Yaşanan depremlerin ardından enkaz kaldırma çalışmaları sürerken, çevresel etkiyi en aza indirecek şekilde atıkların bertaraf edilmesi ve geri dönüştürülmesi büyük önem taşıyor. Uzmanlar sağlığı tehdit eden asbest tehlikesine dikkat çekti.

Depremlerin ardından enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor. Enkaz kaldırma işlemleri devam ederken, bu çalışmaların uygun koşullarda yapılması büyük önem taşıyor. Geçtiğimiz günlerde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, atıkların bir kısmının kontrollü bir şekilde bertaraf sağlanırken, bir kısmının ise geri dönüştürülerek ekonomiye kazandırılması bekleniyor.

Konunun uzmanları yıkıntı atıklarının tekniğine uygun yönetilmesi gerektiğini söylerken, enkazlardaki asbest tehlikesine de dikkat çekiyor.

Milliyet'ten Aylin Rana Aydin haberine göre; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürü Eyyüp Karahan geçtiğimiz günlerde afet sonrası uygulanması gereken ‘Atık Yönetimi’ne ilişkin bilgiler paylaşmış ve yıkılan binaların atıklarının arama – kurtarma çalışmalarının ardından çevresel risk oluşturmayacak şekilde kaldırılmasını vurgulamıştı.

Karahan tehlikeli ve geri dönüştürülebilir atıkların uzman ekiplerle ayrıştırılacağını belirtmişti.

DÖNGÜSEL EKONOMİ

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı eski müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, deprem nedeniyle yıkıntı atıklarında minimum 110 milyon tonu aşkın atık çıkacağının öngörüldüğünü dile getirdi.

Geri dönüşüm tesislerinin yerinin belirlenmesi gerektiğinin altını çizen Öztürk, depremden etkilenen bir bölgenin kurtarılması ve yeniden inşa edilmesinin en önemli unsurunun atıkların hızlı bir şekilde uzaklaştırılması ve arıtılması olduğunu kaydetti.

Öztürk, “Japonya’da, 2011 depreminden sonra yıkıntı atıklarının yüzde 81’i geri dönüştürüldü. Deprem ülkesi olan Türkiye de yıkıntı atığı yönetim planı hazırlamalı ve doğru hasar verisi toplamalı. Yıkıntı atıkları beton, demir, kiremit, yalıtım malzemesi, plastik, ahşap, elektronik, cam içeriyor. Asbest içeren bazı binalar yıkıldığı zaman tozu havaya karışmış olabilir. Yıkıntı atıkları asbest ve benzeri tehlikeli yıkıntı atıkları içerebilir. Bu yüzden yıkıntı atığı tekniğine uygun yönetilmeli” diye konuştu.

Öztürk, “Japonya’da, 2011 depreminden sonra yıkıntı atıklarının yüzde 81’i geri dönüştürüldü. Deprem ülkesi olan Türkiye de yıkıntı atığı yönetim planı hazırlamalı ve doğru hasar verisi toplamalı. Yıkıntı atıkları beton, demir, kiremit, yalıtım malzemesi, plastik, ahşap, elektronik, cam içeriyor. Asbest içeren bazı binalar yıkıldığı zaman tozu havaya karışmış olabilir. Yıkıntı atıkları asbest ve benzeri tehlikeli yıkıntı atıkları içerebilir. Bu yüzden yıkıntı atığı tekniğine uygun yönetilmeli” diye konuştu.

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu ise konuyla ilgili olarak bakanlıkla irtibata geçtiklerini ve bakanlığın hazırlayacağı yol haritasıyla birlikte atık konusunda destek olabileceklerini açıkladı.

Geri Dönüşümcüler ve Geri Kazanımcılar Derneği (GEKADER) Başkanı Fatih Eren, “Üzülerek ifade etmeliyim ki yıkılan bina sayısı ve ortaya çıkan geri dönüştürülebilir atıkların sayısı oldukça fazla. Dolayısıyla bunların yeniden kazanım yapılıp geri dönüşüme tabi tutulmasını önemsiyoruz” dedi. Eren, yeni yapılacak binaların deprem yönetmeliğine uygun olması kadar evlerde ayrıştırma altyapısına da uygun inşa edilmesinin önem taşıdığını söyledi.

‘DEPREM BÖLGESİNDE MASKE ŞART’

Asbest Söküm Uzmanları Derneği Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari, deprem bölgesinde yıkılan binalardaki asbeste dikkat çekti. Asbestten korunmanın tek yolunun solumamak olduğunu ve deprem bölgesinde maske kullanımının önemini vurgulayan Ensari, “Molozların içinde asbestin yanı sıra civa, kurşun var. Tarım arazileri, baraj gölleri gibi alanlardan uzakta imha edilmeli. Yoksa çevresel felakete yol açabilir” dedi.