Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, hukuk içinde kalmak ve şiddet içermemesi kaydıyla, demokratik olarak ortaya konan her tepkiye saygı duyduklarını belirtti.

TBMM Genel Kurulu, Başkanvekili Meral Akşener başkanlığında toplandı. Akşener, gündeme geçmeden önce 3 milletvekiline söz verdi.

DTP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis, Alevi vatandaşların demokratik taleplerini hafta sonunda Ankara'da gerçekleştirilen mitingle dile getirdiklerini belirterek, daha miting bitmeden Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu'nun ''bu talepler uç fikirlerdir, itibar etmiyoruz'' dediğini söyledi. Halis, ''Siz tutup cemevlerine 'cümbüş evi' derseniz, bu uç fikir olmayacak. Ama 'cemevleri ibadet yeri olsun' denilmesi uç fikir olacak öyle mi?'' dedi.

Halis'in konuşmasını Hükümet adına yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı Çelik, Aleviliğin, İslam kültür ve medeniyeti içinde ortaya çıkmış bir inanç sistemi olduğunu belirterek, ''Alevi vatandaşlarımızın problemleri, sıkıntıları varsa elbette buna muhatap olmaktan şeref duyarız, bunu görev telakki ederiz'' diye konuştu.

Çelik, bütün vatandaşların sitemlerini kendilerine yapmasının doğal olduğunu,Alevi vatandaşların kendilerini sevdiğine inandığını, kendilerinin de Alevi vatandaşları sevdiğini kaydederek, şöyle konuştu:

''İktidara geldiğimiz günden bu yana hiçbir dış tesire muhatap olmadık. Aleviliğin iyi anlatılması ve iyi anlaşılması için ilköğretimde okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi müfredatına alınmıştır. 32 sayfa ayrılmıştır. Alevi vatandaşlarımızı şu veya bu şekilde yanlış anlatan, Alevi vatandaşlarımızı töhmet altında bırakan ifadeler bizim tamamen dışımızdadır. Kabul edeceğimiz şeyler değildir. Biz bunu ders kitaplarına dahil ederken, Alevi vatandaşlarımızın kurduğu sivil toplum örgütleriyle görüştük. Netice itibariyle bu, bir uzmanlık işidir. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisinde, İslam dinindeki tüm mezhepler öğretilir. Alevilik de Şafilik de öğretilir. Ama bunun yanında Hristiyanlık da Yahudilik de var. Protestanlık nedir, Katoliklik nedir, ne değildir, Şintoizm'den Budizm'e kadar bunlar da vardır. Bazı Alevi derneklerinden 'bunu biz niye yazmadık' diye itirazlar geldi. Biz de dedik ki, diyelim ki biz Ortodoksluğu yazarken bunu Rum Patriği Bartholomeos'a yazdırmadık ki. Bir şekilde bunun uzmanı olan üniversitelerdeki hocalardan, Diyanet İşleri Bakanlığının birikiminden ve Milli Eğitim Bakanlığı uzmanlarından yararlandık. Yine de 'bu yanlış yazılmış' diyenlerin eleştirilerini almaya ve bilimsel itirazlarına kulak vermeye ve bunu düzeltmeye hazırız.''

Alevi vatandaşlar ve onları temsil eden sivil toplum örgütlerinin, demokratik taleplerini dile getirip yürüyüş yapabileceklerine, seslerini duyurmak için bazı çabalar içine girebileceklerine işaret eden Çelik, kendilerinin bunları makul karşıladıklarını anlattı. ''Şiddet içermeyen, antidemokratik yollara tevessül etmeyen, demokrasi ve hukuk içinde yapılan tüm eylemler, tepkiler, bizim saygı duyduğumuz eylem ve tepkilerdir'' diyen Çelik, AK Parti içinde yetkili konumda olan hiç kimsenin cemevi'ne ''cümbüş evi'' demediğini ifade etti.

Çelik, ''Birileri eğer cemevine 'cümbüş evi' diyorsa, önce biz onu kınıyoruz. Biz hiçbir zaman cemevlerine 'cümbüşevi' demedik. Kimse, kimseyi küçümseme hakkına sahip değil. Başkasının hayat tarzı, bizim, sizin ölçülerinize uymasa da biz ona saygı duymak zorundayız. Bizim bir bakanımız 'uç fikirler' deyip kimseyi küçümsemez. Asla biz bunu kabul etmiyoruz. Uç fikir olsa bile demokrasilerde en aykırı görüşler bile, saygı duyulacak görüşlerdir'' diye konuştu.