Değerli Aydın Post okuyucuları,

Yazın en keyifli zamanları gelmişken sizleri yazımda yazlık bir yer olan Çeşme’ye götürmek istedim.
Herkese keyifli, bol gezili, sağlıklı bir tatil dilerim…

Çeşme Türkiye’de İzmir ilinin bir ilçesidir. İlçenin doğusunda Urla ilçesi, kuzeyinde batısında ve güneyinde Ege denizi bulunmaktadır. Nüfusu 2020 yılı itibariyle 46.093 kişidir. Tarihindeki on iki iyon kolonisinden biridir. Çeşme’nın alanı 260km2dir. Şuandaki Belediye Başkanı Muammer Ekrem Oran’dır.

İzmir’in en sevilen tatil destinasyonlarından biri olan Çeşme, binlerce yıllık görkemli tarihi, el değmemiş doğası ve masmavi denizi ile her yıl yerli ve yabancı binlerce turisti ağırlamaya devam ediyor.
Tarihi belgelerde Cyssus adı ile anılan Çeşme, zaman zaman Ildırı adı ile de anılmaktadır. Anadolu’daki en eski yerleşim yerlerinden biri olan sevimli kasaba, Neolitik dönemden izler ve eserlere de ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle İyonya döneminde popüler bir liman kenti olarak bilinen ve Erythrai adıyla anılan bu güzel kent, günümüzde de sevilen bir tatil cenneti.
Giritliler tarafından kurulduğu düşünülen Çeşme kenti, hal taş surlarının ve kalesinin bir kısmını korumakta.


Çeşme'de Gezilecek Yerler Nelerdir?
Tarihi özellikli yapıları, doğal güzellikleri, eşsiz plaj ve koyları ile yerli ve yabancı turistlerin yaz tatili için tercih ettiği popüler destinasyonlardan biri olan Çeşme’de Gezilecek Yerler listesini yine tarihi özellikli eserler ve doğal güzellikler oluşturmaktadır. Başlıca tarihi özellikli yapı ve eserleri listeleyecek olursak; 1508 yılında Osmanlı Padişahı 2. Beyazıt tarafından inşa ettirilen Çeşme Kalesi, liman kenti olan Çeşme’yi ve dost ticaret gemilerini korumak amacıyla inşa edilmiştir. 1529 yılında Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman tarafından inşa ettirilen Kervansaray, geçirdiği restorasyondan sonra günümüzde yapılış amacına hizmet edip otel olarak kullanılmaktadır. İlçenin ismini aldığı çeşmeler, sahip olduğu etkileyici mimari ile misafirlerini etkilemektedir. 1792 yılında inşa edilen Anonim Çeşme ve 1829 yılında inşa edilen Kaymakam Çeşme ilçede bulunan çeşmelerden en etkileyicileridir. Ildırı Köyü sınırları içerisinde yer alan Erythrai Antik Kenti, antik çağdan günümüze ulaşan antik tiyatro, şehir surları, tapınak kalıntıları ve mozaikler ile görülmeye değerdir. Çeşme’den başka Alaçatı da İzmir’in en popüler destinasyonlarından biridir. İzmir’in en turistik ilçelerinden biri olan Çeşme; tarihi özellikli yapılarının yanında dünyaca üne kavuşmasını sağlayan eşsiz plaj ve koyları ile yerli ve yabancı turistlerin sıklıkla tercih ettiği tatil destinasyonlarından birisi olmuştur. Çeşme’nin sahip olduğu önemli plaj ve koyları sıralayacak olursak; Ilıca Plajı, Boyalık Koyu, Ildırı Plajı, Dalyan, Sakızlı Koy, Çiftlikköy, Pırlanta Plajı, Çatamaz Plajı ve Eşek Adası ilk dikkat çekenlerdendir. Çeşme’nin mahallelerinin en çok dikkat çekeni olan Alaçatı, başlı başına bir tatil beldesidir. Etkileyici doğası ve tarihi taş evleri ile dikkat çeken Alaçatı’yı tatil planlarınıza eklemeyi unutmayın! Çeşme; sahip olduğu kaplıca ve ılıcalarla sağlık turizmi için de elverişli bir yapıya sahiptir.

Çeşme'ye Ne Zaman Gidilir?
İzmir Çeşme’de Akdeniz iklimi hakim olduğu için 12 boyunca gidilebilir. Yıllık sıcaklık ortalaması 17,2 -17,5 derecedir. Özellikle turistler tarafından yaz aylarında tercih ediliyorken, festival zamanları da ayrıca şehir nüfusu artış göstermektedir.

ILICA
Ilıca plajı çocukluğumuzun bir klasiğidir. Çeşme’ye gelipte görkemli palmiyeler ve çamlar ile çevrili begonviller, sardunyalar ve yaseminler ile donatılmış şiir gibi bahçelerde yanyana dizilmiş tek katlı şantiye ve Yıldızburnu evlerine bayılmayan yoktur. Türkiye’nin en eski ve en medeni yazlık belgesi olan Ilıca onlarca yıldır lezzet geleneğini sürdüren restoranları, kafeleri, pastaneleri, dondurmacıları ile hala klasik Dost Pide’nin kuşbaşı kaşarlısı ve tahinli pideleri, Altınkapı’nın döneri ve etleri; Kumrucu Şevki’nin kumruları, Veysi’nin bistro lezzetleri, Veli Usta’nın dondurması, Arpage reyhanı, Jocelyne’nin pastaları ve Rumeli Pastahanesinin tahinli dondurması, İkcanın olmazsa olmazları…

Bir dolunay akşamında önce Yıldızburnundaki Pecos veya Tius bir aperatif içerken tam karşınızda doğan sapsarı dolunayı izlemek büyük bir keyiftir. Konaklamak için Yıldızburnunda denize sıfır bir bahçede yer alan butik otellerde çok zevkli ve huzurlu bir tatil yapabilirsiniz. Ayrıca Çeşme’de doğa içinde müzik, sanat, yoga, atölye, yeme, içme, konaklama alanları vardır.

Çeşmeköy
Alaçatı’ya 7,5km uzaklıkta ormanlarla kapalı bir tepede yer alır. Ayrıca Şifne Çeşme yarımadasının en sakin koyu olan Şifne çok keyifli özellikle rüzgarın az olduğu bir akşamüstü gün batımında giderseniz gökyüzünün değişen renklerinin koyun üzerine yansımasıyla bir sürreal tablo ortaya çıkıyor.
Şifne’den bir sonraki koy olan Germiyan’ı da deniz ürünleri ve mezeleri çok lezzetli Cura Balık başka bir cevher.
Lodosta denizin dibindeki masalarda çıplak ayaklarınızı kumlarda yemek yiyerek güneşi batırmak muhteşem bir keyiftir. Ada Blık Restaurantı da aynı konumdadır.

Reisdere
Yöreyi ikiye bölen derenin adını verdiği Reisdere, Rumeli’den gelen göçmenlerin oluşturduğu Çeşme’nin en eski göçmen köyü, bu köy taş mimari yapısı ile Arnavut kaldırımlı dar sokakları ile ünlüdür. Reisdere köyünde masaya oturduğunuzda hoşgeldiniz ikramı olan Germiyan ekmeği ve Granopadano Parmesan eşliğindeki aci biber reçeli ise acı ve tatlının uyumlu dansı ile bugüne kadar tattığım en güzel reçeldir. Bodrum’da yılların dostu Orhan Dumanlı Kısmet Lokantasındaki kara tahtaya günlük yazılan yemekleri ilk orada görmüştüm. Yıllar önce, Bodrum’da moda olan belli ki buraya da uğramış kara tahta üzerine günlük hazırlanan menüler. Kokoreçli, lorlu, ıspanaklı, sucuklu pizzalar odun fırınında pişiyor.

Delikli Köy
Alaçatı’dan Ovacık’a giderken yolun üzerinde yer alıyor. Yazın plaj kulüpleri yerine doğal bir ortamda denize girmek isteyenlerin rağbet ettiği koy, bahar aylarında maviliğin ve kayaların sakinlik ve sessizliğini sunuyor.

Ovacık
Çeşme yarımadasının tarım merkezidir. Yörenin meşhur enginarı ve kavunları Ovacık’ta yapacağınız bir gezintide sizi yükselip alçalan tepelerde rüzgarla salınan mahsüller az ilerde deniz ve ufukta Sakız Adası bana göre İtalya’daki Toskana halt etmiş dedirten bir manzara gerçekten görülmeye değer. Çeşme bağları da Ovacık’tadır.  Buranın bağlarında yetişen üzümlerden Çeşme yöresinin en kaliteli Rose ve Kırmızı şarapları yapmayı misyon edinmiş bir şarap üreticisidir. Buradaki şarapların topraktan şişeye yolculuğu maharetli ve titiz önolog Tina Lino’ya emanet sanki bir kadın bedenini andıran kıvrımı, tasarımdaki şişeler ise Fransa’dan ve İtalya’dan geliyor. Ayrıca Deveci bağları da meşhurdur. Deveci ailesinde tarım bir aile geleneğidir. Ali Deveci’nin rahmetli babası Lutfi Deveci 1937 yılında Samsun’da kurduğu ilk çiftliği Türkiye’de modern meyveciliği başlatan isimdir.
Örnek mi? Deveci armudu
Ovacık’ta başka bir cevher ise Noni’s House, şirin mi şirin bir evin mutfağından çıkan kahvaltılar, makarnalar, börekler, tatlılar ve atıştırmalıklar parmaklarınızı yedirtiyor. Sahibesi sevgili dostumuz Selin güleryüzü, tatlı dili, bıcır bıcır enerjisiyle günümüze neşe aşılıyor. Akşamüstü şarap, peynir keyfi yapmak için en uygun yer Noni’s House’dur. 05324184701
Ovacık’ta başka bir lezzet durağı ise Lavandasterapia’dır. Doğa’nın içinde cam ile kaplanmış çelik konstrüksiyon bir binada doğa ile iç içe kahvaltı, brunch, Japon omleti, tavuk wafflelar, peynirli sosis, mücver, süt reçeli ve pişmaniyeli vanilyalı pamuk pancakeler efsanedir. Ayrıca pandemi öncesi haftanın belirli akşamlarında gerçekleşen barbekü gecelerinde gün batımına hazır harika bir akşam yemeği yeniyordu. 05321790707

Sakız Adası’nın Osmanlı Yapıları
Pandemi öncesi günübirlik ve konaklamalı olarak komşumuz Yunan Adası olan Sakız Adasına gidip geliyorduk. 15 aydır buraya gidip gelinmiyor. Sadece buraya değil bütün Yunan adalarına seyahatler durdu. Çeşme yazım ile birlikte Sakız adasından da az da olsa yazmak istedim.

İstanbul’un alınışından uzun yıllar sonra Kanuni Sultan Süleyman’ın hükümdarlığının son dönemlerinde, Miladi takvime göre 1566 yılının Nisan ayında ve Hicri takvime göre 973 yılının Ramazan ayında Sakız adası Osmanlı donanması tarafından işgal edildi. Justinyani birliği şirket (Maona) olarak da bilinmektedir. Maona tarafından o ana kadar son iki yüz yıldır idare edilen Sakız Adası vergi vermekle hükümlü olduğu imparatorluğun padişahına savaşmadan teslim olur. Bu olay toplumun çoğunluğunu oluşturan Yunan Ortodoksların tarafsız tutumu Sakız Adası’nın stratejik konumu, imparatorluğu Batı’ya ticareti devam ettirme mecburiyetiyle ve damla sakızı tekelciliğinin ekonomiye kattığı büyük önem taşır. Selimin 1567 yılında adanın sakinlerinin büyük çoğunluğunu oluşturan sakinlerine imtiyaz sağladığı ve daha sonradan imparatorluğun Hristiyan bölgelerine özerklik verilmesi konusundaki ilk olan ahidnameyi imzalamasına neden olmuştur. Söz konusu sağlanan imtiyazlardan biri de adaya askeri ve imparatorluğun idareci yöneticileri ve aileleri dışında Müslümanların adaya yerleşmesinin yasak oluşuydu. Gerçekten de Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyeti süresince sadece Sakız Adasının Kastro (Kale) bölgesinde yaşayan Müslümanların sayısı genel nüfusun %5ini geçmedi. Ayrıca bir de Kampos bölgesi ve çevresinde birkaç Müslüman aile yaşardı. Bu durumda Mastichochoria (Damla sakızı köyleri) ve diğer köylerde İslami yapılar pek yoktur. Adada çok fazla sayıdaki üyeleriyle birlik içinde çalışan teknisyenler duvar işçileri, heykeltraşlar vb. ayrım gözetmeksizin çalışıyorlarken adada İslami bir birliğin bulunduğuna dair ibare yoktur.
Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyeti boyunca dini ya da her türlü mimari yapılarda halk sanatı unsurlarıyla birlikte şaşırtıcı şekilde iki kültürün etkileri Sakız Adası’nın mimarisine işlemiştir. Üstelik eski yapıların çoğunluğu daha sonraları sürekli kullandıkları ya da ikamet edildikleri için Osmanlı’ya has unsurları sonradan eklenip korunmuştur. Sakız Adası 19.yyda geçirdiği felaketlere (Sakız Adası isyanı 1822 ve 1881 depremi ) kadar mimari yapısını neredeyse değişmeden korumuştur ve böylece İtalyan tarzı şehriyle en çok da İslami yapılar Barok döneminden sonra bugünkü şekillerini almışlardır.

Değerli AydınPost okuyucuları bu hafta da benden bu kadar. Değerli yorumlarınızı bekliyorum.
Dip Not: Sakız ağaçları Çeşme’de de ekilmeye başlandı ve kısa zaman içinde emeklerin karşılığı olan sakız alındı.