Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Danışmanı Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, "Deprem istasyonları son dönemde çok arttı ve Türkiye"nin gerçek depremselliği ortaya çıktı. Üçüncü derece deprem bölgesi olan yerler ikinci, ikinci derece olan yerler birinci derece olacak" dedi.

Türk Kızılayı Genel Başkanı Başdanışmanı da olan Işıkara, Kızılay şubesinin okullarda gerçekleştirdiği eğitim çalışmalarına katılmak üzere geldiği Adana"da toplumun deprem bilincini artırmak için çalışmaları sürdürdüklerini söyledi.

Işıkara, 12 Nisanda Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına danışman olarak atandığını belirterek, "Bilgilerimi bundan böyle orada da paylaşacağım. 1999 İzmit Depremi"nde toplumun deprem konusundaki bilinci sıfırdı. Şimdi yavaş yavaş bilinç artıyor. Deprem istasyonlarının da sayısı çok arttı ve Türkiye"nin gerçek depremselliği ortaya çıktı. Üçüncü derece deprem bölgesi olan yerler ikinci, ikinci derece olan yerler birinci derece olacak. Türkiye"nin her yeri deprem bölgesi olacak. Tüm Türkiye olarak depremler konusunda bilincimizi artırmamız lazım" dedi.

İstanbul"da meydana gelebilecek muhtemel bir depreme değinen Işıkara, "Bu konuda Valilik ve Büyükşehir Belediyesi elinden geleni yapıyor ama İstanbul farklı bir şehir. İstanbul"daki olası deprem olduğu zaman, bizim borsayı 3 günde açmamız lazım. Bu nedenle, çok çabuk şekilde iyileştirme düzenine geçmemiz lazım" diye konuştu.

"EN HAZIR KURUM 1'İNCİ ORDU"

Depremin hemen ardından, askerin de üzerine düşen görevler olduğunu belirten Işıkara, şöyle devam etti.

"Yanlış anlaşılmasın ama, bunu senelerdir söylüyorum. 1. Ordu depreme en hazır kurum. Deprem olduğu andan itibaren geçici süre için 1. Ordu komutanı kimse, ona yetki verecekler. Orduda daha önce deprem seminerleri yaptık. İstanbul"in her ilçesine bir askeri yetkili belirlenmiştir. Çok saygılı bir düzendir. Komutan, gidecek ve tugayıyla kaymakamın emrine girecek. Ama kaymakam işlevsiz kalmışsa, onun yerine komutan geçecek. Hemen altyapıya ve çalışmalara müdahale edecek, kontrol altına alacak."

"DEPREM GÜNÜ İSTANBUL NÜFUSU BİRDEN 35-40 MİLYON OLUR"

Hızlı müdahalenin yasını sıra, alınması gereken başka tedbirler de olduğunu belirten Işıkara, şunları kaydetti.

"İstanbul çok özel bir şehir. Bugün nüfusu 15 milyon. Hepimizin İstanbul"da akrabası var. Biz böyle bir olayda hemen "amcamın oğlu ne yaptı, teyzem ne yapıyor" diye koşa koşa gideriz. Nüfus 35-40 milyon olur. Bu nedenle deprem sonrası İstanbul"a karadan, havadan ve denizden giriş çıkışların yasaklanması lazım. Yoksa yakınlarını görmek isteyenlerin yaratacağı nüfus patlamasını, afet yemiş İstanbul kaldırmaz. Tekirdağ"dan, Sakarya"dan, hatta Çatalca ve İzmit"ten İstanbul"a kimseyi salmayacaksınız.

Son olarak Elazığ"a gittim ve çok üzüldüm. İnsanımızda büyük bir merhamet duygusu var ama karşılığını almak önemli. Ana yoldan depremin yaşandığı köye olan 35 kilometrelik kısım sabah 08.00"de vatandaşların araçları nedeniyle kapanmıştı. Kızılay"ın arabaları girememişti. 3. Ordu Komutanı müdahale edip, helikopterlerle yardımı ulaştırdı. En güncel örnek bu. Kırsal kesimde olan bir depremde bile toplumun tepkisi ortada. Bu nedenle, İstanbul"a özel bir yasa dahi çıkarılabilir.".

Işıkara, kentsel ve köysel dönüşüm projeleri yapılması ve binaların depreme daha dayanıklı hale getirilmesi gerektiğini de belirtti.