Haziran ayının ilk günü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Siyasi Partiler Yasası’nda yapılması planlanan değişiklikle ilgili dikkat çeken bir öneri paylaştı. Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk’e konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, milletvekili adaylarını milletin seçmesi gerektiğini önerdi.

Kemal Kılıçdaroğlu:

"Siyasi Partiler Yasası’nda değişiklik yapalım ama özellikle iki temel değişiklik yapalım.

1- Yüzde 10 seçim barajını ya kaldıralım ya da makul düzeye indirelim. Yüzde 10 barajı bizden başka hiçbir ülkede uygulanmıyor. Artık 7 mi, 5 mi, 3 mü, 1 mi… Ama mutlaka indirilmeli.

2- Milletvekili adayını parti liderleri belirlememeli. Adayları millet belirlemeli.”

Kemal Kılıçdaroğlu'nun istediği seçimlerin daha demokratik yapılması ve adayların daha demokratik yollarla seçilerek halkın temsilcisini bizzat halkın kendisinin belirlemesi. Zaten demokrasinin temel kuralı da budur. Halkın temsilcilerinin seçimindeki her aşamada halkın belirleyici olması, yoksa yukarıdan yapılan atama aday belirlemelerle demokratik bir seçim sonucuna ulaşmak mümkün değildir.

Bu konuyu daha önceleri sıkça dile getirmiştik. CHP Parti Tüzüğünün 52. ve 55. Maddeleri milletvekili ve yerel yönetimler adaylarını belirleme yöntemlerini açıklıyor. İlk önerdiği yöntem ise ön seçim. Ama, "ön seçim veya merkez yoklaması gibi yöntemlerin hangisinin kullanılacağına Parti Meclisi karar verir" diyor. Şimdi demokrasiye inanan bir partinin adaylarını ön seçim yolu ile belirlemesi gerekir. Umarım seçim kanununa bu değişiklik önerisi girmese bile tüm partiler adaylarını tüm üyelerin katılımı ile ön seçim yaparak belirler. Zaten başta CHP olmak üzere parti tüzüklerinde ön seçim konusu var. Yeter ki isteyelim.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözünü ettiği değişiklikler bir değişimin öncüsü olmalıdır. Hızla değişen dünyamızda değişim elbette kaçınılmazdır. Seçimlerdeki barajlar kalkmalı, adaylar tüm partilerde ön seçim ile belirlenmeli ve değişim hızlanmalıdır. Daha önce Covid-19 sonrası siyasette herşeyin değişeceğini, adayların buna göre belirlenmesi gerektiğini, yoksa klasik siyaset anlayışı ile başarının yakalanamayacağını söylemiştik. Covid-19 sonrası artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.

Artık gerek milletvekillerimiz, gerekse belediye başkanlarımız bu zorunlu değişime ayak uydurmalı. Halkın içinden çıkmış, halkın içine girince doğru ve sağlıklı diyalog kurabilen kişiler olmalıdır. Bu şartları taşıyabilecek gençlikte, dinamiklikte ve vizyona sahip kişiler milletvekili veya yerel yönetici olmalıdır. Adaylar, tarlasını veya arsasını satmak için tapu dairesine gittiğinde kendisinden "doktor raporu" istemeyecek, devlet kadrolarında memur olarak çalışabilecek yaşta olmalıdır.

Örneğin belediye başkanı kırsalda zeytin hasadı yapan işçilerin yanına gittiğinde de, sanayi sitesindeki oto tamircisinin yanına gittiğinde de konuşması ve davranışı ile onlardan biri olduğunu hissettirmeli, uyumlu olmalı, ekip içinde uyumlu çalışabilmelidir. Halkın çıkarı olduğunda kendi egosunu bir yana bırakıp her kişi ve kurum ile çalışabilmeli, burnu kaf dağında gibi davranışlar sergilememeli, makosen ayakkabılarını çıkarıp çizme giyebilmeli, ekip ile çalışmasını bilmelidir. Başta Aydın ilimiz olmak üzere ülkemizde bu türde davranışlar sergileyen başarılı vekillerimiz, belediye başkanlarımız var. Ama bu şartlara uymayan, halktan kopuk, kendini ulaşılmaz gören, makam odasından çıkmayan, çalışmalarında kendi egosunu önde tutan başkanlar da var. İşte ön seçim bu gibi başarısız olanları sistem dışında bırakarak vizyon sahibi gençlerin önünü açacaktır. Eğer bunu başaramazsak giden trenlerin arkasından bakmakla yetinmek zorunda kalırız.

Bu arada, 25-26 Temmuz 2020 tarihinde yapılacak olan CHP’nin Olağan Genel Kurulunun başarılı ve sağlıklı bir şekilde geçmesini dileriz. Ayrıca ilk günden kongre tavrını açıklayan Aydın delegelerini de tebrik ederiz.

"Takımın aklı, takımdaki bireylerin aklından daha büyüktür." (Peter Senge)