Son zamanlarda Volkswagen otomobil firmasının İzmir ve çevresine yatırım yapacağı yönündeki haber Aydın siyasetinde gündemi belirledi.

Özlem Çerçioğlu fırsatçılığını burada da gösterdi ve basında aracılığıyla adı geçen firmaya Türkiye’deki yatırımlarını Aydın’a yapma çağrısında bulundu.

Arkasından da Nazilli Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan’dan “Nazilli olarak hazırız” çıkışı geldi.

Koroya ASTİM Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Gökhan Maraş gibi katılımcılar “biz de varız” gösterisine iştirak ettiler.

Dört bin kişi çalışacak olmasıyla işsizlerden de beklediği alkışı toplayan Başkan Aydınlı bu kesim için de bir ümide yol açtı.

Bu yatırım keşke gerçekleşseydi.

Ama maalesef birkaç nedenden ötürü o iş zor görünüyor.

BİR: Murat Tan’ın naklettiğine göre bu konuda en gerçekçi değerlendirme Nazillili hemşerimiz Alman BMW Firması üst düzey satın alma görevlisi mühendis Muammer Özkul’dan geldi.

“Bu konuyla ilgili bir çalışma yapılmış mıdır, bilemem fakat Volkswagen gibi yüksek adetli otomobil yatırımının Aydın’a gelmesini hayal olarak görüyorum.

(***)

“Aydın ilimizin önde gelenleri basın, sosyal medya vs üzerinden otomobil üretici firmaya Aydın’a yatırım konusunda çağrıda bulunuyor.

Tabii ki, sosyal ve siyasi anlamda çok iyi bir çağrı ve gündem yaratma konusu. Olayın özü hakkında detaylı bir açıklama yok, saman alevi mi, havai fişek mi?”

(***)

“Madem kendi markanızı oluşturamıyorsunuz, neden tarım ili olan Aydınımızda önceliği tekstil, gıda ve konserve alanında dünya markalarına vermiyoruz?”

(***)

“Neden jeotermallerle bilinçsiz bir şekilde var olan zenginliklerimizi ve gerçeklerimizi yok edip hayaller peşinde koşuyoruz?

Lütfen elimizdeki değerleri bilelim ve değerlendirelim! Öncelikle kendimizi ve geleceğimizi kandırmayalım.”

İçimizden biri olarak Muammer Özkul’un bu sözleri Aydın’da karar makamında olan bürokrat ve siyasetçilere ne yapıp edeceğimiz hakkında hem yol gösterici hem de ufuk açıcı nitelikte uyarılardır.

Söyledikleri ise kalkınmada hedefleri doğru belirleyelim ve bu tür retoriklerle siyaset üreteceğimize sahip olduğumuz değerlerimizin farkına varalım ve değerlendirelim.

Ulusların ve kentlerin kıyasıya yarıştığı bir devirde havanda su dövmekten vazgeçelim, kalkınmada kendi gerçeklerimizle yüzleşelim.

Kısaca piştov atmaktan vazgeçelim.

İKİ: Bu tür yatırımcı çekmek için eğer niyetiniz bağcı dövmek değil de gerçekten üzüm yemekse dil olarak retorik (söz sanatı) yöntemi kullanılmaz, diyalog metodu kullanılır.

Bir ilin kalkınması Valilik gibi büyükşehir belediyesi gibi tek bir kurumun işi değildir, hepsinin karşılıklı diyalogla sürece dahil edilmesiyle hayata geçecek bir olgudur.

Bu da büyükşehrin liderliğinde gerçekleşecek bir konudur. Bu yönüyle Özlem Çerçioğlu’nun çıkışı doğrudur ancak çıkışının içi boştur.

Çok sayıda katılımcıyı gerektirecek meselelerde retorik siyaseten zıtlaşmalar doğuracağı için sorun çözmeye yetmeyebilir ancak çarkı boşa dönen değirmenden farksız siyaset üretir ki, bu yola başvuranlar çoğunlukla kifayetsiz muhterislerdir.

Bunda halkın algı seviyesi önemli rol oynar.

Aydın’ın asıl sorunu hayati konuların bu yolla siyasetçiler arasında polemik konusu haline gelmesi sonucu çözümsüzlüğe sürüklenmesi ucuz siyaset uğruna yeni kuşakların geleceğinin bugünden yok edilmesidir.

İşin burası kimsenin umurunda değildir.

Aydın’dan beyin göçünün asıl nedenlerini yeni olmayan, kökeni hayli geçmişe dayanan bu kısır döngü siyaset çarkında aramak gerekiyor.

Konunun uzmanı Muammer Özkul’un “böyle bir çalışma yapılmış mıdır,” bilmem demesinin altında yatan yatırımla ilgili kurum ve kuruluşların üstleneceği görevlerin açıkça belirtildiği bir dosyanın olup olmadığıdır.

Anlaşıldığı kadarıyla Başkanın çağrısı bir retorikten ibarettir.

Böyle tek adresli, paydaşları olmayan bir çağrı yatırımcı firmada Muammer Özkul’un dediği gibi siyaset üretmeye yönelik saman alevi ya da havai fişek izlenimi uyandıracaktır.

Ayrıca Volkswagen gibi yüksek adetli ciddi üretici firmayı davet işportacı mantığıyla yapılmaz, ilgililerden oluşacak bir kurul aracılığıyla yapılır.

Bu konuda örnek de bizim gibi bir bayan tarafından yönetilen Gaziantep’tir.

BŞB Başkanı Fatma Şahin öncülüğünde savaşın göbeğindeki Gaziantep’e 2018 verilerine göre 1,5 yılda çektiği dış yatırımcı sayesinde 600 milyon dolar karşılığında 150 fabrika yapılmıştır.

Suriyeli göçmenlerin yaptığı 900 bin dolarlık yatırım bunun dışındadır.

Her yıl Fransa’da, Cannes’da gerçekleştirilen MIPIM Emlak Fuarı Fatma Şahin ve beraberindeki Gaziantep ekibinin yatırımcı aramak gittiği yerler arasındadır. (Vahap Munyar, Hürriyet 18.03,2018,)

Bu da gösteriyor ki, bir şehrin geleceği milletvekilinden tutun da belediye başkanından, oda başkanına, iş adamından, bürokratına kadar o şehirde söz sahibi olan herkesin ufkuyla doğru orantılıdır.

Bu da Aydın için bir şanssızlıktır.

Sonuç olarak yatırımcı çekmek gibi işler öyle havai fişek gösterileri ile olmaz. Milleti ve onun geleceğini düşünen ve bu konuda siyaset üretme dışında elinden geleni yapmayı ilke edinen bir mantaliteyle olur.

Aksi halde elde edilecek sonuç “saman alevi” ya da “havai fişek” gösterisinden ileri gitmeyecektir.

Bu da olsa olsa kendimizi ve geleceğimizi kandırmak olur.

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE! Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!