İlk olarak 2019 yılının sonlarına doğru Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan ve 2020 yılının başlarından itibaren tüm dünya genelinde görülmeye başlanan korona virüs, geçtiğimiz 2 yıla damgasını vurmuştu.

Aylarca eve kapalı olan insanlar insan yüzüne hasret kalırken, her geçen artan vaka sayıları ve ölümler hiç bitmeyecek bir kabus gibi görünmeye başlamıştı. Ancak her ne kadar hala tartışmalara sebep olmaya devam etse de aşıların geliştirilmeye başlanmasıyla birlikte bu karanlık günler geride kalmaya başladı ve nihayet 2022 yılının ortalarına doğru Covid-19 dünya gündemindeki yerini kaybetti.

Ancak ilk fitilin ateşlendiği Çin için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Tüm dünya genelinde günlük yüzbinlerce yeni vaka binlerce yeni ölüm raporlanırken, inanılması zor bir şekilde günlük üç haneli yeni vaka ve iki haneli ölüm sayıları açıklayan Çin, uzun aylar boyunca sıfır yeni vaka stratejisi gütmüş ve bu kapsamda insanları evlere kilitleyerek fabrikaları kapatmıştı.

Bununla birlikte insanların isyan etmesi ekonominin de zora girmesi sebebiyle tedbirlerini gevşeten Çin, şimdi tüm süreci baştan yaşıyor. Sadece Aralık ayından bu yana geçen son bir ayda Covid-19 kaynaklı ölümlerin sayısı 60.000 civarı olarak duyuruldu. Bu ölümlerin yaklaşık 6.000’i doğrudan solunum yetmezliğinden kaynaklanırken, geri kalanının ise korona virüsün verdiği hasarlardan kaynaklanan diğer rahatsızlıklardan olduğu açıklandı.