Reaksiyonel kanunlar yapmak, bir şeyi düzeltirken başka şeyi bozmaya benziyor. Cinsel istismarla ilgili yeni çıkacak yasada suçların kademelere ayrılması gerek.

Türkiye, yarın N.Ç.'nin dramıyla bir kez daha gündeme gelen cinsel istismarı konuşacak. Birleşmiş Milletler 'Cinsel İstismar Günü' nedeniyle düzenlenecek sempozyumda, giderek yaygınlaşan sorun her yönüyle masaya yatırılacak. Kritik toplantı öncesi cinsel İstismar olgularına bakan Adli Tıp 6'ncı İhtisas Dairesi Başkanı Prof. Hamdi Tutkun, tespitlerini AKŞAM'la paylaştı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın üzerinde çalıştığı yasa taslağına ilişkin uyarılarda bulunan Tutkun'un görüşleri şöyle:

REAKSİYONEL YASA TEHLİKELİ
- Uzun süre N.Ç. olayını tartıştık. Daha önce de Kayseri ve Hüseyin Üzmez olaylarını. Bu olaylardan sonra hemen yeni kanunlar çıkartılmaya çalışılıyor. Reaksiyonel kanunlar yapmak, bir şeyi yaparken başka şeyi bozmaya benziyor. Bunların nasıl olacağı belli, ona göre davranmak lazım. Ne oluyor? Birilerini cezalandırıyorsunuz, hak ettiği cezayı belki daha iyi veriyorsunuz. Ama bu defa 'ince ayar' bir kanun yapmadığınız için, suçları kademelendirmediğiniz için bazen de başka kişileri gereğinden fazla cezalandırıp onları uzun süre cezaevlerinde bırakabiliyorsunuz. Bir iki olay medyada yer aldı diye yasa yapmak son derece tehlikeli. Altı ay sonra yasayı yaptığınıza pişman oluyorsunuz. Şike yasasında olduğu gibi.

KABAHAT HAKİMLERE KALDI
- N.Ç.'ye saldıran kişilere eski kanunla yargılama yapılmış. Zaten bu yasa eleştirildiği için 2005'te değiştirildi. Şu an o değişiklikler uygulanıyor. Biraz da Türkiye'deki hukukta bu olaya bakışla ilgili problemler var. O  nedenle, daha önce bütün kabahat kurul üzerine kalmışken, şimdi hakim ve savcılara kaldı. Bu yasanın çok yönü olduğu, 2005'te değiştiği unutulmamalı. Yasa değiştikten sonra buna polis, adli tıp ve hakimlerin uyum göstermesinin zaman aldığı anlaşılıyor.

 

Sağlık Bakanlığı genelge yayımlasın
- Sağlık Bakanlığı, kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarıyla ilgili bir merkez kurma hazırlığında. Bu yeterli mi? Sağlık Bakanlığı, bu çocukların tedavisiyle ilgili bir çalışma yapmıyor. Bir vatandaş psikiyatri kliniğinden nasıl randevu alıp muayene oluyorsa istismar mağduru da öyle alıyor. Halbuki bunların randevularının farklı olması lazım. Örneğin  tüberküloz tedavisini, lepra tedavisini devlet yapar. Ya da bazı hastalıkların ilaçlarını devlet bedava dağıtır. Bu kişilere de ayrı randevu verilmesi, ilaçlarının bedava karşılanması gerekiyor. Sanığın içeri atılması, onlara gereken cezaların verilmesi bu kişilerin dertlerini çözmez. Uzun süreli tedavilerin ardından sağlıklı bir şekilde yeniden topluma kazandırılması gerekiyor. Bakanlığın, merkezlerden önce bu insanların tedavileriyle ilgili genelge yayınlaması gerekiyor.

Duygusal film izlemiyorum
- N.Ç. olayı gibi çok sayıada istismar mağdurunu dinliyoruz. Onun için burada herkes birbirine destek oluyor. Eve, iş götürmüyorum. Duygusal filmler izlemiyorum. Cinsel saldırıya uğrayan bir çocuğun haberini okumuyorum. O zaman etkileniyor insan. Benim liseye giden bir kızım var. Önceden de öğütler veriyordum ama şimdi dozunu artırdım. Örneğin taksiye tek başına binmemesini, karanlık bir yerde tek başına dolaşmamasını öğütlüyorum.

Önleyici tedbir alınmalı
- Türkiye'de cinsel suç cezaları Avrupa ve Amerika'dan ağır. Bir miktar daha da ağırlaştırılabilir. Ama kademelendirme, başka önleyici tedbirler, mağdurun korunması, rehabilitasyonu ve eğitim gibi şeyleri boş bıraktığınızda ortada sadece mahkemelerde dolaşan mağdur ve sanıklar, hapse giren sanıklar, evde hiçbir iyileştirme önlemi alınmamış mağdurlardan oluşan bir güruh oluşturuyorsunuz. 
- Şimdi 14 yaşındaki bir öğrenci, kendinden bir yaş küçük bir kıza tacizde bulunuyor. Biz buna 'istismar mağduru' diyoruz. Aynı şekilde kendisinden yaşça büyük biri tarafından tecavüze uğrayan, başına vurulan bir çocuğa da 'istismar mağduru' diyoruz. Burada ikisinin de ruh sağlığının bozulup bozulmadığına bakıyoruz. Eğer 'bozuldu' diyorsak ikisi de aynı cezayı alıyor. N.Ç. olayında 17 yaşındaki bir genç ile devlet dairesinde yöneticilik yapan sanık aynı cezayı aldı. Bunun kademelendirilmesi lazım. Bazı kişilerin cezaları ağırlaştırılmalı, bazılarının da düşük tutulması gerekiyor. Bu kişilerin ayrıca tedavi edilmesi de lazım. 

YILDA 5 BİN DOSYA 
- Buraya iki yıl önce geldiğimde, neden çocuk psikiyatristi atanmadığını sordum. Arkadaşlar, bana Sağlık Bakanlığı'na yazılmış 40 tane dilekçeyi gösterdiler. Sağlık Bakanlığı, uzun süre Adli Tıp Kurumu'na çocuk psikaytrisi kadrosu vermemiş. Hüseyin Üzmez olayından sonra kadrolar hızla verildi. Şu anda üç tane pisikiyatri var. Hala çocuk psikiyatri uzmanı olmayan şehirler var. Ya da bir tane çocuk psikiyatristi ile hizmet verilen yerler var. Biz burada mağdurların ruhsal sağlığının bozulup bozulmadığına baktığımız için bu kadrolar bizim için önemli.
- 6'ncı İhtisas Kurulu'na yılda ortalama 5 bin dosya geliyor. Çocuklarda ruh sağlığının bozulmasında kalıcılık ve süreklilik arandığı için olayın üzerinden 6 ay geçmesi gerekiyor. Bunun için de çocuklarda en erken randevu tarihimiz 6 ay sonra. Yetişkinlerde ise bu tarih bir yıl sonrayı buluyor. Bundan 2-3 yıl öncesine kadar en erken randevu tarihi 2 yıldı. Biz bunu, 3 pisikaytrist ile erittik. Adli Tıp Kurumu'nun bazı illerdeki grup başkanlıklarına da bu sistemi kurmak istiyoruz. Kısa sürede faaliyete
geçecek. Böylece Diyarbakır'da cinsel istismara uğrayan çocuk Diyarbakır Gurup Başkanlığı'nda kontrolden geçecek. İstanbul'a gelmesine gerek kalmayacak. AKŞAM