Adana Kadın Danışma ve Dayanışma Merkezi (AKDAM) Sorumlusu Çiğdem Akça, "Devlet korumasına alınması için daha ne kadar şiddet görmesi lazım?" diyerek bu duruma tepki gösterdi. Evliliğinin ikinci ayından itibaren kıskançlık yüzünden şiddet görmeye başladığını anlatan Sevda Kantekin, daha önce 4 defa savcılığa şikayet ettiği kocası hapse girmediği için can güvenliği olmadığını, ölüm korkusuyla yaşamak istemediğini söyledi. 
 
Oğluna para verip, yerini öğrendi 
23 Temmuz'da merkez Yüreğir ilçesine bağlı Atakent Mahallesi'nde yaşanan olayda işsiz Bilal Kantekin, 2 ay kadar önce evi terk edip, boşanma davası açan eşi Sevda Kantekin'in gizlendiği adresi ararken, bir apartmanın önünde oynayan 5 yaşındaki oğlu E.'ye 10 lira vererek, annesinin temizliğe gittiği evi öğrendi. Evin önünde bağıran Bilal Kantekin, aşağıya inen Sevda Kantekin'i sırtından, sol kulak arkası ve sol kolundan bıçakladı. Kanlar içinde yaklaşık 200 metre koşan genç Sevda Kantekin'e 'imdat' çığlıklarını duyanlar ölümden kurtardı. Saldıran eşi Bilal Kantekin ise olay yerinden kaçarak izini kaybettirdi. 
 
Olaydan sonra kaldırıldığı Çukurova Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesi'ne iki polisin korumasında 5 gün tedavi gören Sevda Kantekin, dün taburcu oldu. Sevda Kantekin'i emniyete ait otoyla alan polis ekibi, aynı mahalledeki annesinin evine getirip bıraktı. Sevda Kantekin, polislere "Beni bırakıp nereye gidiyorsunuz? Saldırgan yakalanmadı, gelip beni öldürür" dediğini, ancak polislerin "Bize verilen başka bir talimat yok" dediğini söyledi. 
 
"Her an gelecekmiş korkusuyla yaşıyorum" 
Yaşadığı korkunç olayı çocukları 6 yaşındaki E. ve 5 yaşındaki Ö.'ye sarılarak anlatan Sevda Kantekin, henüz yakalanmayan eşi Bilal Kantekin'in gelip kendisini öldürmesinden korktuğunu söyledi. Sevda Kantekin, şunları söyledi: 
 
"Oğlum E.'yi sokakta görmüş, para verip, temizliğe gittiğim evi öğrenmiş. Aşağıya çağırdı, konuşacak sandım. Hemen belindeki tabancayı çekti. Ben silahı almak için atıldım. Bu sırada silah patladı. Boğuşmaya başladık. Yere doğru eğildiğimde bıçakladı. Zorla elinden kurtulup, koşmaya başladım. 'İmdat' diye bağırınca o da korkup kaçtı. Kan kaybından bayılmışım. Sonradan polisler silahın kuru sıkı olduğunu söyledi. Polisler hastanede başımdan ayrılmadı. Ama şimdi tek başımayım. Polis ekibine 'beni bırakıp nereye gidiyorsunuz' diye sordum. Onlar da bize verilen başka bir talimat yok dediler. O yakalanmadan ben rahat etmeyeceğim. Gözümü kapattığımda o dehşet anları aklıma geliyor. Her an gelecekmiş korkusu yaşıyorum." 
 
'4 defa savcılığa şikayetim var' 
Kaçarak evlendiği Bilal Kantekin'in çok kıskanç olduğunu, evliliğinin ikinci ayından itibaren şiddet görmeye başladığını anlatan Sevda Kantekin, kocasının daha önce burnunu ısırarak kırdığını ve üzerine sıcak su dolu çaydanlığı döküp haşladığını, uğradığı şiddet yüzünden 4 kez Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunduğunu ifade etti. Sevda Kantekin, işkenceci eşinden neden boşanmak istediğini de şöyle anlattı: 
 
"Sokağa bile çıkmamı istemiyordu. Geçen yıl, kahvaltı yaparken yine tartıştık. Su dolu çaydanlığı fırlattı. Sol kolum yandı. Hastaneye gitmemi engelledi. Evde yanan kolumu üzerine tahin sürerek tedavi etmeye çalıştım, ama izleri kaldı. Yine bir gün kıskançlık krizine girdi, burnu ısırdı. Burnum kırıldı, diş izleri halen kapanmadı. Ailemi tehdit etti, ayrılırsam onlara da zarar vereceğini söyledi. Her hareketime karşılık dayak yiyordum. 4 defa savcılığa şikayetim var. Koruma istedim ama bana, 'Tehditleri eyleme dökülmemiş. Bu yüzden sana koruma veremeyiz' denildi. Bunun üzerine başka yere de gitmedim, evi terk ettim. Artık eyleme de döküldü ama yine de beni koruyan yok." 
 
Sevda Kantekin'in savcılığa şikayetlerinin sonuçsuz kalması ve şüpheli eş Bilal Kantekin yakalanmadığı halde korumasız bırakılmasını değerlendiren Adana Baro Başkanı Aziz Erbek, savcılıkların yasalar gereği suç ve suç oluşturan fiille ilgilendiğini, ancak ilgili kurumlara bilgi verilmesi, mağdurların yönlendirilmesi gerektiğini söyledi. Aziz Erbek, şunları söyledi: 
 
"Savcılık yasal olarak suç ve suç oluşturan fiille ilgileniyor. Ancak ailenin korunması, hususunda başka kurumların yetkileri var. Bu kurumların harekete geçirilmesi lazım. Aile içi şiddeti önlemeye yönelik İçişleri Bakanlığı'nın ve Adalet Bakanlığı'nın ortaklaşa yürüttüğü bir çalışmalar var. Bu çalışmalarda illerde yetkili olan valilikler ve kaymakamlıklar, bir ihbar aldıklarında veya başvuru olduğunda konuyla ilgileniyorlar. Adliyelere yansıyan böyle olaylarda ilgili kurumlara yönlendirme yapılması gerekirken, bu eksik kalıyor. Bunun sonucunda da kamuoyunun bildiği cinayetlere kadar uzanan üzücü olaylar yaşanıyor. Adana Barosu olarak da bizden yardım isteyen kadınlara korunma sağlayacak başvuruları bizzat yapıyoruz. Ama aile içi şiddetin ve kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için adliyenin ve ilgili kurumların koordineli çalışması gerekiyor." 
 
'Daha ne kadar şiddet görmesi lazım?' 
Adana Kadın Danışma ve Dayanışma Merkezi (AKDAM) Sorumlusu Çiğdem Akça, Sevda Kantekin'in savcılık ve polisten korunma istemesine rağmen, başvurularının sonuçsuz kalmasına tepki gösterip, "Devlet korumasına alınması için daha ne kadar şiddet görmesi lazım?" diye tepki gösterdi. Çiğdem Akça, şunları söyledi: 
 
"Gün geçmiyor ki, gazetelerde, televizyonlarda bir kadın cinayeti haberi çıkmasın. Sevda Kantekin'in başına gelenler de medyada çok geniş yer buldu. Burnunun ısırılması, sıcak suyla haşlanması ve en son da bıçaklanması yetmiyor mu? Bir kadının devlet tarafından korunması için daha ne kadar şiddet görmesi lazım? Adana'da üç tane sığınma evi var. Valiliğin derhal harekete geçip, Sevda hanımı sığınma evlerinden birine yerleştirmesi lazım. Bununla da kalınmayın, başka bir şehirdeki adresi bilinmeyen sığınma evine nakledilmesi gerekiyor. Bu konuda biz de AKDAM olarak harekete geçiyoruz. Sevda hanımın can güvenliğinin sağlanması için gerekli girişimlerde bulunacağız."
 
RADIKAL