Cezaevi idaresi kendilerinin belirlediği bir koğuşa yapacağım ziyaretimi saat 16.00'dan ertesi günü 16.00'ya kadar planlamıştı. Saat tam 16.00'da H 4 koğuşuna adımı attım ve geceyi içerde geçirdim. Zamanı verimli kullanabildiğimden ertesi gün öğle vakti işim bitmişti. Sarsıcı bir deneyim yaşamıştım. Olay yerinden bir an önce uzaklaşmak istedim.

*Dış kapıdaki görevli içerde 24 saat geçireceğimizi öğrenince çok şaşırdı ve tepkisini, "Başka işiniz mi yok?" diye ifade etti. Cezaevinin kapısında dev bir tablo vardı. Cezaevine değil de Anadolu'nun mutlu bir köyüne giriyormuşsunuz izlenimi vermeye murad edilmişti sanki. Tahta sofrada gözleme açan, tarlayı süren öküzünün başını okşayan, sırtında ot taşıyan kadınlar, sevinçle oynayan çocuklar, kırlar, ağaçlar, dereler... "Demek ki suçlular hep köy kökenli diye düşünülüyor" diye içimden geçirirken daha küçük başka bir tabloda modern giyimli bir şehir kadınını merdivene çıkmış, duvara resim yaparken görüntülendiğini farkettim.

*Türkiye'de 370 cezaevinde 126 bin mahpus var. Bunların yarısı hükümlü ya da hüküm özlü. Yaklaşık 4 bin 800'ü terör suçlusu, 5 bini organize suçlardan yatıyor, kalanı adli suçlar işlemişler. Toplam 126 bin mahkum ya da hükümlünün 4 bin 800'ü bayan, 2 bin 500'ü çocuk. Sincan'da bulunan kampüsün dünyanın en geniş, en organize, mahkum hakları bakımından en iyi cezaevi olduğunu söylediler. 2 bin 359 dönümlük alanda L ve F tiplerinin yanısıra, kadın, çocuk ve gençlik bölümleri ile yarı açık olarak toplam yedi cezaevi var. 4 bin 200 mahkuma bin 500 personel hizmet ediyor.

KOĞUŞLAR TAHMİN ETTİĞİMDEN DAHA AYDINLIK

*Benim girdiğim kadınlar bölümünde koğuşlar iki katlı bir ev gibi. Umduğumdan daha aydınlık. Katlarda her biri 10,5 metrekarelik altışar oda var. Yani bir evde 12 kişi yaşıyor. Gün boyu odalar açık kalabiliyor. Kapılarda içeri görme imkanı veren ince uzun bir cam var. Dileyen o kısma perde takmış. Ancak perdenin cama gelen kısmı kaldırılıp içeriye bakılabilecek şekilde dikilmiş. Odaların taş zeminine kilim sermişler.

*Her odada banyo tuvalet var. Tuvaletlerin sifon kısmı, sık sık bozuluyor, fazla su sarfiyatı oluyor diye iptal edilmiş. Kovalarla su dökmek mümkün. Hafta iki gün bir kaç saat süreyle sıcak su akıyor. Her mahkum odasını kendi zevkine göre döşemiş. Çoğunlukla çarşaflar kesilerek perde ve masa örtüsü yapılmış, farbelalar, kurdelelerle süslenmiş.

*Her odanın minik bir balkonu var. Oraya çıktıklarında havalandırma bahçesini, birbirlerinin balkonlarını ve sınırları duvarların yüksekliğiyle çizilmiş gökyüzü parçasını görebiliyorlar. Çamaşırlarını leğende kendileri yıkayıp balkona asabiliyorlar. Battaniyeler ancak tahliye olduklarında yıkamaya gönderiliyor. Odalarda ütüye izin yok.

SAKSI ÇİÇEK YASAK

*Ortak kullanım alanı 125, havalandırma bahçesi 90 metrekare. Zemini beton, duvarların üstünde spiral tel örgüler var. Bahçenin uzun kısmı 16 adım, kısa kısmı 13 adım kadar. Sabah sekizde sayımdan sonra açılıyor, gün kararıncaya dek açık kalıyor. Kural olarak saat 24.00'de ışıklar sönüyor. Kimseyi rahatsız etmediğin sürece odanda ışıkların yanık kalabiliyor.

*Saksı çiçeği yasak. Toprağına bir şeyler saklanabilir diye düşünülüyor. Kutlu doğum haftasında herkese bir gül dağıtılıyor. İsterlerse küçük kuşları beslemeye izin var. Arzu edenler saz ya da flüt gibi müzik aletlerini kullanabiliyor. Ama benim gezdiğim koğuşta kimsenin ne kuşu vardı, ne de enstrümanı.

*Odalarda yemek pişirme materyali olarak sadece su ısıtıcılar var. Herkes bu cihazlar için "kettle" kelimesini kullanıyor. "Kettle" onlar için aynı zamanda tencere anlamına geliyor. Menemen, çorba, makarna gibi her türlü yemeği orada pişiriyorlar. Müthiş buluşları var. Bezelye yemeğinin suyunu süzüp taneleri mayonezle karıştırarak rus salatası yapıyorlar. Ekmeğin arasına katık koyup kalorifer dilimlerinin arasında sabaha kadar bekletip kızarmış tost zevkini kaçırmadıkları gibi marul yapraklarına pilav sarıp dolma niyetine yiyebiliyorlar. Büskivi, çukulata ve kakaolu kremalar da kolaylıkla pastaya dönüşebiliyor. Konserve kapaklarını bıçak olarak kullanmayı akıl etmişler.

*Parası olan herkes odasına televizyon ve buzdolabı koyabiliyor. Ayrıca 24 saat merkezi radyo yayını dinleyebiliyorlar. Televizyonda 23 kanal var. Dışarıdan içeri yiyecek, içecek , temizlik ve kişisel bakım ürünleriyle para sokulamıyor. Mahkumun hesabına para yatırmak mümkün. Fakat parası olsa da kantinde ne varsa ancak onu alabiliyor. Kantine gitmesi mümkün değil. Görevlilere verdiği sipariş, sepet içinde ona getirilerek, bedeli hesabından düşülüyor. Elektronik cihazlar hariç, haftada 200 liradan fazla harcama yapılamıyor. Bu kural, parası çok olanın diğerlerine caka atıp bu yolla üstünlük kurmasını önleme amacı taşıyor. Kantinde satılan 37 ekran televizyon 190, radyo 26 lira. Plastik masa 40, çay demleme seti 90 liraya alıcı buluyor. ZAMAN