Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, ''Derin devletten bu devlet çok çekti ama derin demokrasiden, derin özgürlüklerden, derin hukuk devletinden hiçbir şey çekmedi'' dedi.

Eskişehir Anadolu Üniversitesi"nin 2010- 2011 öğretim yılı açılış töreni Yunus Emre Kampusu'ndaki Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi salonunda yapıldı. Törene Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Eskişehir Valisi Mehmet Kılıçlar, Büyükşehir Belediye Başkanı DSP"li Yılmaz Büyükerşen, Ak Parti milletvekilleri Murat Mercan ve Nedim Öztürk, MHP Milletvekili Beytullah Asil, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Atilla Eriş ile çok sayıda davetli katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı"nın okunmasından sonra, Şef Burak Tüzün yönetimindeki Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Senfoni Orkestrası tarafından hazırlanan klasik müzik dinletisi sunuldu.

Törende öğrenciler adına Açıköğretim Fakültesi (AÖF) İngilizce Öğretmenliği Programı 4"üncü sınıf öğrencisi Tuğba Organ ve Rektör Prof. Dr. Davut Aydın konuşma yaptı.

68 KUŞAĞI OLARAK TALİHSİZ BİR SÜREÇ YAŞADIK

Açılış töreninin onur konuğu olan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da yaptığı konuşmada kendisinin üniversiteye başladığı 1968 yılında, 68 kuşağı olarak talihsiz bir süreç yaşadıklarını söyledi.

Hep kavga ettiklerini belirten Kılıç şöyle devam etti:
“Biz 1968 yılında 68 kuşağı olarak üniversiteye başladığımızda çok talihsiz bir süreç yaşadık. Hep kavga ettik, konuşamadık. Birbirimize sevgimizi anlatamadık. O nedenle bugün değerli gençlerimizin böyle bir ortamda yaşamadığının sevinci içerisindeyim. Üniversitelerimiz toplumun itici gücü, toplumun adeta motorudur. Üniversitelerde eğer konuşamayacaksak hiçbir yerde konuşamayız. Hiçbir yerde konuşulamayan şeyler üniversitelerde konuşulur, üniversitelerde paylaşılır. İşte bilimsel özerlik dediğimiz şey de herhalde bunun için var. Üniversiteler ifade özgürlüğünün, düşünce özgürlüğünün hatta hatta düşünceyi anlatma adına gösteri ve yürüyüş hakkının yoğun olarak kullanıldığı mekanlar olarak tanınır. Biz özgürlükleri burada tanıdık. Yürüyüşü, protestoyu ve gösteri hakkımızı buralarda öğrendik. Bugün bu kuşak tüm bunlara rağmen, yürüyüş ve gösteri hakkını o dönemde çok kullanmasına rağmen bugün bu ülkeyi yönetmeye devam ediyor. Üniversitelerde eğer bu özgürlükleri yaşayamıyorsak üniversitelerimizin bu ülkeye katacağı hiçbir şey yoktur. O nedenle üniversitelerdeki bu özgür alanın genişletilmesi yolunda gerekli her türlü gayretin hem yasama hem yürütme hem de yargının üzerine düşen bir görev olduğunu ifade etmek isterim. Gerek üniversitelerde, gerekse devletin diğer güçlerinde özgürlüklere karşı çıkmak, kavga etmek özgürlüklerle savaşmak hiçbir şey kazandırmıyor. Aksine bunlarla kavga edenler toplumun dışında kalmaya ve artık hiçbir anlam ifade etmeme gibi bakışla karşı karşıya kalıyorlar.”

“DERİN DEVLETTEN BU DEVLET ÇOK ÇEKTİ”

Kılıç, gerek üniversitelerde gerek devletin diğer işlerinde özgürlüklere karşı çıkmanın, özgürlüklerle kavga etmenin ve savaşmanın kimseye bir şey kazandırmadığını belirterek, şöyle devam etti:

“Tam tersine bunlarla iyi geçinemeyenler, bunlarla kavga edenler, toplumun dışında kalmaya ve artık hiçbir anlam ifade etmeme gibi bir sonuçla karşı karşıya kalıyorlar. Özgürlüklerle, demokrasiyle ve hukuk devletiyle kavga etmeyelim. Bunların derinleştirilmesi ve geliştirilmesi konusunda ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Derin devletten bu devlet çok çekti ama derin demokrasiden, derin özgürlüklerden, derin hukuk devletinden hiçbir şey çekmedi. Bu ülke daha ileriye, daha güzele gitme konusunda bu erdemleri kullanmak zorundadır. Toplum, daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, daha çok hukuk isteğiyle bugün ortaya çıkmıştır. Bunu karşılamayanlar, her zaman kaybetmeye mahkumdur.Üniversitemizin, demokrasimizin, devletimizin bağışıklık sisteminin güçlenmesini istiyorsak, daha çok demokrasi ve özgürlük taleplerine kulak vermek zorundayız.”

"ÜLKEMİZ DOĞRU YOLDADIR"

Toplumun daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, daha çok hukuk devleti istediğini anlatan Haşim Kılıç konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bunu karşılamayanlar her zaman kaybetmeye mahkumdur. Eğer demokrasimizin, üniversitemizin, devletimizin bağışıklık sistemini güçlendirmek istiyorsak, o zaman daha çok demokrasi, daha çok özgürlük taleplerine kulak vermek zorundayız. Rektörümüze buradan sesleniyorum; Anadolu Üniversitesi ile Anayasa Mahkemesi"nin işbirliği ile bu çatı altında son anayasa değişikliği ile ülkemize kazandırılan bireysel başvurunun akademik bir ortamda tartışılması konusunda bir proje geliştirebiliriz. Anayasa Mahkemesi"ne verilen bu görevin ülke için ne kadar önemli, insanlarımız için, özgürlükler için ne büyük bir kanun yolu olduğunu bilimsel bir ortamda tartışma fırsatı olur. Umutsuzluğa kapılmaya gerek yok. Ülkemiz doğru yoldadır, doğru yola doğru gitmektedir ve bu konuda demokrasimizin, hukuk devletimizin, daha doğrusu cumhuriyetimizin niteliklerini bu ülkeye yakışır bir noktaya getirme konusunda doğru yolda olduğunu ifade etmek istiyorum. Bu konuda Anayasa Mahkemesi olarak gayretimizi, çalışmalarımızı fedakarca, özverili bir şekilde devam ettireceğiz. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.”

BÜYÜKERŞEN KİTAPLIĞI AÇILDI

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç"ın konuşmasının ardından İletişim Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Naci Güçhan "İletişim ve Televizyon" konulu ilk dersi verdi. Dersin ardından yüksek lisans ve doktora öğrencilerine diplomaları, öğretim üyelerine ise hizmet, bilim, teknoloji, teşvik ve sanat ödülleri verildi. Törenin ardından Kütüphane ve Dokümantasyon Merkezi"nde Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen Kitaplığı açıldı. Kitaplıkta Büyükerşen"in Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü döneminden bu yana biriktirdiği, yazarları tarafından özel imzalı olan bağışladığı 3 binin üzerindeki Türkçe ve yabancı kitap bulunuyor.

Hürriyet