Bir haftadır tüm Türkiye Özlem Çerçioğlu’nun CHP’den AKP’ye transferini konuşuyor. Çerçioğlu’nun bu ani geçişinin bunca tepki görmesinin ardında pek çok neden var elbet.
Birincisi, CHP’den iki dönem milletvekilliği, Aydın’da da bir dönem Aydın Belediye Başkanlığı, üçüncü dönem de Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Çerçioğlu’nun AKP’ye geçişini kendisine oy veren seçmen kitlesi haklı olarak kabullenemedi.
Çerçioğlu, 2024 Türkiye yerel seçimlerinde Mustafa Savaş’ın aldığı 250.019 oya karşı 344.003 oy üstünlüğüyle, halkın %50.53’ünün oyunu alarak seçimin galibi olmuştu. Bu seçimde Mustafa Savaş %36.72 oy oranıyla Özlem Çerçioğlu karşısında üçüncü kez yenilgiye uğramıştı.
Bu zaferin elbet birden çok nedeni vardı ancak bana kalırsa bu nedenler arasında Özlem Çerçioğlu ve ekibinin özellikle son yıllardaki belediyecilik hizmetleri listenin sonunda yer alıyordu.
Sosyal belediyecilik açısından çevre illere göre hayli geride kalan, ne yazık ki kocaman bir köye dönüşen Aydın’ın yönetiminden memnun olmayan pek çok seçmen, defalarca yenildiği hâlde inatla karşısına getirilen AKP adayı Mustafa Savaş’a oy vermemek için seçimini Çerçioğlu’ndan yana kullandı. “Hadi bakalım, sen misin bizim rıza göstermediğimiz bir adayı sürekli olarak karşımıza çıkaran!” diyen halk, tepkisini bu şekilde ifade etti. Seçim öncesi programlara konuk olan Mustafa Savaş’ın seçimi kazanmak için herhangi bir çaba göstermediği de gün gibi ortadaydı. Aydın’a dair ne bir seçim vaadi ne şehrin gelişimine katkı sağlayacak projesi ne de seçim heyecanı vardı. Zaten genel olarak AKP’nin seçim heyecanı da Aydın sokaklarına yansımamıştı. Hâl böyle olunca akla gelen tek şey, 2024 yerel seçimlerinde AKP’nin Aydın’ı gözden çıkardığı, şehri bile bile Özlem Çerçioğlu’na teslim ettiğiydi.
Hükümetin politikalarından memnun olmayan hatırı sayılır bir seçmen kitlesi de hükümet yetkililerinin üst perdeden konuşup ayrıştırıcı söylemlerde bulunmasına, CHP belediyelerine yönelik ihmalkâr tutumuna, dolayısıyla AKP dışındaki seçmen kitlesini hizmete layık görmeyişine karşı tepkisini AKP adayına oy vermeyerek gösterdi.
Bunun yanında CHP’den başka partiye oy vermem, diyen kemik seçmen kitlesi de bu vesileyle Özlem Çerçioğlu’na oy verdi.
“Özlem Çerçioğlu’nun şehre olan hizmetlerinden memnunum, bu yüzden oyum kendisinedir.” diyenler de vardı elbet ancak kanaatimce bunların oranı diğerlerine göre hayli azdı.
Seçimde oyunu Özlem Çerçioğlu’nun belediyeciliğinden çok farklı etkenlere dayalı olarak veren seçmen kitlesi, temelde bu nedenlerden dolayı Çerçioğlu’na çok öfkeli. Bu öfkeli seçmen kitlesine göre Çerçioğlu kendilerini satışa getirdi.
İkinci nedene gelince Özlem Çerçioğlu, 2024 yerel seçimlerinden önce Nazilli Belediye Başkanı olan Kürşat Engin Özcan’ın CHP’den AKP’ye geçişini çok sert karşıladı. Kürşat Engin Özcan’a, “halkın oylarına rağmen AKP’ye geçtiği için” hakkını helal etmediğini söyledi; bunu söylerken o kadar öfkeliydi ki masayı yumrukladı. O dönemde bu tavrı gösteren Özlem Çerçioğlu’nun U dönüşü, seçmenlerin sabrını taşırdı.
Gelelim vicdanları rahatsız eden üçüncü nedene… Pek çoğu hakkında bir iddianame hazırlanmamış olduğu hâlde tutuklu bulunan CHP’li belediye başkanları varken -sağlık sorunlarıyla mücadele ederken hâlâ cezaevinde tutulan, hem kendisi hem ailesi perişan olan Murat Çalık’ı anmadan geçemeyeceğim- hakkındaki pek çok şaibeyle, üstelik hiçbir açıklama gereği duymadan başka bir partiye geçişi seçmen kitlesinin rahatsızlığının boyutunu katladı. Üstelik AKP’ye geçer geçmez yaptığı ilk konuşmada yarım asır hizmet verdiği bir partiye aba altından sopa göstermesi, “Hakkındaki iddiaların aslı var da bunları mı ört bas etmeye çalışıyor?” düşüncesini akıllara getirdi.
Özlem Çerçioğlu için AKP’ye geçti, doğru yolu buldu diyen de var; açılmış onca davayla AKP’ye geçtiği için rahatsız olan da… Bence belediye başkanlığında parti değiştirip “doğru yolu bulmak” diye bir şey olamaz. Yerel seçimlerde parti tercihinden çok şehre hizmet etme kapasitesi en yüksek olan adayın seçimi önemlidir. Bu anlamda devlet yetkilileri partililere değil vatandaşa hizmet verilmesi için kaynak sağlamak durumundadır. Hâl böyle olunca da “Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı bizim partiye geçti; muslukları açalım, Aydın’ı çiçek gibi yapalım.” gibi bir yaklaşım, AKP’nin şimdiye kadar kendine oy vermeyen halkı dışladığının, hizmete layık görmediğinin göstergesi olacaktır. Basında “Özlem Çerçioğlu paçayı kaptırdı, birilerinin boyunduruğuna girdi. Bundan böyle ne derlerse onu yapacak.” yorumları almış başını gitmişken sırf AKP’ye geçti diye Aydın’ın imar olacağını, koca bir köy olmaktan kurtulup kentleşeceğini hiç zannetmiyorum.
Zaman ne gösterir bilemem ama Çerçioğlu’nun Kürşat Engin Özcan’ın parti değiştirmesiyle masaya yumruğunu vuran bir belediye başkanından “himaye altında olma arzusu”na evrilen bir belediye başkanına dönüşmesi oldukça rahatsızlık verici. “Himayesinde olmak” sözü bana “tabi olmayı”, “tabi olmak” da birinin kontrolünde, boyunduruğunda olmayı çağrıştırıyor. Şehrimin belediye başkanının her ne sebeple olursa olsun bu ifadeleri kullanması şehre düşmüş bir kara leke gibi… Velhasıl bu tabiiyet hevesiyle “Topuklu Efe”nin topuğunun kırılması bir yana efeliği de hepten elden gitti. Zira efelik kültüründe “himaye altına girmek” gibi bir tavır söz konusu olamaz.
Gelelim Çerçioğlu hakkındaki diğer söylentilere… “Çerçioğlu bundan böyle sokağa nasıl çıkacak?” diyen de çok, “Siyasi hayatıyla oynadı; bundan sonra seçilemez, oy vermeyiz.” diyen de… Çerçioğlu’nun tüm bunları hesap ettiğini, bir şeyleri göze alarak bu yola girdiğini ve hangi partiden olursa olsun bir daha aday olmayacağını düşünüyorum. Dolayısıyla bu söylentilerin umurunda olduğunu zannetmiyorum. Bu dönemi bir şekilde atlattıktan sonra büyük ihtimalle Meral Akşener gibi kendini her şeyden emekli edip vicdan muhasebesinden uzak, gününün tadını çıkaracaktır.