Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilişlerinin 46. yıl dönümü. 68 Hareketinin ise 50. yılı... Deniz Gezmiş 1968 Hareketi'nin önder ismiydi. Olaysız başlayan üniversite eylemleri, bir yerden sonra üzerlerine salınan Gladyo çeteleri tarafından kana bulandı. Bu dönemde 15'e yakın öğrenci önderi hayatını kaybetti. Amerikancı 12 Mart 1971 Müdahalesi'nden sonra da sol örgütler üzerine gidildi ve geniş çaplı tutuklamalar gerçekleşti. Denizler de malum eylemlere yöneldi ve 6 Mayıs 1972 idamları gerçekleşti...

İşte olayların hareretli günlerinde Deniz Gezmiş'e "Yurt dışına çıkması ve orada okuması!" teklifinde bulunulur. Güvenlik güçlerinin Deniz Gezmiş'in evine giderek ailesine bu teklifi Başbakan Süleyman Demirel adına yapar. Demirel ise yıllar sonra bu teklif için "doğru değildir" açıklamasında bulunur. İlginç teklifin öyküsünü kardeşi Hamdi Gezmiş şöyle açıklar:

 

KARDEŞ HAMDİ GEÇMİŞ AÇIKLIYOR

"Bir gün evimize iki sivil gelmişti; belki emniyettendi, belki MİT görevlileriydi. Babama kapıda kimliklerini ve silahlarını gösterdiler. "Yanlış anlamayın, konuşmaya geldik. İsterseniz bunları bırakalım" dediler. Babam yine takibe geldiklerini sanıp, "Deniz hapiste, biliyorsunuz" dedi.

"Yok, biz başka bir konuyu konuşmak istiyoruz" dediler. Bunun üzerine içeri buyur ettik; girdiler. Annem, babam ve ben vardık. Oturduktan sonra, "Başbakanımız bu eylemlerden çok rahatsız, acaba bir çözüm bulabilir miyiz? Bunu görüşmeye geldik" dediler. Başbakan, Demirel'di o dönem... Merakla dinliyorduk. Babam, "Biz de üzülüyoruz. Ben de evladımın ziyan olmasını istemem" dedi.

 

Bunun üzerine sivillerden biri, "Acaba yurtdışına gitse, Avrupa'ya, mesela İsviçre'ye gitse. Oradaki masraflarını devlet karşılasa..." diye ağız yokladı. Babam anladı teklifi: "Tabii yurtdışında tahsil görmesini çok isterim. Burada canından olmasındansa dışarıda okumasını en başta ben arzularım. Ama kabul eder mi, etmez mi, bilemem. Zor görünüyor" dedi.

 

Yine de bu teklifi abime ileteceğine söz verdi. Adamlar sevinir gibi oldu. "Başbakanımız önümüzdeki günlerde İstanbul'a gelecek. Bir olumlu cevap alırsak hemen kendisine iletiriz. Gereken işlemlere başlanır" dediler. Teşekkür edip gittiler.

 

Babam bu teklifi abime iletti. Güldü abim. "Dalga mı geçiyorsun baba" dedi. Geçti. Üzerinde bile durmadı. O görevlileri gerçekten Demirel mi göndermişti; yoksa sonradan Demirel'e söylemek üzere kendi inisiyatifleriyle mi hareket etmişlerdi, bilemiyorum. Ama Demirel'in o dönemki eylemlerden rahatsız olduğu bir gerçektir."(Can Dündar, Abim Deniz, Can Yayınları, İstanbul, 2014, s. 204-205.)

 

DEMİREL NE DEDİ?

 

12 Mart 1971 muhtırası öncesinin Başbakanı Seleyman Demirel, 2010 yılında konuyu hatırlatan bir gazeteciye şunları söyler:

 

"Hayır, o haberlerin hiçbirisi doğru değildir. Sadece içim sızlar, şimdi de sızlar. O zaman da sızlamıştı. Ama ülkede kanunu, nizamı çiğneyemeyiz ki... Ortada merhamet, vicdan var. Ama kanun, nizam da var. Kanun icra edilmiş. Zorla yapılmış bir işlem de değil, mahkemeden geçmiş, temyizden geçmiş, her türlü savunma imkânları tanınmış ve bu neticeye gelinmiş."(Vatan, 6 Mayıs 2010.)

Demirel, Denizlerin idamına ilişkin olarak da şunları belirtir: "O devir içerisinde benim siyasi sorumluluğum yok. Benim gücüm yok. Çünkü benim elimden de hükümet alınmış. O gün ülkeye hakim olan güç benim elimden de hükümeti almış. Bu hadise devletin tasarrufudur, yani mahkemeden geçmiştir, Meclis tasdiklemiştir. İcra edilmiştir. Bu bir tane de değildir. Birçok tanedir. Durup durduğu yerde de olmuş değildir. Onun içindir ki o tasarruf seçilmiş Meclisindir. Zaman içerisinde meclislerin birtakım kararları yadırganabilir. Ama karar meşrudur, meşruiyet tartışması yapılamaz. Bundan kötüleme tartışması çıkartamazsınız, o zaman devlet işlemez."

 

baba-cemil-gezmis-ve-deniz.jpgdemirel.jpgdeniz-cezaevinde-.jpgmilliyet-7-temmuz-1969.jpg

milliyet,-28-haz-1968.jpg

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA