Vatan -Bilal Çetin yazdı

Meclis Başkanı, bu görüşünü kendisini ziyaret eden AKP grup başkanvekilleri ve bazı parti yöneticilerine şöyle aktardı: Parti kapatmalarının zorlaştırılması, bazı kesin ve açık kurallara bağlanması görüşünü ben de destekliyorum. Ama şimdi zamanı değil. Bu gerilim yatışmadan Anayasa değişikliğine kalkışılmamalı...


Ankara"da toz duman tam anlamıyla birbirine karışmış durumda. İktidarla muhalefet arasındaki iplerin kopma noktasına vardığı bir ortamda gündeme gelen kapatma davası, gerilimi krize doğru sürükleme riskini de beraberinde getiriyor.

Bu durumdan kimse memnun gözükmüyor. Siyasal gerilimin tırmanmasını, toplumdaki kutuplaşma eğilimlerinin güç kazanmasını hiç kimse “aman ne iyi oluyor” diye karşılamıyor elbette.

Ülkede esen ters rüzgarlardan, siyasetteki gelişmelerden en fazla rahatsızlık duyan isimlerden biri de Meclis Başkanı Köksal Toptan. Toptan, “Yaşanan gerilimler kaygı verici. Bu havayı süratle yumuşatmamız lazım” diyor.

Aslında siyaset ve siyaset dışı tüm kesimler gerilimin düşürülmesini temenni ediyor.

Nasıl düşürülecek gerilim?

İlk adım, iktidar partisi ve Başbakan Tayyip Erdoğan"dan bekleniyor. Ama Başbakan da dün Saraybosna"dan sesleniyor: “Önce medya buna destek versin, gerilimi düşürsün” diyor.

AKP"nin şu anda yürütmekte olduğu anayasa değişikliği girişimi, belki partinin kapatılmasını önleyebilecek bir formül. Ancak bu girişimin gerilimi düşürmek bir yana Türkiye"yi çok daha tehlikeli bir krize sürükleyebileceği yüksek ihtimal. AKP"liler bunu görmüyor mu?

Giyotine kafa uzatmayalım

Görmeyenler veya görmek istemeyenler var. Onlar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı"nın hazırladığı iddianamenin, AKP"ye karşı çevrelerin hazırladıkları “derin komplo”nun bir ürünü olduğunu düşünüyorlar. Açılacak davanın da AKP"nin kapatılması, Erdoğan ve arkadaşlarının siyasetten yasaklanması ile sonuçlanacağına kesin gözüyle bakıyorlar.

Durumu öyle değerlendirdikleri için de bu komplonun ancak anayasa değişikliği ile, parti kapatmayı zorlaştırıcı bir düzenleme ile boşa çıkartılabileceğini düşünüyorlar. İmkan ve zaman varken referandumu da göze alarak anayasa değişikliğine gitmemenin “bile bile, göre göre kafayı giyotine uzatmaktan farksız” olacağını söylüyorlar.

AKP içinde Başbakan Erdoğan"ın yakın çevresinde bu düşüncede olanların sayısı az değil.

Formüle sıcak bakmıyor

Ama farklı düşünenler de var AKP"nin üst kademelerinde. Kamuoyuna karşı açıkça ifade etmeseler bile bu ortamda Anayasa değişikliğine gitmenin, dahası bunu referandumu da göze alarak yapmanın gerilimi çok daha tehlikeli boyutlara taşıyabileceğini öngörüyorlar. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay başta olmak üzere bazı bakanlar ve parti yönetimindeki kimi etkili isimler de bu görüşe ve öngörüye katılıyor.

Günay, önceki gün Milliyet"e verdiği demeçte “Kapatma davasına karşı Anayasa değişikliği yapmayı doğru bulmuyorum. Sanki açılmış bir davanın rotasını değiştirmek anlamını çıkaracak bir anayasa değişikliği doğru değil” diyor. Çünkü Günay, AKP"nin Anayasa Mahkemesi"nde kendisini savunması, iddianamenin hukuki olmadığını anlatması gerektiğini düşünüyor.

Bu arada Anayasa değişikliği konusunda teknik hazırlık yapan bazı parti yöneticileri ve grup başkanvekilleri geçtiğimiz günlerde Meclis Başkanı Köksal Toptan ile görüşüyorlar. Deneyimli bir siyasetçi ve aynı zamanda hukukçu olan Toptan"ın görüşünü alıyorlar.

Dün konuştuğumuz bir AKP yöneticisinin anlattığına göre Meclis Başkanı formüle sıcak bakmıyor. Aksine uyarıyor partili arkadaşlarını:

“Şu anda bunu yapmak hiç doğru olmaz. Parti kapatmalarının zorlaştırılması, bazı kesin ve açık kurallara bağlanması görüşünü ben de destekliyorum. Bu yönde kapsamlı bir düzenleme yapılabilir ama şimdi zamanı değil. Bu gerilim yatışmadan, ortam tam olarak normalleşmeden anayasa değişikliğine kalkışılmamalı...”

Dün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile öğle yemeğinde bir araya gelen Meclis Başkanı Toptan"la telefonla konuştuk. AKP yöneticilerinin aktardığı bu konuşmayı sorduğumda, “Hayır bunları söylemedim” demedi. Sadece, “Arkadaşlarla zaman zaman görüşüp durum değerlendirmesi yapıyoruz. Ama ne konuştuğumuzu söylemem” demekle yetindi.

Edindiğim izlenim o ki, Toptan bu gerilim ortamında anayasa değişikliğine gitmeyi doğru bulmuyor. Aynı şekilde Cumhurbaşkanı"nın da öncelikle siyasette yumuşamanın sağlanması ve toplumdaki kutuplaşma eğilimlerinin aşılması görüşünde olduğu ifade ediliyor.

Formüle AKP içinde de ciddi itirazlar var. Ama kuşku yok ki son söz Tayyip Erdoğan"ın olacak.

Erdoğan, referandum olasılığı yüksek bir anayasa değişikliği için düğmeye basacak mı? Bu referanduma “laiklik ilkesinin oylanması” algısının yüklenebileceği, kampanyanın Türkiye"yi, “laikler ve laikliğe karşı olanlar” diye ikiye bölme ihtimalinin yüksek olduğunu bile bile göre göre buna onay verir mi Erdoğan?

Zayıf ihtimal...