24 Haziran'da yapılan seçimler sonrasında, “kim kazandı, kim kaybetti?” sorusuna herkes kendi açısından yorumlar getirdi.

Siyasetçiler elbette kendi gözlükleri ile mevcut tabloya bakacaklar.

Sorunun cevabı aslında son derece basit!

“Seçimi kazanamamak kaybetmektir.”

16 yıldır AKP iktidarına karşı seçim kazanamayan CHP’nin, 24 Haziran seçiminden sonra aldığı bu sonucu sağlıklı, bilimsel temelleri olan bir genel kurulda her yönüyle sorgulaması gerekir.

Yaşanan süreçte CHP bırakın bir genel kurulla bu sonuçları tartışmayı, bunu dile getiren milletvekilini ihraç istemiyle Disiplin Kurulu’na sevk etti.

CHP yıllardır sosyal demokrasi ve sol düşünce adına Türkiye’de hiçbirşey üretmeden, sadece bir mirasyedi gibi, AKP karşısında başka alternatif bulamayan laik seçmenin tercihi dışında toplumdaki diğer katmanlara ve seçmelere ulaşamadı.

Elbette CHP açısında 24 Haziran seçimlerini hem Kılıçdaroğlu hemde Muharrem İnce açısından ayrı ayrı değerlendirmek gerekir.

Muharrem İnce, seçim sürecinde CHP’nin bugüne kadarki klasik söyleminden ayrılarak, çok farklı bir propaganda gerçekleştirdi. Herşeyden önemlisi halka umut oldu, halkı kucaklamayı başardı. Ve halk Muharrem İnce’yi benimsedi, kabul etti. Bu nedenlerle partisinden % 8-9 oranında fazla oy almayı başardı. Şunu net olarak söylebiliriz:

Muharrem İnce bu seçim sürecinde başarılı olmuştur.

Peki CHP ve siyasi anlayışı nerede hata yapıyor?

 

1-CHP’nin en temel hatası sosyal demokrat ideolojiden hızla uzaklaşmasıdır. Aslında CHP Türkiye’deki siyasal anlayışın etkisinde değerlerini hızla yitirmektedir. Asıl olan koltuğun korunması anlayışıyla, her yönetici sadece ve sadece buna odaklanmaktadır.

Açıkçası ne tabanda ne tavanda hiç kimsenin sosyal demokrat anlayış ile ilgili bir faaliyeti, bir beklentisi ve çabası yoktur. Herkes sadece kişisel durumunu nasıl garanti altına alabileceğini ve elindeki siyasal gücü nasıl koruyabileceğinin hesabını yapmaktadır.

 

2-CHP’nin sosyal demokrat ideolojiden uzaklaşması, CHP içinde sosyal demokrat olmayan kişilerin görev almasına neden olmuştur. Bu durum, yapıyı daha da sosyal demokrat ilkelerden uzaklaştırmıştır.

Gelinen noktada artık, sağ görüşe sahip, hayatının hiçbir döneminde sosyal demokrat ve sol düşünceyi benimsemeyen kişiler, milletvekili, Büyükşehir Belediye Başkanı ve yönetici olabilmiştir.

 

3-CHP parti içerisinde demokratik işleyişi ve sağlıklı bir örgütlenme modelini yerleştiremedi.

CHP’de sağlıklı demokratik örgütlenme yapılanması gerçekleştirilemedi. Delege modeli ile belli bir kesimin iradesi dışında, tabanın iradesi Genel Merkeze yansıyamadı.

 

4-CHP, Türkiye’nin sorunları ile ilgili uygulanabilir, herkesçe kabul edilebilecek çözümler üretemedi. Ürettiği projeleri de anlatamadı.

 

5-CHP, Kılıçdaroğlu yönetiminde CHP’nin kitle partisi olduğunu ve daha fazla oy almak için, her kesime açılması gerektiğini savundu ve uyguladı. Deniz Baykal döneminde yıllarca denenen bu yöntem, Kılıçdaroğlu döneminde de bayatlamış bir yöntem bir kez daha denendi ve başarısız oldu.

 

6-CHP, Kılıçdaroğlu yönetiminde kapitalist ekonomik düzende sol ve sosyal demokrasi lehine kalıcı, yapısal, sistematik değişikliklere gidecek projeler üretemedi.

Bunun yerine, asgari ücrette artış, emeklilere iki ikramiye, sosyal yardımların artışı ile ilgili vaadler dışında temel ekonomik alternatifler üretemedi.  Başka bir anlatımla, bataklıkta üreyen sineklere karşı gece yatarken cibinlik, sinek ısırmalarına karşı koruyucu solüsyonlar ve kremler önerdi. Bataklığın kurutulması gerektiğine ilişkin hiçbir proje üretmedi, üretemedi. Bozulan ekonomik sisteme karşı alternatif seçenekler, özelleştirme furyasına karşı da ciddi bir politika ortaya konulamadı. Sendikal hareketlerin geliştirilmesine yönelik etkin bir açılım yapılamadı; en üst gelir seviyesindeki kesimin vergi yükünün arttırılması doğrultusunda bir öneri ortaya koyulamadı; hem işverene ve sermaye kesimine, hem de işçiye ve emekçiye sempatik görünmeye çalışarak, ezilen ve sömürülen halk kitlelerine güven veremedi, bu nedenle de onların desteğini yeterince alamadı.

 

7-16 Nisan referandumunu ve hukuksuz sonucunu derhal kabul ederek, Anayasa tarafından güvence altına alınan değerlerin korunmasında yetersiz kalındı.

Tarihsel bir sürecin yaşandığı günümüz koşullarında, AKP politikaları karşısında gereken tavrı alamayan CHP yöneticileri ve Kılıçdaroğlu bundan sorumludur.

 

8-CHP, Kılıçdaroğlu yönetiminde gençlerle etkileşim kuramadı. Bunun nasıl yapılabileceği Muharrem İnce’nin çalışmaları sırasında net bir şekilde görüldü.  Demek ki başarılabiliyormuş…

 

CHP’nin ne yapması gerekiyor?

 

CHP, derhal, hiç bekletmeden olağanüstü genel kurula gitmeli, seçim sonuçları, parti politikaları, her yönüyle irdelenmeli ve tartışılmalıdır. Artık “sonuç ne olursa olsun, biz kazandık” söylemine halk inanmıyor.

Kimin CHP’nin başına geleceğinden öte, 24 Haziran sonrası “CHP nasıl bir sosyal demokrat parti olmalıdır?” sorusunun yanıtı bulunmalıdır.

 

 

chp-001.jpg

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA