Münevver Karabulut'un katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun 18 yıldan 24 yıla kadar hapsi istendi. Baba Mehmet Nida Garipoğlu'nun beraatini isteyen savcı, anne ve amca ile diğer sanıkların da 6 aydan 5 yıla kadar hapsini talep etti. Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, mahkeme sonucuna göre gerekirse AİHM'ye başvuracaklarını söyledi. 

Liseli Münevver Karabulut cinayetine ilişkin davaya Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmada tutuklu sanık Cem Garipoğlu ile baba Mehmet Nida Garipoğlu, anne Tülay Makbule Garipoğlu, amca Hayyam Garipoğlu'nun da aralarında bulunduğu tutuksuz sanıklar katıldı. Münevver'in annesi Nagehan Karabulut, baba Süreyya Karabulut da duruşmada hazır bulundu. 

Savcının mütalaası öncesi son sözü sorulan Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, "Sanık Cem Garipoğlu, kıyafetler, içlik ve gömlekte bulunan kan lekelerinin yerleri silme sonucunda bulaştığını söyledi. Ancak davanın ikinci celsesinde baba Mehmet Nida Garipoğlu, o kıyafetleri o gün giymediğini belirtti. Ancak 'sepette bulaşmış olabilir' diye mahkemede ifade verdi. Mehmet Nida Garipoğlu'nun bu cümlesi Adli Tıp Kurumu'nun skandal raporunda da ısmarlama bir şekilde yer almıştır. Kanın bu şekilde bulaşmasına imkan yoktur. Bu tespit ısmarlama bir tespittir. Ne yazık ki bu dosya kurumların iflas ettiği bir dava olmuştur. Sperm skandalından sonra müvekkillerim Adalet Bakanlığı'na tazminat davası açtı ve tazminata mahkum edildi. Yani Adli Tıp Kurumu ile müvekkillerim arasında bir husumet vardır ve Adli Tıp Kurumu güvenirliliğini kaybetmiştir. Gömlek ve içlikteki kanların yeniden tespitini istiyoruz. Bu konuda İstanbul Teknik Üniversitesi'nin güvenilir bir kurumdur. Burada yapılmasını talep ediyoruz" dedi.

Epözdemir'in yeniden tahkikat talebini reddeden mahkeme anne Nagehan Kararabulut'a söz hakkı verdi. Karabulut, bu olayın ilk başından beri suiistimaller yapıldığını savunarak, "Mahkeme her şeyi reddetti. Ben Cem Garipoğlu'na bir şey sormak istiyorum. Bu olay neden oldu? Kimler yardım etti? Testereyi kimler getirdi. Nida Garipoğlu'nun oğlunu saklaması, annesinin evi temizlemesinden dolayı ceza almalarını istiyorum ve zanlının da en ağır cezayı almasını istiyorum. Zanlı susuyor ama her şeyi hatırlıyor. Kızımı da mı hatırlamıyor. Cem ve ona yardım edenler en ağır cezayı almalı" diye konuştu.

Baba Süreyya Karabulut ise, "Ben babayım, giden benim evladım. Bizim canımız yandı. Sizin de evladınız var. Zanlıyı kimler kaçırdı belli değil. Bu dosya baştan sona fiyasko. Hiçbir şey denetlenmiyor, her şey reddediliyor. Bu cinayeti ben mi işledim? Annesi babası geziyor, bizim suçumuz ne? Kızımı evinin neresinde kesti belli değil. Bununla ilgili keşif talebinde bulunuyoruz, bu değerlendirilmiyor. Ben bu adalete nasıl güveneyim, nasıl inanayım? Ben de bu zanlının kafasını mı keseyim? İlk geceden bugüne kadar fiyasko. En basit trafik kazasında bile keşif yapılırken bunda neden yapılmıyor. Bu zanlının değeri ne, neden korunuyor?" dedi.

Süreyya Karabulut'un konuşması sırasında ağaya kalkan Münevver'in dayısı Hasan Hüseyin Akdoğan, "Allah belanızı versin" diye bağırınca mahkeme salonundan çıkartıldı. 

Cem Garipoğlu da duruşmada çok üzgün ve pişman olduğunu belirterek, "Münevver'den ve ailesinden özür dilemek istiyorum, hem de kendi ailemden özür dilemek istiyorum. Onun dışında avukatım savunmamı yapacak" dedi.

Ardından mütalaasını açıklayan savcı, katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun "çocuğa karşı, tasarlayarak canavarca bir hisle ve eziyet ederek öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsini istedi. Ancak Garipoğlu'nun olay günü 18 yaşından küçük olması nedeniyle 18 yıldan 24 yıla kadar hapsi talep edildi. 
Savcının mütalaasında baba Mehmet Nida Garipoğlu'nun, delil yetersizliği nedeniyle beraati istenirken, TCK'nın 283. maddesinde düzenlenen "suçluyu kayırmak" suçundan da aynı maddenin 3. fıkrasında düzenlenen "bu suçun üstsoy, altsoy, eş, kardeş veya diğer suç ortağı tarafından işlenmesi halinde, cezaya hükmolunmaz" hükmü dikkate alınarak, ceza verilmesine yer olmadığı ifade edildi.

Anne Tülay Makbule Garipoğlu'nun "suç delillerini gizleme ve yok etmek" suçundan, amca Hayyam Garipoğlu ile Ahmet Batur, Mehmet Karakayalı ve Habib Kurt'un da ''suçluyu kayırmak" suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi. 

Mahkeme heyeti duruşmayı 18 Kasım 2011 günü saat 13.30'a erteledi. 

Duruşmanın ardından adliye çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, "Biz hala suçu tek başına Cem Garipoğlu'nun işlediğine inanmıyoruz. Savcılığın verdiği bu mütalaayı da bu nedenle kabul etmiyoruz. Biz dava sonucunda gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuracağız" dedi.

Cem Garipoğlu'nun olay günü 18 yaşından küçük olması nedeniyle 18 ila 24 yıl arasında ceza alacağını belirten Epözdemir, Biz bu cezanın en üst sınırdan verileceğini düşünüyoruz. Çünkü hafifletici sebepler mahkeme tarafından kabul edilmedi. Hrant Dink cinayetinde sanığın aldığı indirim bizde olmayacak" diye konuştu.

Avukat Rezan Epözdemir, davayı bırakması yönünde tehdit edildiğini öne sürerek, "Ben savcılığa suç duyurusunda bulundum. Benim tüm ailemin seceresi döküldü. Davadan çekilmezsem kötü sonuçlar doğacağı yönünde tehditler alıyorum. Ama dimdik durmaya devam edeceğiz" dedi. 

Baba Süreyya Karabulut ise davanın sonucunu beklediklerini ifade ederek, "Cem kızımı tek başına öldürmedi. Bizim kanımız aktı, onların da kanı akacak" diye konuştu