Malatya Zirve Yayınevi’nde işlenen toplu cinayetten 10 dakikayla kurtulan Protestan vatandaşın, cinayetten 1 ay sonra, jandarma tarafından dinlemeye alındığı ortaya çıktı. Cinayetin aydınlatılmasıyla ilgisi olmayan ‘Radikal Dini Grup’ soruşturması kapsamındaki dinleme 3 ay sürdü. Dinlendiğini Radikal’den öğrenen Gökhan Talas, “Bizi tehdit olarak, başka ülkelerin ajanı gören bir devlet anlayışından ne çıkar ki? Bizi inancını yaşayan insanlar olarak görmek istemiyorlar” dedi. 
 
Jandarma 16 Ocak 2007’de de ‘misyonerlik faaliyeti’ kuşkusuyla Zirve Yayınevi’ni takip etmek amacıyla dosya açmıştı. 3 ay sonra Zirve Yayınevi basılmış, içerideki 3 Protestan 5 saldırgan tarafından kentin göbeğinde bıçaklanarak ve boğazları kesilerek katledilmişti. 
 
Kayıtlar incelendi 
İronik durum, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Zirve Yayınevi Cinayeti bağlamında yürütülen Ergenekon soruşturması çerçevesinde ortaya çıktı. Soruşturma kapsamında Malatya İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şubesi’nin teknik takip kayıtları da incelendi. Cinayetten kılpayı kurtulan Gökhan Talas ile İstanbul’da yaşayan Türk Protestan Kiliseler Birliği Başkanı Behnan Konutangan’a ait cep telefonlarının ‘Radikal Dini Gruplar’ gerekçesiyle cinayetten 1 ay sonra, 16 Mayıs 2007-16 Ağustos 2007 tarihleri arasında, 3 ay süreyle dinlendiği ortaya çıktı. 
 
Talas’ın dinlenmesi ve bu bilgilerin adli makamlarla paylaşıp paylaşılmadığı tutuklu eski Malatya Jandarma Alay Komutanı Kurmay Albay Mehmet Ülger’e soruldu. 
 
Ülger “Ben Talas’ı tanımam. Dinlendiğini bilmiyorum. Önleme dinlemeleri zaten adliyeye bildirilmez. Adli dinlemeler mahkemeye sunulur. Önleme dinlemeleri mahkeme kararı ile alınmaktadır. Dinlenen kişileri ben bilemem” yanıtını verdi. 
 
Konutangan’ın dinlendiği bilgiyse Malatya Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Haydar Yeşil’e yöneltildi. Yeşil, “Misyonerlik faaliyeti çerçevesinde dinlenmiş olabilir, o kapsamda dinleme kararı almış olabiliriz” dedi. 
 
Cinayeti o haber verdi 
Devletin Türk Protestanlarını ‘ajan’ olarak gördüğünü düşünen Gökhan Talas, kırgın: 
“Dinlendiğimin işaretleri Malatya’daki mahkemeler sırasında ortaya çıkmıştı. Bizi ipe sapa gelmez şeylerle isnat etmeye çalıştılar. Karşı tarafın avukatları garip bağlantılar bulmaya çalışıyorlardı. Belli ki, ‘Bunlar da çok doğru adamlar değiller’ gibi bir hava yarattılar. Malatya’da da üzerimizde baskılar hissediyorduk. Devletimizin klasik tutumu. Devletin Türk Hristiyanlarına bakış açısı böyle. Bizi tehdit olarak, başka ülkelerin ajanı gören bir devlet anlayışından ne çıkar ki? Bizi inancını yaşayan insanlar olarak görmek istemiyorlar.” 
 
Gökhan Talas eşi Özge Talas ile birlikte, 18 Nisan 2007 günü Zirve Yayınevi’nin kapısını çaldı. Korkuya kapılan zanlılar ize kapıyı açmadı. Talas bunun üzerine sırayla kurbanları tek tek telefonla aramaya başladı. O an çoktan öldürülmüş olan Necati Aydın ve Thilman Geske telefonlarını açamadı. Katil zanlıları henüz öldürmedikleri Uğur Yüksel’e de telefonla, “Altın Kayısı Oteldeyiz” dedirtti. Ancak Yüksel’in ses tonundan kuşkulanan Gökhan Talas, polisi aradı. Ve 5 zanlı, bu sayede yakalandı. Talas çiftiyse cinayetten hemen sonra Malatya’yı terk etti.