Marmara Denizi’nin 3 ayrı noktasına deprem gözlem istasyonu kurulması için gözler DPT’den gelecek onayda. İki bilim adamı, istasyonların depremin önceden tahmin edilmesi için önemli bir adım olacağını söyledi.

İstanbul Teknik Üniversitesi(İTÜ) öğretim üyeleri Prof. Dr. Naci Görür ile Prof. Dr. Namık Çağatay, olası İstanbul depremini önceden tahmin etmeye yönelik projelerini hayata geçirmek için destek arıyor. Marmara Denizi’ndeki 3 kritik noktaya deniz gözlem istasyonun kurulmasını hedefleyen proje 5 Ağustos’ta Devlet Planlama Teşkilatı’na (DPT) sunulacak. Bilimadamları iddialı; “Eğer Marmara’da bu istasyonları kurabilirsek gelecekte depremleri önceden kestirebilmek ve önlem almak daha kolay hale gelecek.” 1999 depremi sonrasında Deprem Deniz Araştırmaları Koordinatörlüğü’nü Prof. Dr. Naci Görür ve Doğu Akdeniz Oşinografi ve Limnoloji Araştırmaları Merkezi (İTÜ-EMCOL) Müdürü Prof. Dr. Namık Çağatay, Marmara Denizi’nde depremleri önceden belirlemek için hazırladıkları Marmara Denizaltı Gözlemleri Araştırma Merkezi(MARDEP) projesi için, 5 Ağustos’ta Ankara’ya giderek DPT’ye sunum yapacak.



Projeye gör, kurulacak istasyonlar cihazlara güç ve veri iletişimi sağlayacak deniz tabanına gömülecek özel bir kablo ile kıyı istasyonlarına bağlanacak. İstasyonlarda fayın ve akışkan çıkışlarının konumuna göre sistemli bir şekilde sismometre, kuvvetli hareket ivme ölçer, piezometre (gözenek suyu basıncı ölçer cihazı), gaz kabarcık ölçer (BOB), CTD, basınç ve akıntı ölçer ile oksijen ve metan sensörleri yerleştirilecek.

Erken önlem alınacak

İstasyonların işletme giderleri de dahil beş yıllık maliyetinin 10 milyon Euro olacağının hesaplandığını dile getiren Prof. Çağatay, “Orta Sırt ve Batı Sırttaki istasyonların tüm cihazları ve bunların deniz tabanına yerleştirilmesi FRANSA EMSO konsorsiyumu tarafından sağlanacak. Veriler, Kandilli Rasathanesi deniz istasyonu, kara sismolojisi ve TÜBİTAK-MAM radon istasyon verileri de kullanılarak modellenecek, yorumlanacak ve sonuçları ilgili kurumlarla paylaşılacak” diye konuştu.

Prof. Dr. Görür de, “Eğer Marmara’da bu istasyonları kurabilirsek gelecekte depremleri önceden kestirebilmek ve önlem almak daha kolay hale gelebilecek. Çünkü büyük depremler doğada yaptıkları bazı değişikliklerle çok önceden haber veriyorlar. Bu nedenle DPT’nin bu projemizi kabul edip bize gerekli kaynağı sağlayacağına inanıyoruz” dedi.

Tsunamiyi haber verecek

İki bilim adamanının DPT’ye yapacağı sunumda özetle şu bilgilere yer verilecek:

- Marmara Denizi’nin tuzluluğu, sıcaklığı, oksijen değerleri ve akıntı hızında zaman içerisinde oluşan değişimler ve bu değişimlerin küresel ısınmayla olan ilişkisi önemli bir araştırma konusu. Özellikle faydan kaynaklanan akışkanlara bağlı oluşmuş yaşam zinciri araştırılmaya değer diğer önemli bir konu. Önerilen bu projenin amacı; başta deprem ve tsunami olmak üzere tüm oşinografik ve iklim değişiklikleriyle ilgili kritik konularda araştırma yapmak, bunun için gerekli bilim altyapısını oluşturmak ve böylece uzun süreli, sürekli ve gerçek zamanlı denizaltı ölçüm ve gözlemleri yapmak.

- Uzun süreli ölçüm sonuçlarının depremin ön habercisi olabilecek parametre ve yöntemlerin geliştirilmesine katkıda bulunacak olması projenin en önemli amacı. KAF üzerinde deprem konusunda sürekli, çok parametreli gözlemler yaparak bir depremin öncesinde, esnasında ve sonrasında fay üzerinde hangi parametrelerin nasıl değişim gösterdiği, örneğin depremsellikle gaz ve akışkan çıkışları arasında ne tür bir ilişki olduğu konusunda önemli bilgiler elde edilecek. Bu bilgiler muhtemelen depremin önceden kestirilmesi gibi hayati bir konuda çığır açacak önemli sonuçlar doğurabilecek. Tsunamiler bir kaç dakika önceden haber verilebilecek.

3 kritik noktada ölçüm

Proje kapsamında Marmara Denizi’nin tabanındaki 3 kritik noktaya ölçüm istasyonları kurmayı hedeflediklerini belirten Prof. Dr. Namık Çağatay, “Bu noktalardan ilki 1999 depremi kırığının son bulduğu İzmit Körfezi girişi.(Gebze açıkları) İkinci nokta; 1766’dan beri kırılmamış ve gelecek Marmara Depreminde kırılma olasılığı yüksek olan Orta Sırt(Çekmece-Silivri) segmenti. Son nokta da mikrosismik etkinliğin ve sismojenik zondan geldiği belirlenen akışkan (su, hidrokarbon gaz ve petrol) çıkışlarının çok yoğun olduğu Batı Sırtı (Marmara Adası kuzeyi).