-“Arda hadi gel dişlerini fırçalayalım, her fırçalamana bir yıldız, bak 10 yıldız alırsan baban sana sürpriz yumurta alacakmış.”

- “Ayşe hadi dersinin başına, bak tüm notların iyi olursa bisiklet alıyoruz bu yaz.”

-“Ahmet ıspanağını yersen parka inebilirsin.”

Bu söylemler hepimize tanıdık geldi mi? Genellikle çocuklarımıza bir davranışı yaptırmak için ödüller sunuyoruz. Sonra ne mi oluyor? Arda sürpriz yumurta için dişlerini fırçalıyor, Ayşe bisiklete kavuşmak için ders çalışıyor ve Ahmet parka inebilmek için ıspanak yiyor. Yani böyle baktığımızda kısa vadede her şey yolunda görünüyor. Eee ödülün ne zararı var o halde? Bir şeyi gözden kaçırıyoruz. Çocuklarımıza sürekli ödül sunduğumuzda, sadece ödül için çabalar hale geliyorlar. Yani iç motivasyonları düşüyor. Sonunda ise davranış içselleştirilmediği için çocuk kendi ödülüne ulaşır hale gelince ya da ödül değerini yitirince davranış tamamen sönüyor. Yani kısa vadede davranışı gerçekleştiren çocuklar, uzun vadede şu hale geliyor:

-Arda bir yetişkin olduğunda dişlerini bazen fırçalıyor ama sıklıkla dişçiyi ziyaret etmesi gerekiyor.

-Ayşe okulu bitirdikten sonra bir daha kitap sayfası açmıyor.

-Ahmet ergenlik döneminde sıklıkla hazır gıda tüketiyor, sebzeyle arası yok.

Böyle baktığımızda çocuklarımızı ödüllendirmek isterken cezalandırdığımızı, onlara istemeden zarar verdiğimizi fark edebiliriz. Peki ama bu davranışları ödül kullanmadan kazandırmanın bir yolu var mı? Elbette ! Öncelikle neyi kazandırmak istiyorsanız önce siz model olun. Hem de bunu yapmaya 0-3 yaş döneminde başlayın. Çocuklar her şeyi görerek öğrenirler. Evde ebeveynlerini kitap okurken hiç görmeyen bir çocuğun kitap okuma alışkanlığı geliştirmesi çok zordur. Yine aynı şekilde diş fırçalamayı düzensiz yapan ebeveynleriyle çocuklar bu alışkanlığı da kazanamaz. Bunlar sadece birkaç örnek, ancak günlük hayattaki her konu için geçerli. Okul evde başlar. Ve daha önce bahsettiğim gibi 0-6 yaş dönemi temel alışkanlıkların kazanıldığı, hızlı öğrenmenin gerçekleştiği dönemdir. Bu nedenle bu dönemde iyi kötü her davranışı çocuğumuzun bizi izleyerek öğrendiğini unutmamalıyız. Yapacağımız şey doğru model olmak, söz konusu davranışın önemini anlatmak ve sabırlı olmak. Hadi ilk diyalogları yeniden kuralım.

-“Arda yemeğimiz bitti hadi gel dişlerimizi fırçalayalım. Bak bu benim bu da senin diş fırçan, istersen ben fırçalarken sende yapabilirsin. Böylece dişlerimiz daha temiz olur ve daha sağlıklı oluruz.”

-“Ayşe bugün neler öğrendiniz, en çok hangi konu ilgini çekti? Bu konuda ben de şunu biliyorum bak”

-“Ahmet bak ben ıspanak yiyorum. Çok lezzetli ve sağlıklı olduğunu biliyor muydun? Aynı süt gibi bizi daha güçlü yapıyor, biraz denemek ister misin?”

Peki bu arada sürpriz yumurtaya, bisiklete ve parka inmeye ne oldu?

Değerli ebeveynler, sevginizi ve ilginizi çocuklarınıza koşulsuz sunun. Sanılanın aksine çocuklar sevgiyle şımarmazlar. Ama bu her istediklerini yapmak asla sınır koymamak anlamına da gelmemektedir (Bu da başka bir haftanın konusu olsun:). Onlara her fırsatta sarılın ve sık sık ne kadar sevdiğinizi hatırlatın.. Karnesi için değil, imkanınız varsa ve yaz için düşündüyseniz gidin birlikte bisiklet alın ve mutlu olsun. Arkadaşlarıyla oynama amacıyla uygun vakitlerde yine parka insin. Bir koşulu olmadan, eve gelirken bir sürpriz yumurta alarak ona sürpriz yapın…