Son günlerde çocuklarımıza yönelik cinsel taciz olayları bir hayli arttı.

 

Hiç şüphesiz taciz olayları toplumda ciddi tepki ve kaygıları da beraberinde getirdi.

 

*CHP’nin araştırma önergesine göre çocuk istismarı vakaları son on yılda yedi kat artmış.

 

*Türk Tabipleri Birliği’nden ‘kimyasal hadım’ uyarısı: İlacı kestiği zaman aynı olacak..

 

*Bakan ‘kimyasal hadım’ı açtı: Geçici süreli baskılama üzerinde çalışıyoruz..

 

*Erdoğan’dan bakanlığa talimat: ‘Zina’yla ilgili çalışma yapın..!

 

*Erdoğan ‘istismar gündemi’ne ‘zina’yı da kattı: Aynı kapsamda değerlendirmeli..

*Bakan Gül: Çocuklara cinsel istismar vakalarında kimyasal hadım gündemde..

*Bahçeli’den ‘çocuk istismarı’ tepkisi: Dar ağacında boğazına yağlı urgan dolanmalı..

*Hükümet istismara karşı komisyon kurdu: 12 yaş altına suçlara ayrı yaptırım..

Bütün bu öneriler taciz olayları üzerine yapıldı.

İlimiz de bu çirkin olaylardan kendini kurtaramadı.

 

Geçtiğimiz günlerde ilçemizde de bir taciz olayı gündemdeydi.

 

Gazeteci arkadaşlar ve aile ne yapacağını bilememişti.

 

Hepimizin bildiği gibi tacize uğrayan çocukların fotoğrafları ve isimleri yayınlanmıyor.

 

Ancak, haberlerde konuyla ilgili özensiz dilin varlığı da gözden kaçmıyor.

 

Evet, haberlerde mağdur çocuğun ismi yazılmıyor ama bir akrabasının fotoğrafı, ismi, olay ve ikamet mahalli yazılınca tacize uğrayanın kimliği açık bir şekilde bilinir oluyor.

 

Geçtiğimiz günlerde Kuşadası ilçesinden kurultaya giden CHP otobüsünde partinin otobüs sorumlusu tarafından on dört yaşındaki erkek çocuğa yapılan taciz, partililer tarafından gündeme taşındı.

 

Olayın üzerinin örtülmesi için çaba içine girenlerin varlığını ise kınıyorum.

 

Taciz olayı üzerine hassasiyet gösterenleri takdir ediyorum.

 

Ancak, herhangi bir öğrenci yurdunda yaşanan benzeri olayda gösterilen duyarlılığı bu olayda göremedik.

 

Her hangi bir dini cemaatte böyle bir olay yaşandığında ortalığı velveleye verenlerden tepki duyamadık.

 

Bu tavır farklılığını neye yorumlayacağız bilmiyorum.

 

Faillerin kimliğine göre tavır almak da bir nevi ahlaksızlık değil mi?

 

Dini cemaatlerde yaşanan benzeri olaylar için topyekûn dindarları suçlayanlardan, bu olayda sessiz kalmalarını, görmezden gelmelerinin sebebini sormak hakkımızdır.

 

Dindar bir kişi veya dini bir kurumda böyle bir olay yaşandığında “sicil amiri” kesilenler.

 

CHP’de yaşanan olay için sessizliğiniz neden?

 

Sizin ahlak hassasiyetiniz sadece dindarlara karşı mıdır?

 

Konu dini cemaatler ve dindarlar olunca bu saldırganlık hakkını size kim veriyor?

 

Benzeri olay, CHP’de yaşandığında da kıyameti koparmanız gerekmez miydi?

 

Ama öyle yapmadınız.

 

Bu ikiyüzlü tavrınızı, ahlak ilkelerinin çiğnendiği zamanlarda karşı çıkan insanlarımıza “Mahalle baskısı yapmayın!” şeklinde eleştirdiğinizde görmüştük.

 

Çocuklar üzerinden yaptığınız “Ahlak bekçiliği” bu bakımdan hiç inandırıcı değil.

 

Size hatırlatmak isterim.

 

Ahlak ilkelerini koyma hakkı, insana bu duyguyu veren Allah’tır.

 

Bilelim ki;

 

Allah’tan bağımsız ahlakçılık beşeri haz, zevk, cinsel arzu ve isteklere keyfimizce kılıf aramaktır.

 

Allah kimin samimi, kimin hesabî olduğunu en iyi bilendir.

 

O Allah ki, kalplerde gizli olanı da, açığa vurduklarımızı da bilir.

 

O, Âlim’dir, Habir’dir.

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA