Gürkan Hacır/Akşam

'Komünizmle Mücadele'de yetişip bugüne damga vurdular


Türk Milliyetçiliği ülküsüyle 1950'de kurulan Komünizmle Mücadele Derneği zamanla, Amerikan çıkarlarına hizmet eden bir kuruluşa dönüştü. Hem MİT hem CIA bu dernekte çok etkin oldu. Ancak burada yetişen isimler, devlet idaresine uzun yıllar yön verdi

SÜRECİN ANA HATLARI

Komünizmle Mücadele Derneği'nin kuruluş sürecinin ana hatları

- 1950 Şubat. ABD'de de Wisconsin senatörü Joseph McCarthy ellerinde Komünist Parti 'ye üye olduklarını iddia ettiği 205 kişinin listesinin olduğunu söyleyerek kamuoyunun karşısına çıktı. Ve Amerika'da büyük bir komünist avı başlatıldı.

- Aynı yıl Türkiye'de Eylül ayında Komünizmle Mücadele Derneği kuruldu.

- 1950 Kasım Komünizmle Mücadele Dergisi yayın hayatına başladı.

- 1951 Şubat Celal Bayar McCarthizm'den ödünç aldığı ünlü sözünü söyledi.: 'Bu kış komünizm gelecek!'

- 1951 ünlü TKP tevkifatı yapıldı. Aynı yıl şair Nazım Hikmet vatandaşlıktan çıkartıldı.

- (Belki pek alakası yok gibi gözükebilir ama 'Atatürk'ü Koruma Kanunu' da yine aynı yıl yürürlüğe kondu. Atatürk'ün şahsına veya hatırasına yönelik irticai eylemler de yasaklanmış oldu.)

Geçen hafta okuduğum kitaplar arasında Necdet Pekmezci'nin de kitabı vardı. 'Apo Pilot ve Derin Devlet' (Kripto Yayınları 2011) kitabı Abdullah Öcalan'ın PKK'yı kurarken hemen yanı başında bulunan meşhur Pilot Necati'nin izini sürüyordu. Kitap aynı zamanda uzunca bir zamandır tartışılan Abdullah Öcalan - MİT ilişkisini de irdeliyordu. Kitabın sayfalarında ilerlerken yıllardır unuttuğumuz veya ihmal ettiğimiz bir bilgiyle yeniden karşılaştım. Merhum Uğur Mumcu'nun bulup çıkarttığı bir bilgiydi. 'Abdullah Öcalan, 1969'da Ankara'daki Tapu Kadastro Okulu'ndan mezun oldu. O yıllarda Komünizmle Mücadele Derneği'nin toplantılarına gidiyordu.'
Bu şaşırtıcı bilgiyle tekrar yüzleşince artık bu derneğin hikayesini yazmam şart oldu dedim ve daldım kütüphanemde kaynaklara...

O halde buyurun bugünlerin siyasal aktörlerini yetiştiren ünlü 'Komünizmle Mücadele Derneği'nin hikayesine...
2. Dünya savaşının ardından Doğu Blokuyla başlayan 'soğuk savaş' birçok tedbiri de beraberinde getirmişti. NATO ülkeleri giderek artan Sovyet tehdidine karşı ileri karakol ülkeler oluşturacaktı. Türkiye de bu ülkelerin başında geliyordu. Ama önce Komünizm'in bir tehdit olarak algılanmasını sağlayacak bir kamuoyu yaratılmalıydı. Bunun için kollar sıvandı. Birçok ülkeyle eşzamanlı olarak (başka isimler altında da olsa) Komünizmle Mücadele Dernekleri kuruldu.

Bulundukları ülkelerin öznel koşullarına göre değişse de genelde bu kuruluşlar milliyetçi bir tona sahipti. Türkiye'de kurulan dernekte ise milliyetçiliğe ilaveten bir de pek belli olmasa da İslami bir motif de vardı.
Komünizmle Mücadele Derneği 1950 yılında İstanbul'da kuruldu.

Amacı kısaca şuydu: 'Mill” bünyemizi meydana getiren ve kuvvetlendiren, millet olarak yaşamamızı sağlayan unsurları takviye ederek komünizmle fikir yoluyla mücadele etmek ve bu gayeye ulaşabilmek için tarihe, vatana ve Allah'a bağlılığı kökleştirmekti'

TARKAN'IN DEDESİ DERNEĞİN KURUCUSU

Kızıl tehlikeye karşı milliyetçi gençler hazırlanacaktı.
Derneğin kurucularından olan ve fikri olarak derneğin lideri kabul edilen isim ise Fethi Tevetoğlu'ydu!
'Bütün insanları hak ve hürriyetlerinden mahrum etmek suretiyle birbirlerine eşit 'sürüler ve yığınlar' haline getirmeye çabalayan kızıl tehlike komünizmle mücadele, hür ve müstakil yaşamak isteyen her insanın ve her milletin birinci vazifesidir.'

Fethi Bey'in ifade ettiği bu düşünceler derneğin fikri alt yapısını oluşturuyordu.

Fethi Tevetoğlu, ırkçılık düzeyinde bir milliyetçi ve tuhaf gelecek ama Amerikan hayranıydı. Zaten Dernek üyeleri Amerikan dostu olduklarını ifade etmekten çekinmiyorlardı. Fethi Tevetoğlu bakın neler söyledi:
'Bilhassa Birleşik Amerika'ya olan içten samimi bağlılığımız ve inancımız, bu milletin insan hak ve hürriyetlerinin başarısı için tarihte örneği görülmemiş bir fedakarlık ve mesuliyeti istekle üzerine almasını takdir edişimizdendir.'
Hatta işi, büyükelçi İhsan Sabri Çağlayangil ve Amerikalı yetkililerle beraber Amerikan Bayrağıyla fotoğraf çektirmeye kadar götürüyordu. (Fethi Bey'in kardeşinin torunu ilginç bir isimdir. Şarkıcı Tarkan ! (Ama Tarkan büyük dedesi gibi anti-komünist olmadı. Hatta sol hareketlere sempati bile duydu, dergilerini takip etti.)
Komünizmle Mücadele Derneği'nin kuruluşunda Amerikan etkisi ve desteği o kadar açıktı ki kimi şubelerin açılışında masa sandalye alacak para bulunamayınca Amerikan elçiliğine gidiliyor ve oradan alınan parayla dernek binası döşeniyordu.

Aynı yıl dernekle aynı ismi taşıyan bir de dergi yayın hayatına başladı. Komünizme Karşı Mücadele Dergisi...

DERGİ ŞEKİLLENDİRDİ

Avukat Bekir Berk, Bediüzzaman Said-i Nursi'den el almış bir nur talebesiydi. Komünizmle Mücadele Derneği'nin en aktivist üyesiydi. Avukat Berk, aynı zamanda derginin hem sahibi hem de yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Dergi 1950 ile 1952 yılları arasında haftalık olarak yayınlandı. Derneğin fikri temelini bu dergi şekillendiriyordu. Dergide Fethi Tevetoğlu'ndan İsmail Hakkı Danişmend'e, Ali Fuat Başgil'den hatta sonra İslamcı sosyalist olarak bilinen Nurettin Topçu'ya kadar birçok ünlü isim yazıyordu.
Erzurum'da ise bir başka tanıdık isim kurucular arasındaydı. Fettullah Gülen! Aslında sadece Gülen Hoca değil, birçok Nur talebesi de derneğin kurucuları ve gönüllüleri arasında bulunuyordu. Komünizmle Mücadele Derneği birçok Nur talebesine ev sahipliği yapmıştı.
Derneğin asıl büyük sıçraması bir gazetecinin genel başkanlığa gelmesiyle oldu. İlhan Darendelioğlu...! Asıl adı İlhan Egemen Darendelioğlu'ydu. 1921'de Tarsus'ta doğmuştu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunuydu. 1948'den itibaren Türkçü dergilerde çalıştı, yazılar yazdı. İlk yazısı Yeni Bozkurt dergisinde yayınlandı. Genel Başkanlık koltuğuna oturmasından sonra Komünizmle Mücadele Derneği büyüdü gelişti. 140'ın üzerinde şubesi ve binlerce üyesi olan bir dernek haline geldi.

İlhan Darendelioğlu'nun yanı sıra gazeteci Altan Deliorman ve Avukat Ekrem Marakoğlu gibi isimler de yönetimdeydiler. (Küçük bir hatırlatmada bulunayım. Avukat Ekrem Marakoğlu, Susurluk'un miladı sayılan bir cinayete kurban giden kumarhaneler kralı Ömer Lütfü Topal'ın hem avukatı hem de yakın dostuydu. )

İLK SİNYALLER GELİYOR

Darendelioğlu'nun yönetime gelmesiyle birlikte Komünizmle Mücadele Derneği büyüdü büyümesine ama aynı zamanda anti-komünist bir fikir kuruluşu olmaktan para-militer bir yapıya doğru hızla yol aldı. Bu yapı bir de Amerikan sempatizanlığıyla harman olunca on yıl boyunca sürecek kanlı bir 'banyo'nun ilk sinyalleri de alınmaya başlanmış oldu.

Ardılları olan ülkü ocaklarına 'sert' bir miras bırakmaya çalıştılar.
(Hatta o kadar öyle ki MHP'den önce Bölükbaşı'nın kurduğu Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin 31 Temmuz 1965 kongresinde Alparslan Türkeş'i genel başkanlığa KMD'liler seçtirdiler.)

VE KANLI PAZAR

16 Şubat 1969 Pazar günü İstanbul'da 'Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü' düzenlenecekti. Ama yürüyüşün hedefinde Dolmabahçe'de demirlemiş bulunan Amerikan 6. filosuna bağlı gemiler de vardı. Solcuların ve anti-emperyalistlerin niyeti onları denize dökmekti. Bu yürüyüşten iki gün önce Komünizmle Mücadele Derneği'nde yürüyüşe karşı protesto hazırlıkları başlamıştı bile. İlhan Darendelioğlu, oldukça sert bir konuşma yaptı. 'Pazar günü komünistler miting yapacak, biz bu mitingde savaşacağız. Silahı olan silahıyla, olmayan baltasıyla gelsin!' Sonuç: 2 ölü onlarca yaralıydı.
Dolmabahçe limanında demirleyen dost ve müttefik Amerikan askerleri korunmuş, kızıl komünistler püskürtülmüştü.

En şöhretli üyeler

Şimdi gelelim Derneğin (bugünün şöhretli) müdavimlerine...
Yukarıda belirtmiştim. Fettullah Gülen Hoca, derneğin Erzurum şubesinin kurucuları arasındaydı. Ama yanılmayın. 1941 doğumlu Hoca kuruluşundan itibaren bu dernekte yer almadı. Yaş olarak alamazdı da zaten. Ama Darendelioğlu'nun yönetimindeki atılım yıllarında 1965 sonrasında Erzurum şubesi kurucuları arasında bulundu. Recai Kutan Diyarbakır şube başkanıydı. Derneğin ziyaretçileri arasındaki bir başka ilginç isim ise Abdullah Öcalan'dı. Uğur Mumcu'nun bulduğu bu bilgiyi gazeteci Avni Özgürel derinleştirdi. Özgürel, 1993'te Bekaa'ya yaptığı ziyarette yaşananları bakın nasıl anlatıyor.
'Basın toplantısından sonra Öcalan'la dergi için özel söyleşi de yaptım. O özel görüşme sırasında kendisine sordum. 'Ankara'da İzmir caddesinde Fikir Ajansı diye bir yer vardı. Yanlış hatırlıyor olabilirim ama birden bir şey çağrıştırdı. Bende 'seni orda gördüm' gibi bir his uyandı, dedim. Bana 'yoo, doğru hatırlıyorsun. Ama ben bunları bir müddet sonra açıklayacağım' dedi.

Öcalan ve Özgürel'in sözünü ettiği Fikir Ajansı KMD'nin kontrolünde bir ajanstı. Sahibi Refik Korkut. Korkut, aynı zamanda Komünizmle Mücadele Derneği üyesiydi ve derneğin yayınlarını basıyordu. Ama bir yandan da MİT'le irtibatlıydı. Öcalan'ın ileride açıklayacağım dediği kendisinin de içinde bulunduğu bu bağlantı olabilir miydi?
***
Milli Türk Talebe Birliği ve İlim Yayma Cemiyeti, Komünizmle Mücadele Derneği'nin türevleri olarak hayat buldular. Oradan yetişen bir kuşak bugün Türk Siyasal yaşamına yön veriyor.

Ama yukarıdan aşağıya anlattıklarımı toplarsak çıkan sonuç da şu oluyor... Türk Milliyetçiliği ülküsüyle kurulan bir dernek zamanla Amerikan çıkarlarına hizmet eden bir kuruluşa dönüştü. Hem MİT hem CIA bu dernekte çok etkin oldu. Yetiştirdiği kadrolar ise devlet idaresine uzun yıllar yön verdiler.