CHP lideri Baykal, masum, gelenek dolayısıyla çarşaf giyinen insanların tehdit olarak algılanamayacağını ifade ederek, 'Tehdit kravatlı insanların kafasında, beyninde. O tehdit, Türkiye'de pek çok aydın gözüken insanın kafasında' dedi


CHP lideri Deniz Baykal, çarşafın Anadolu yaşamının bir parçası olduğunu belirterek, türbanın siyasi simge olarak kullanıldığını söyledi. Partisinin grup toplantısında konuşan Baykal, başörtülü ve çarşaflı kadınların CHP'ye katılımına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'de 2 haftadır büyük çalkantı yaşandığını, önemli tezler ortaya atıldığını ifade eden Baykal, CHP'ye katılanların bir kısmının yemenili, yazmalı, türbanlı, 4 kişinin ise çarşaflı olduğunu anlattı.
İNSANLIĞIMDAN ŞÜPHE EDERDİM

Baykal, bu kişilere rozetlerini taktığını dile geti-rerek, “Sıra türbanlı ve çarşaflı kadına geldiğinde 'Hanımefendi size ben rozet takamam, kıyafetinizi değiştirin öyle gelin' deseydim o zaman ben demokrasiye inanmayan, sosyal demokrasiyi içine sindirememiş, insani duygulardan kopmuş biri haline dönüştüğümü hissederdim. O insanlar, CHP'yi bilerek, kabul ederek geldikleri halde, 'sizin bu partide yeriniz yok' dediğimde, görevimi mi yapmış olacaktım? Bu sıradan, insani, ahlaki bir olay. Tartışmayı tetikledik, iyi ki tetikledik” diye konuştu.

ÇARŞAF SİMGE DEĞİL

Baykal, kara çarşafı, siyasi simge olarak az kişinin kullandığını, kara çarşafın, Anadolu kırsal yaşamının bir parçası olduğunu belirterek, siyasi simge olarak, türbanın kullanıldığını söyledi. Türkiye'de laikliğe yönelik bir tehdidin olduğunu çok iyi bildiklerini dile getiren Baykal, “Ama o tehdit, masum, gelenek dolayısıyla Erzurum'da Horasan'da doğup, İstanbul'a yerleştiği için ailesinin geleneği olarak çarşaf kullanan insanın kafasının içinde değil, o tehdit kravatlı insanların kafasında, beyninde. O tehdit, Türkiye'de pek çok aydın gözüken insanın kafasında, Türkiye dışındaki ultra, süper aydın bir takım ülkelerin kafasında” diye konuştu.

KADINLARIN YÜZDE 70'İ ÖRTÜLÜ

CHP Genel Başkanı Baykal, Türkiye'de kadınların yüzde 70'inin örtülü olduğuna işaret ederek, bunların önemli bir kısmının yemeni, yaşmak, yazma türünden örtü kullandığını, bir kısmının türban taktığını, yüzde 2-3'ünün çarşaf giydiğini söyledi. “Kadının kullandığı örtü bizim hasmımız mı, onunla mı kavga ediyoruz?” diye soran Baykal, 1993'te Bosna'da Müslüman kadınlara, etnik temizleme kampanyasında tecavüz edildiğini öğrendiğinde, yapılan çirkinliklerin kadınları kirletemeyeceğini söylemek üzere, oyalı, beyaz yaşmakla buraya gittiğini anlattı.

CEMAAT DESTEĞİ

Öte yandan CHP Genel Saymanı Mustafa Özyürek, partisinin cemaatlere yönelik bir açılımının olmayacağını söyledi. CHP Grup toplantısından önce gazetecilerin sorularını cevaplayan Özyürek, “CHP'nin cemaat açılımı olacakmı?” şeklindeki bir soru üzerine “Kesinlikle bun söz konusu olmadığını'nı ifade etti. Özellikle küçük yerlerde herhangi bir cemaatin bir adayı desteklemesi durumunda onun karşıtı olan başka bir cemaatin de başka adayı desteklediğini dile getiren Özyürek, “Bu anlamda CHP'yi destekleyen cemaatler de çıkabilir. Ama, bizim onlarla bir pazarlık yaptığımız anlamına filan gelmez.” dedi.


Arat, ikna olmadı

Cumhuriyet mitinglerinin mimarı CHP İstanbul Milletvekili Necla Arat, Baykal'ın laikliğin yeniden yorumlanmasıyla ilgili sözlerine ise çok sert tepki göstererek, “Arınç'a neden kızdık” diye sordu.


Ercan Karakaş CHP'ye döndü

CHP lideri Baykal, grup toplantısında partisine katılanlara rozet taktı. Eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş, Türk Halk Müziği Sanatçısı Arif Sağ'ın yanı sıra Taşdelen Belediye Başkanı Hüseyin Sipahi Anavatan Partisinden, Güzelburç Belediye Başkanı Behçet Şahutoğlu, Marmara Ereğlisi Belediye Başkanı İbrahim Uyan, Akçalı Belediye Başkanı Ali Sabahoğlu ise DP'den, Temelli Belediye Başkanı Alattin Türkoğlu ise AK Parti'den, Eşme Belediye Başkanı Ahmet Yıldırım da DSP'den istifa ederek CHP'ye katıldı.

Yemeniye düşman değiliz

Yemeniye, yazmaya düşman olmadıklarını, bunu, kimin, niçin kullandığının önemli olduğunu ileri süren Baykal, yemeni, yazma, türban kullananların tamamına yakınının, bunu, gelenek, örf, doğdukları yerin meşru davranış biçimi şeklinde kabul ettiklerini söyledi. Bunların ezici bir çoğunluğunun Cumhuriyet, Atatürk, laiklikle ilgili bir probleminin olmadığını kaydeden Baykal, 'Hiç şüphe yok öyleleri de var. Onların tümünü,

devlete karşı meydan okumak için türbanı siyasi simge olarak kullandığını kabul etmek, haklı olmayabilir. Kimi, 'ağabeyim, nişanlım, kocam böyle istiyor, bizim sokakta hayat böyle' diyebilir. Mecburiyetten kullanıyorsa, o mecburiyetin ayıbı ona değil, devleti yönetenlere aittir. Birisi gelip, 'Benim devlet, laiklik, Cumhuriyet, Atatürk ile ilgili sorunum yok ama böyle giyiniyorum' derse, 'Kıyafeti değiştir öyle gel' mi diyeceğiz?” dedi.