Ankara 4"ncü İdare Mahkemesi"nde, Aslan Yoldaş ve vekili Avukat Onur Yılmaz"ın, mahkemenin "duruşmalı" yapılmasını talep etmesi üzerine, mahkeme heyeti talebi yerinde buldu. İdare Mahkemeleri"nin genel olarak dosyalar üzerinden karara gittiği ve istisnai olarak duruşma yaptığı mahkeme heyetince vurgulanarak, davalı ve davacı taraflar dinlendi.

Davacı Aslan Yoldaş"ın avukatı Onur Yılmaz, 2004 yılında İçişleri Bakanlığı"na başvurarak müvekkili Aslan Yoldaş"ın kişilik haklarının, davalı idarenin ağır kusurlarıyla ihlal edildiği gerekçesiyle tazminat talebinde bulunduklarını, ancak tazminat taleplerinin ilgili bakanlıkça yerinde görülmemesi üzerine İdare Mahkemesi"nde 1 milyon YTL maddi, 1 milyon YTL ise manevi tazminat davası açtıklarını belirtti.

DEVLET BENİ KULLANDI

İçişleri Bakanlığı"na tazminat davası Aslan Yoldaş ise mahkeme heyetine, devletin kendisine sindirme ve korkutma politikası uyguladığını iddia ederek şunları söyledi:
“Ben 25 yıla yakın devletimin yanında yer alarak tehlikeli işlerde kullanıldım. Elimde silah yurtdışında uyuşturucu mafyalarını takibe aldım. Zaten belgelerim de bunu ispatlamaktadır. Devlet beni provokatör ajan gibi kullandı. Ben şimdi ki hükümeti kastetmiyorum. Geçmiş hükümetleri kastediyorum. Ancak İçişleri Bakanlığı"nın elindeki dosyaya istinaden 12.12.1984 tarihinde, ne yazık ki ben bu ülkenin bir vatandaşı olarak 41 kişiyle İtalya"nın Milano şehrinde, eroin toplu kaçakçılık suçundan yakalanmışım. Bu bir çamurdur, bir lekedir, onur ve haysiyet meselesidir.
Buradaki amaç beni sindirmek mi, beni korkutmak mı? Onu da bilmiyorum. Ancak benim hiçbir kimseden korkum ne 25 yıl önce olmuştur, ne de 25 yıl sonra. Bu ülkede birçok kayıp cinayetler var. Birçok faili meçhul cinayetler var. Bunların da akıbetlerinin ne olduğunu biliyorum. Hodri meydan, benim alnım dik, ben herzaman onurumla şerefimle ayakta durdum. Ve, mahkemeye katılan İçişleri Bakanlığı hukuk müşavirliği elemanını da ispata davet ettim. Mahkeme önünde hiçbirşeyi ispat edemediler. Demek ki bu bir sindirme ve korkutma politikası. Ama er veya geç adalet yerini bulacak. Sorumlular, bu devlete, bu millete kazık atanlar, yetim hakkı yiyenler adalet önünde hesap vermelidir. Kimse dokunulmazlıkların ardına saklanarak bazı şeyleri gizlemesinler, adam gibi adam olmaya çalışsınlar.”

BAKANLIK YETKİLİSİ İDDİALARI REDDETTİ

Mahkemeye katılan, davalı İçişleri Bakanlığı"nın Hukuk Müşavirliği"nden bir yetkili ise, verdiği savunma dilekçesinde, Aslan Yoldaş"ın 1986 yıllarında bazı çete gruplarının uyuşturucu kaçakçılığı suçlarını dönemin Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem"in aracılıyla Emniyet Genel Müdürlüğü"ne başvuruda bulunduğunu belirterek şunları anlattı:
“Söz konusu iddia edilen hususlar ile ilgili olarak, Yaşar Aktürk ve diğerleri hakkında elde edilen bilgi ve belgeler Nisan 1987 de sorumluluk bölgesi İstanbul Emniyet Müdürlüğü"ne intikal ettirilmiştir. Yapılan çalışmalar neticesinde yeterli bilgi ve deliller elde edilemediğinden operasyon gerçekleştirilememiş ve İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlık soruşturmaları yapılarak takipsizlik kararı verilmiştir. Aslan Yoldaş ise, can güvenliğinin olmadığını ifade etmesi üzerine kaldığı evi korumaya alınarak taşıma ruhsatlı silah temin edilmiştir. ayrıca yeni bir iş bulmasına yardımcı olunmuştur. Aslan Yoldaş, can güvenliği bahanesiyle Almanya"ya giderek ikamet etmeye başlamıştır. Hatta, 1993 tarihinde Almanya"ya üzerinde silahla giriş yapmaya çalıştığı sırada, tabancaya gümrük görevlilerince el konulmuş ve gümrük yetkililerine de, Türk Hükümetine uyuşturucu ile mücadele konusunda çalıştığını söylediği tespit edilmiştir.”

İçişleri Bakanlığı hukuk yetkilisi, Aslan Yoldaş ile ilgili herhangi bir ihmalin söz konusu olmadığını sözlerine ekledi.

Ankara 4"ncü İdare Mahkemesi heyeti, davanın dosya üzerindeki son incelemelerini yaparak karara bağlanacağını ve taraflara bilgi verileceğini belirterek açık duruşmayı bitirdi.