İstanbul Barosu Yönetim Kurulu, 2002 yılında birlikte yaşadığı kadını öldüren, ancak ceza almaktan 'paranoid şizofren' teşhisi konulduğu için kurtulan avukatın, avukatlık yapmaya devam etmesinde bir sakınca görmedi.

Vatan'dan Kemal Göktaş'ın haberine göre, İstanbul Barosu’nda görevli avukat G.A. 2002 yılında internetteki sohbet sayfalarında tanıştığı Bursalı D.D’yle birlikte olmaya başladı.

İlişkinin D.D’nin eşi tarafından öğrenilmesi üzerine genç kadın, çocuğunu da bırakarak İstanbul’a yerleşti ve bir süre sonra avukat G.A ile birlikte yaşamaya başladı.

Ancak birlikteliklerinin 6. ayında avukat tarafından tabancayla öldürüldü. Teslim olan G.A tutuklanarak cezaevine konuldu ama daha sonra Adli Tıp Kurumu’nun verdiği 'paranoid şizofren' raporuyla tahliye oldu.

Raporda, sanık avukatın cinayeti işlediği tarihte cezai ehliyetini etkileyen ve kişide irade, şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrama, onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyette ve derecede rahatsız olduğu belirtildi.

Mahkeme de bu rapor doğrultusunda avukat G.A’nın bu akıl hastalığı nedeniyle cezai ehliyeti olmadığına hükmederek hakkında 'ceza tayinine yer olmadığına' karar verdi. Mahkeme G.A’nın en az 1 yıl tedavi edilmesi gerektiğine karar verdi.

G.A’ya vasi atanması için 2004 yılında Üsküdar 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada ise mahkeme, avukat hakkında düzenlenen tıbbi raporların incelenmesi neticesinde hastalığının ileri düzelme halinde bulunduğu, sosyal ve mesleki uyumunun yüksek olduğu gerekçesi ile vasi-kayyım ve yasal danışman atanmasına gerek olmadığına karar verdi. Bu karar 2005 yılında kesinleşince avukat G.A da mesleğine döndü.

"AVUKATIMIN 1 LEŞİ VAR"

G.A’nın baktığı bir davada müvekkili A.K, davalık olduğu H.B’ye “Benim avukatım mafya avukatı, bir leşi var. Adamın kafasına bir kere sıkmış, bir kere daha sıkar, üç gün yatmaz” diye tehdit etti. Bunun üzerine H.B, baroya başvurarak tehdit olayını anlattı ve Avukatlık Yasası’na göre G.A’nın avukatlık yapmaması gerektiğini belirterek şikayetçi oldu.

Avukat G.A’nın durumu ile ilgili bir avukat tarafından hazırlanan raporda ise Üsküdar 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin G.A hakkında vasi-kayyım atanmasının reddine ilişkin dosyada adli tıp raporlarının olmadığına dikkat çekildi. Avukatlık Kanunu’na göre avukatlık yapmak için gereken “avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresinde bilinmiş olmak” ve “Avukatlığı sürekli olarak gereği gibi yapmaya engel vücut ve akılca malul olmamak” şartlarına dikkat çekilen raporda Yönetim Kurulu’nun Avukatlık Kanunu’nun “levhadan silinme” (avukatlık yapamama) yaptırımının düzenlendiği 71 ve 72. maddesi uyarınca karar verilmesi istendi.

Ancak Baro Yönetim Kurulu, 14 Haziran’da verdiği kararda hiçbir gerekçe belirtmeden “şikayet edilen avukat hakkında disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına” karar verdi. Karar, 11 kişilik yönetim kurulunda “oybirliği” ile alındı.