CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk'ün yazılı soru önergesini yanıtlayan Davutoğlu, Türkiye'nin Ulusal Geçiş Konseyini (UGK), Libya Devleti ve halkının tek meşru temsilcisi olarak tanıdığını anımsattı. Libya'ya yönelik insani ve kalkınma yardımlarının finansmanı için Hükümetin 100 milyon dolar yardım taahhüdünde bulunduğunu hatırlatan Davutoğlu, hibe niteliğindeki söz konusu yardımın, bu alanlarda yetkili kurumların sorumluluğunda kullanıldığını kaydetti.
 
Bakan Davutoğlu, ayrıca UGK'nın acil ihtiyaçlarının karşılanması için 100 milyon doları nakit ihtiyaç kredisi, 100 milyon doları da temel ihtiyaç maddelerinin temininde kullanılmak amacıyla ticari kredi olmak üzere toplam 200 milyon dolarlık kaynak sağlanmasını öngören kredi anlaşmasının, 6 Temmuz 2011 tarihinde Ankara'da imzalandığını belirtti.
 
Kredi anlaşmasının, Türkiye'nin cari borçlanma faiz oranları üzerinde yapıldığını ifade eden Davutoğlu, sağlanan kredinin anlaşma hükümleri uyarınca Libya tarafından geri ödeneceğini bildirdi.
 
Söz konusu kredilerin bir Türk bankasında UGK tarafından açılan iki hesaba transfer edildiğini vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:
 
''UGK, 100 milyon dolarlık nakit ihtiyaç kredisini bu amaçla yetkilendirdiği resmi temsilcileri vasıtasıyla Libya Merkez Bankasının Bingazi Şubesine aktarmıştır. UGK, 100 milyon dolarlık krediyi ise bankacılık işlemleri çerçevesinde ülkemizden gıda, ilaç ve yakıt alımları için kullanmaktadır.
 
Türkiye'nin, Libya'daki olaylar başladığı ilk günden itibaren vurguladığı temel öncelik insan hayatının korunması, kan ve gözyaşı dökülmesinin önlenmesi olmuştur.
 
Bu çerçevede krizin Libya içinde ve Libyalılar tarafından barışçıl yollardan çözümlenmesini sağlamak amacıyla çaba harcadık. Kaddafi yönetimi de dahil olmak üzere, Libya'daki tüm taraflarla diyalog kanallarımızı açık tuttuk. Kaddafi geri dönülmez bir noktaya vardığında ise Libya Temas Grubu'ndaki diğer önde gelen ülkelerle eşgüdüm halinde, kendisine onurlu bir çıkış yolu gösterdik. Kendisinin, ailesinin ve Libya halkının selameti için görevi bırakarak ülkeden ayrılması gerektiğini vurguladık.
 
Ancak halkın meşru taleplerine kulak tıkayan ve kendi vatandaşlarına karşı orantısız güç kullanmakta beis görmeyen Kaddafi, Libya halkı nezdinde meşruiyetini kaybederek ülkeyi bir iç savaşa sürüklemiştir. Ülkemizin ve uluslararası toplumun uyarı ve telkinlerini zamanlıca dikkate almayan Kaddafi, maalesef kendi trajik sonunu hazırlamıştır.
 
Libya Ulusal Geçiş Konseyi'ni Libya'nın tek meşru temsilcisi olarak kabul eden Türkiye, konsey ile tüm temaslarında, geçiş sürecinin toplumun tüm kesimlerini kucaklayan kapsayıcı bir anlayışla yürütülmesini, kin ve intikam duygularından uzak durulmasını, toplumsal uzlaşının ve hukukun üstünlüğünün gözetilmesini telkin etmiştir.''
 
Davutoğlu, uluslararası alanda, Kaddafi'nin öldürülmesi olayı ile ilgili olarak soruşturma açılması konusunda kendilerine resmen ulaşan bir bilgi olmadığını, bu konuda bir bilgi geldiğinde değerlendirileceğini kaydetti.