Yanınızda yatmak isteyen çocuğunuza, “Senin inatçılığından bıktım” mı dersiniz, “Yatağında uyursan büyürsün” mü? Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin, bu örnekten yola çıkarak anne-çocuk arasındaki iletişim hatalarını analiz ediyor.

İyi ebeveyn olmak, çocukla iyi iletişim kurabilmekle mümkündür. Bunu biz değil uzmanlar söylüyor. Pediatrist ve Pediatrik Nörolog Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin, anne babasının yanında yatmak isteyen çocuk örneğinden yola çıkarak, annenin ona verebileceği muhtemel yanıtlarla birlikte yapılan iletişim hatalarını anlatıyor.

İşte, kadincaportal.com sayfalarında, Dr. Keskin’in gözünden annelerin çocuk yetiştirirken düştükleri iletişim hataları…

1. Yorum yapmak

Çocuk, “Sizin yatağınızda uyuyacağım” dediğinde ona, “Senin inatçılığından bıktım” diyen annelerden misiniz?

“Yorum; karşı tarafın duygu ve düşüncesini anlamadan, onun davranışını bir nedene bağlamaktır. Burada en vahimi, yorumda kendi yaşam tecrübesi ile sınırlı bir tutum sergilemektir. Karşı taraf anlaşılmadığını baştan fark eder. Çünkü yorum, yorumu yapana aittir. Karşı tarafın kendine ait bir ihtiyacı ve o ihtiyacın karşılanmasına yönelik bir talebi vardır. Söz konusu ihtiyacı karşılanmadığı sürece hiçbir öneriyi duymayacak ve kabul etmeyecektir.

Yorumların sürekliliği halindeyse suya sabuna dokunmayan iletişimin dışında, duygu ve düşüncelere yönelik gerçek anlamdaki iletişim tamamen kesilir. Yorum; ancak karşıdakini iyice dinledikten, onu yeterince anladığına kanaat getirdikten sonra karşıdakinin sıkıntılarını çözmeye yönelik ise anlamlı olur ve karşı tarafça kabul görür.”

2. Eleştirmek

Çocuk, “Sizin yatağınızda uyuyacağım” dediğinde ona, “Yaramaz çocuklar anne babalarının yatağında uyumak isterler” diyen annelerden misiniz?

“Anne, çocuğun yaramaz çocuk olmamak için onların yatağında uyumak istemeyeceğini sanıyor. Çocuğun onların yatağında uyuma isteği öyle büyük ki, yaramaz çocuk olmak ona vız gelecektir. Üstelik onu dinlemeden eleştirenle de iletişimini kesecektir.
Annelerinin yatağında uyumak isteyen çocuklar gerçekten yaramaz olsalar bile bu bir genellemedir.

Çocuğun anne babasının yatağında uyuma sebebi bu genellemeye ait değilse, o bu eleştiriyi doğal olarak kabul etmeyecek ve kendini yaramaz çocuk olma genellemesinin dışında tutacaktır. Kaldı ki, insanlar hayatlarının hiçbir döneminde genellemelere kulak asmazlar. Öyle olsaydı. ‘Sigara içenlerin şu kadarı akciğer kanserinden ölüyor! Diyen istatistikler bir işe yarardı.”

3. Suçlamak

Çocuk, “Sizin yatağınızda uyuyacağım” dediğinde ona, “Annelerin yatağında uyumak ayıptır” diyen annelerden misiniz?

“Suçlayarak yaptırılmak istenen şey, asla karşı taraf tarafından yerine getirilmez. Başka bir deyişle bir şeyi yaptırmak için suçlama bir yöntem değildir. Suçlama, karşı tarafın suçlu olduğunu anlaması için yapılmış başlı başına bir eylemdir. Karşı tarafın haklı çıktığı suçlamalar ciddi boyutta ters teper ve suçlayanı güç durumda bırakır. Suçundan emin olunmuşsa şüphesiz ki o kişiye suçlu olduğu bildirilmelidir. Suçlamanın tek amacı da bu olmalıdır.”

4. Geçmişi hatırlatmak

Çocuk, “Sizin yatağınızda uyuyacağım” dediğinde ona, “Eh ama her istediğin olsun istiyorsun” diyen annelerden misiniz?

“Bir davranışın ortaya çıkması için uzun vadeli gelecek işe yaramayacağı gibi geçmiş hiç yaramaz. Şüphesiz ki çocuk her istediğini elde etmesinin mümkün olmadığını da öğrenecektir. Ama bu, ‘Sen de her istediğin olsun istiyorsun’ diyerek onun geçmiş davranışlarını suçlayarak olmaz. Ona her istediğini yaptırıyor olmasının hatırlatılması, kaşık ile verdiğini kepçe ile istemekten başka bir şey değildir.

Onun için yapılanlar geri istenecekse, hiç yapılmaması daha doğrudur. Davranışların, sözlerden değil hemen akabinde ortaya çıkan olaylardan etkilendiği iyi özümsenirse, karşı tarafın davranışları istenilen biçimde yönlendirilebilir. Geçmiş davranışlar eleştirilerek diğerinin davranışları yönlendirilemez.”

5. Öğüt vermek

Çocuk, “Sizin yatağınızda uyuyacağım” dediğinde ona, “Kendi yatağında uyursan büyürsün” diyen annelerden misiniz?

“Öğütler genellemedir. Oysa karşı tarafın bir talebi varsa bu talep genel değil, onun için özeldir. Sorun anlaşılmaya çalışılmalıdır. Bazen öğütteki genelleme, onun sorunuyla birebir örtüşürse ancak öğüt bir işe yarayabilir. Öğüt ile kişinin sorununun örtüşme ihtimali oldukça zayıftır. En iyisi, önce sorunun ne olduğunun anlaşılmasıdır. Sorun çözülmeye çalışılmalıdır. Sorun ile örtüşen öğüt, atasözü gibi öğeler sadece arkadan ve konuyu pekiştirici olarak kullanılmalıdır.”

6. Emir vermek

Çocuk, “Sizin yatağınızda uyuyacağım” dediğinde ona, “Derhal yatağına dedim” diyen annelerden misiniz?

“Davranışları emirler asla yönlendiremez. Olsa olsa rövanş alma duygusu doğurur. Davranışları sözler değil, akabinde karşılaşılan durumlar belirler. Verilen emir yerine getirildiğinde karşı tarafın davranışı ödüllendiriliyor, maddi ya da manevi bir kazanç elde ediyorsa, emrin gereğini yapar.

Annenin ‘Derhal yatağına’ derken ses tonundan korkan çocuk yatağına giderse, çocuğun davranışı ödüllendirilmiş olmaz. Korku belasına çocuğu yatağa sokan da gerçek anlamda başarılı olmaz. Çünkü çocuk emrin üzerinde bıraktığı korkunun rövanşını almak için mutlaka pusuya yatacaktır. Acısı çıkartılmak üzere şuur altına atılan her olumsuz duygu, iletişim kopukluğuna zemin hazırlayacaktır.”

7. Gözdağı vermek

Çocuk, “Sizin yatağınızda uyuyacağım” dediğinde ona, “Yarın seni öğretmenine şikayet edeyim de gör” diyen annelerden misiniz?

“Bu davranışla onun hem ebeveynine hem de öğretmenine olan güveni tehlikeye atılmış olur. Üstelik bir işe de yaramaz. O yine aynı talebini tekrarlamaya devam eder. Öğretmen korkusu varsa belki şimdilik onu kendi yatağında yatırırsınız ama gelecekte onu kendine güveni sarsılmış, pısırık biri olmasına sebep olursunuz. Üstelik sizin yatağınızda yatma arzusunun nedenini de hiçbir zaman anlayamaz, ona yardımcı olamazsınız.”

8. Kendinizle kıyaslamak

Çocuk, “Sizin yatağınızda uyuyacağım” dediğinde ona, “Ben senin kadarken tek başıma, hem de damda yatardım” diyen annelerden misiniz?

“Tercümesi: ‘Ben bunları aşmışım oğlum. Seninle uğraşamam. Ben uyuyayım da sen n’aparsan yap.’ Sizinle olan iletişimi, sizin onunla olan bu iletişiminiz kadar olur. Bundan kesinlikle emin olabilirsiniz. Kısacası kıyaslanmak, iletişimi ortadan kaldırır.”

9. Soru sormak

Çocuk, “Sizin yatağınızda uyuyacağım” dediğinde ona, “Neden?” diyen annelerden misiniz?

“Çocuk annesinin yanında yatmak istemesinin nedenini bilse sorununa kendi çözüm üretir. Soru sormak iletişim engelidir. Çünkü iyi bir iletişim için karşı tarafın içinde bulunduğu durumun anlaşıldığının ona hissettirilmesi şarttır. Soru sormak, soruyu soranın duygularına tercüman olur, karşı tarafın değil.

Anne, kendisinin gerçek duygu ve düşüncelerini soru sorarak anlamaya çalışıyorsa, zaten onu anlamamış olduğunu peşinen kabul etmiş olur. Oysa onun tek istediği anlaşılmış olmaktır. ‘Ben seninle arkadaş olmak istiyorum’ arzusu, taraflar arasında duygu, düşünce, tasa ve korkuların paylaşılması için yeterli güveni sağlamaz. Gerçek iletişim; sabır, tutarlılık ve zamana ihtiyaç duyar.”