dalıp gidiyordu. Ne düşündüğünü sorduğumuzda geçiştirirdi bizi ama kafasında bir şeyler planladığı belliydi aslında” diyen arkadaşlarının şüphelendiği o plan önceki gece ortaya çıktı. Evrim, Bahçelievler Mahallesi’ndeki evinin bahçesinde kendisini ateşe verdi. Evdekiler uyanmasın diye kapıdan değil odasının penceresinden çıktığı bahçede alevleri gören komşuları yetiştiklerinde korkunç bir görüntüyle karşılaştılar. Evrim alevler içindeydi. Alevler söndürüldü, Evrim hastaneye kaldırıldı ama çok geçti. Yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Veda mesajı günlüğünde

Evrim’in henüz 18 yaşında böylesi bir eyleme neden yöneldiğini yazdığı satırlar ise günlüğündeki veda notundaydı. “Bu eylemle barışın sesi olmak istiyorum. Kan kanla temizlenmez, kan kanı getirir. Kürt halkı sınırları önemsemiyor, devleti önemsemiyor. Çünkü bir devlet, bir toplum var. Bir toplumu dili, kültürü ve tarihi var eder. Bizim sınırımızı kültürümüz çizecektir, tarihimiz ve dilimizdir. Biz kardeşiz ama ‘Haklarınız yok, Kürt sorunu yoktur’ denilirse biz de tüm gücümüzle bu hakları savunuruz ve isteriz. Bütün zorluklara rağmen 36 milletvekili seçildi fakat bir milletvekilimiz düşürüldü. Benim sesim hukuk adı altında susturuluyor. Böyle hukuksuzluğu kabul etmeyeceğiz. Hatip Dicle ve diğer tutuklu vekillerimiz onurumuzdur.”

‘Terörist değilim, Kürdüm...’

“AKP Hükümeti bizi kandıracağını sanıyor” diyen Demir’in veda mesajı şöyle sona eriyor: “Biz Kürtçe söyleyip oynamak değil, statü istiyoruz. Biz kendi kendimizi yönetmek hakkını istiyoruz. Biz var olduğumuzu ve PKK hareketiyle bir bütün olarak kabul edilmek istiyoruz. Bu böyle bilinsin. Artık ‘PKK hareketini imha. tasfiye ederiz’ deyimiyle 30 yıl daha savaşa hizmet ederler. Ben ve benden sonrakiler bunu kabul etmez. 70 yıl bile olsa tekrar ayaklanırız. Yani her açıdan bu durum imkansız ve yararsızdır. Ben bölücü, terörist de değilim, ben bir Kürdüm. Bölücülük adı altında Türk halkı korkutuluyor ve korku imparatorluğu inşa ediliyor. AKP, MHP çok net bir şekilde bunu kullanıyor. Türkiye halkları bizi anlamalı... Kürt halkı Bedirhanlardan, Şeyh Saitlerden ve Seyit Rızalardan gelir. Kürt halkı bunu nesilden nesile evlatlarına anlatır. Daha çok şey yazmak isterdim. Fakat artık gerçekle bütünleşme ve var etme zamanıdır. Tüm Kürt halkını Türkiye halklarını Önder Apo’yu savaşlarda evlatlarını kaybetmiş, tüm anneleri ve babaları değerli tüm gerillalarımızı ve özellikle Amed ve Hakkâri halkını kucak dolu selamlıyorum. “

Demir’in son isteği ise 15 Şubat 2011’de Öcalan’ın yakalanmasının yıldönümü nedeniyle Diyarbakır’da kendisini yakan Mustafa Malçok’un yanına gömülmek oldu. Aile bu vasiyet üzerine cenazeyi Diyarbakır’a götürürken Bulanık’ta ise esnaf kepenk kapattı.

Avukat olup mazlumları savunacaktı

Kızının ölüm haberiyle adeta yıkılan baba Hasan Demir, şunları söyledi: “Canımın bir parçası gitti. Kızım çok çalışkan ve zeki biriydi. Liseyi geçen yıl birincilikle bitirmiş, bu yıl da üniversite sınavına hazırlanıyordu. Siyasete çok ilgiliydi. Bölgede yaşanan çatışmalar ve ölüm haberleri onu çok üzüyordu. Her ölüm haberinde ‘İnsanlar artık ölmesin bir arada yaşasın baba’ diyordu. Avukat olmak en büyük özlemiydi. ‘Baba ben avukat olacağım, mazlumları ve haksızlığa uğrayanları savunacağım’ derdi. Keşke yaşamı savunsaydı Evrim. Öz ağabeyi şu an dağda, kırsalda. Öz amcası Medeni Demir’in ise birkaç ay önce Bitlis’in Mutki İlçesi’ndeki toplu mezarda olduğu ortaya çıktı. Artık bize düşen kızımın cenazesini vasiyetine uygun olarak Diyarbakırlı Mustafa Malçok’un yanına defnetmek.

TOPRAĞA VERİLDİ

Evrim Demir’in cenazesi, bıraktığı notta yer alan isteği doğrultusunda, Diyarbakır’da 15 Şubat’ta Abdullah Öcalan için kendini yakan Mustafa Malçok’un defnedildiği Diyarbakır’ın Eğil İlçesi’ne bağlı Akalan Köyü’nde toprağa verildi. Cenazeye BDP Muş Milletvekili Demir Çelik ve Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan da katıldı.