Çocuk ve gençlere okuma alışkanlığının kazandırılmasıyla ilgili konuların üç gün boyunca tartışılacağı 3. Ulusal Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu başladı.

Ankara Üniversitesi Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÇOGEM) tarafından düzenlenen sempozyumun açılışı, üniversitenin ATAUM konferans salonunda yapıldı.

Sempozyumu Düzenleme Kurulu Başkanı Sedat Sever, konuşmasında, daha önce gerçekleştirilen sempozyumlarda çocuk ve gençlere okuma alışkanlığı kazandırılması ve bu konuda karşılaşılan engellerin tüm yönleriyle ele alındığını söyledi.

Bu yıl üçüncüsü yapılan sempozyuma katılımın yoğun olduğunu belirten Sever, 300'ü aşkın bildiri özetinin gönderildiğini, bunlar içinden 178'inin sunumuna karar verildiğini ifade etti. Sever, ayırca 55 atölye çalışması ve sanatçı söyleşilerinin de program kapsamına alındığını dile getirdi. Çocuk ve gençlerin çok sayıda yazarla sohbet etme imkanı bulacağı sempozyumda, yaratıcı drama, müzik ve karikatür faaliyetlerinin de yer aldığını belirtti.

Sever, sempozyumda okuma alışkanlığının nasıl yaşam biçimine dönüştürüleceğine ilişkin yapılması gerekenlerin tespit edilmesinin amaçlandığını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Çocuk merak duygusunu, gelişimciliğini, kendisini insan kılan duygu ve düşünce yetisini kullanarak doğruya ulaşmaktan, öğrenmekten mutlu olur. Bunun için de erken dönemden başlayarak düşüncelerini geliştirecek uyaranlara gereksinim duyar. Çocuklara yaşam ve insan gerçekliğini sezdiren, onları birer özne olarak öğrenmeye isteklendiren en etkili uyaranlardan biri sanatçılar tarafından renk, çizgi ve sözcüklerle kurgulanmış edebiyat yapıtlarıdır.

Çok iyi bilinmelidir ki duygu ve düşünceleri eğitme, duyarlılık kazandırma parmak sallayarak ve ders vererek gerçekleştirilemez. Bu süreçte sanatçı duyarlılığıyla oluşturulmuş ürünlere gerek vardır. Toplumumuzun bilim ve sanat üretebilmesini, tüm değerleriyle demokratik kültürü içselleştirmesini istiyorsak o zaman sorma, öğrenme, bağımsız düşünme, anlama ve anlatma becerileri gelişmiş beyinlerin yetiştirilmesinde sorumluluk üstlenmeliyiz. Çünkü demokratik toplum, anlama ve anlatma becerisi gelişmiş, duyarlı bireylerin kavrayabileceği ilişkilerle donanır. Duygunun, düşüncenin gelişmediği yerde güç kabalaşır. Kaba güç, toplumsal ilişkilerde egemen olmaya başlar. Saygıyla ve sevgiyle biçimlendirilmesi gereken ilişkilerin yerini hoyratça, düşmanca duygular alır.''

Kurum ve kuruluşların çocukların okuma kültürünü edinmesinde sorumluluk üstlenmesi gerektiğini belirten Sever, bunun için iş birliği yapılmasının önemine işaret etti.

-''Ankara'da her ay 700 bin civarında kitap okunuyor''-

Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan da okuma kültürünün ilköğretim ve lisede kazanılması gerektiğini vurguladı. İnternetin ve televizyonun çocukları yalnızlaştırdığını ifade eden Aydoğan, kitapla çocukların duygularının geliştiğini belirtti.

Kitap okuma oranlarının her okulda iyi olmadığını dile getiren Aydoğan, ''Ankara'da yaklaşık 925 bin öğrenci ve 50 bin öğretmen var. Üç yıldan bu yana her gün 20 dakika her sınıfta kitap okumaya ayrılıyor. Her ay 700 bin civarında kitap okunuyor. Bu verileri aylık olarak alıyoruz. 19 Eylül-30 Eylül 2011 itibariyle Ankara'da lise ve ilköğretimde 250 bin civarında kitap okundu'' diye konuştu.

Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ, ''çocuk dostu üniversite'' olmaya çalıştıklarını ve bunu bir sorumluluk olarak gördüklerini söyledi. Ankara Üniversitesi'nin Cumhuriyetin yarattığı ilk üniversite olduğunu belirten Taluğ, şunları kaydetti:

''Üniversitemiz kendisini geleceğin inşasına adamıştır. Cumhuriyetin tarihi ve değerleriyle bütünleşen üniversitemize Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından verilen görev, cumhuriyetin temel değerlerinin geliştirilmesi ve toplumda kökleştirilmesidir. Bu anlamda üniversitemizin gelecek demek olan çocuk ve gençlerle sürekli ilgilenmesinden daha doğal ne olabilir? Bu anlamda gençler ve çocukları anlamaya çalışıyor, bunun için etkinlikler düzenliyoruz ve onların yanında olmaya da devam edeceğiz'' dedi.

-Türkiye okuma kültürü haritası çıkartıldı-

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Onur Bilge Kula ise Türkiye'de bin 140'a yakın kütüphane bulunduğunu, ancak kullanım oranlarının oldukça düşük olduğunu söyledi.

Genel Müdürlüklerince ''Türkiye Okuma Kültürü Haritası'' çıkarttıklarını anlatan Kula, ''Buna göre ülkemizde yılda bir kişi ortalama 7,2 kitap okuyor. Kitap okuyanların yüzde 80'i edebiyatı tercih ediyor. Edebiyat okuyanların da çoğu tarih ve macera okuyor'' dedi.

Kula, sadece son yıllarda çocuk edebiyatı kapsamında 124 yapıtın dünya dillerine çevrildiğini söyledi. ''Ülkemizde edebiyat kuramı son derece yetersizdir'' eleştirisinde bulunan Kula, bu konudaki bilgi birikiminin çok sınırlı olduğunu sözlerine ekledi.

-''Çocuklar düş kurmalı ve düşlerini anlatmalı''-

Sempozyumun onur konuğu yazar Muzaffer İzgü ise kendisinin annesinin masallarıyla büyüdüğünü ve babasının Adana'da ilk gecekonduyu yapan kişi olduğunu anlattı. Annesinin 8-9 metrekarelik gecekondularında her gece kendisini ve kardeşlerini masallarla uyuttuğunu dile getiren İzgü, babasının da sürekli kitap okuduğunu söyledi.

İzgü, Adana Halkevi Kütüphanesi'nin ikinci evi olduğunu belirterek, ''Eğer Adana Halk Kütüphanesi olmasaydı bugün karşınızda yazar Muzaffer İzgü olamazdı'' dedi.

Çocukların mutlaka düş kurması ve düşlerini anlatması gerektiğini vurgulayan İzgü, kendisinin de okul döneminde böyle yaptığını, hatta arkadaşlarının düşlerine güldüklerini dile getirdi.