Denizli 2. sıra milletvekili adayı eski Cumhuriyet Savcısı İlhan Cihaner, NTV’nin seçim programına katılarak soruları yanıtladı.
 
İlhan Cihaner, şunları söyledi:
 
“Hakkımdaki suçlamalarla ilgili süreç baştan itibaren hukukusuz olduğu için başa dönüldü. Şu anda yürüyen herhangi bir yargılama yok. Dava olup olmayacağına karar verilecek. Neden siyaset? Mesleğimi yapamayacak bir hale geldim. İddialara ilişkin davlar görülemiyor, sürekli bir direniş var, yazışmalara cevap verilmiyor, disiplin soruşturmaları ortada bırakıyor. Daha özgür daha demokratik, daha eşitlikçi ve daha adil Türkiye için mücadelenin siyatte yapılmasının daha doğru olacağını düşündüm.
 
 
Daha güzel bir ülke özlüyorsa insan, bunu mesleğinde icra edemeyecekse, o yollar tıkanmışsa, ideallerini başka alanlarda, başka sahalarda araması doğaldır. Şu anda en uygunu siyaset görülüyor.
 
Adaylığımı Denizli ve Türkiye’nin tamamını ilgilendiren iki konuda ele almak lazım. Bu ülke 9 yıl boyunca acemilerin elinde kaldı. Nereye el atıldıysa adeta yıkım gerçekleşti. Sağlık politikalarından tutun, dış politikaya kadar hiçbir alanda başarı kazanılmadı. Özgürlüklerde daha geriye gidildi. Özel hayatlara inanılmaz alçakça saldırılar olduğu halde iktidar bunların arkasına sığınarak siyaset yapmaya çalışıyor. 12 Eylül Anayası'nın ve hukukunun koyduğu seçim barajının arkasına sığınarak siyaset yapıyor. Basit protesto eyleminde bulunan öğrencilere onlarca yıl cezalarla karşı karşıya kalabiliyor.
 
Denizli özellikle tekstil, pamuk, tütün, hayvancılık alanında parlayan yıldızken geriye şimdi gitmiştir; turizm kullanılmıyor. Yanlış politikalarla Denizli neredeyse adeta icra şehrine dönmüş durumdadır .
 
Denizli CHP örgütü, Denzlililer bana inanılmaz sıcak davrandı, bağırlarına bastılar. Kesinlikle sıkıntı olmadı. Kontenjan adıyı olarak gösterilmem partinin iç işleyişi ve YSK’nın kararıyla ilgili bir süreç. Çok spekülatif bulmuyorum.
 
Başbakan’ın ‘Ergenekon’ sanıklarının aday gösterilmesiyle ilgili sözleri çok ayıp bir yaklaşım. Başbakan kendisi halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmekten mahkum olmuş birisidir. Sözkonusu kişiler hakkında kesinleşmiş bir hapis cezası yok. İnanılmaz çifte standart var. WikiLeaks belgelerindeki iddiaları hatırlayın; Başbakan ve önde kişileriyle ilgili yüz kızartıcı iddialarla akçalı işlerle ilgili.. Hukukun evrensel ilkeleri gözardı ediliyor. Hakkımdaki iddiaların tutarsız olduğunu anlatmaya bile gerek yok.
 
Türkiye gibi suçlamanın çok kolay olduğu, siyasetin kural, etik kaygı tanımadığı, bel altına indiği bir ülkede nasıl insanların kolayca suçlanabildiğini görüyoruz. Haklarında gerçekliği herkes tarafından kuşku doğurmuş iddialarla ilgili bu insanları o gerekçeyle mahkum etmeye çalışmak, haklarında çok ciddi iddialar olan bir siyasi hareketin nasıl çifte standart yaptığının göstergesidir. Çok ayıplıyorum, çok yadırgıyorum.
 
Davaların siyasi iktidarla bağını yurtaşlarımızın çözmesi lazım. Başbakan istediği zaman ‘Çetelerle mücadele ediyoruz’, istediği zaman ‘O yargının işi’ diyor. Bir tutarlılık gerekir. Davaların görülme yeri mahkemelerdir, kendi kurallarına göre yürür. Yurttaşlarımız sandıkta cevap verecekse verir. İddiaların üzerine gidecekse biz de birçok iddia söyleyebiliriz."
 
milliyet