Çok kültürlülüğün simge şehirlerinden biri olan İngiltere'nin başkentinde siyahi bir gencin öldürülmesiyle başlayan olaylar, 8 yıldır bu kentte yaşayan tasarımcı Serhan Akbaşak ile eşinin hayatında unutulmaz izler bıraktı.
 
Türk vatandaşlarının da yoğun olarak yaşadığı Tottenham semtinde isyanın ilk gecesinde yanan 4 katlı eve ait fotoğraflar ve görüntüler hafızalardaki tazeliğini korurken, "mortgage" ile aldığı birinci kattaki dairesinde olaylı geceye tanıklık eden Serhan Akbaşak, yaşadıklarını AA muhabirlerine anlattı.
Siyahi göstericilerin başlattığı kundaklama ve yağmalama olaylarından yine siyahi komşusunun kapıyı çalmasıyla haberdar olan Akbaşak, yaşadığı şokun evin altındaki halı mağazasında çıkan yangını gülerek fotoğraflamaya çalışan kalabalığı görünce daha da arttığını söyledi.
 
Yangın çıktığını öğrenir öğrenmez pencereye koşan Akbaşak, yaşadıklarını şöyle anlattı:
 
"Önce karşıdaki binaya giren maskeli gençler masaları ve sandalyeleri dışarı fırlatmaya başladı. Daha sonra binamızın altındaki halı mağazasının camlarını kırdılar ve yangın çıkardılar. 16-17 yaşındaki gençler fotoğraf çekiyorlardı, sanki eğlence varmış gibi. Gayetli keyifli bir şekilde olayları seyrediyorlardı. Molotof kokteyliyle yangın çıkardıklarını düşünüyorum, çünkü gençlerin elinde alkol şişesine benzer şişeler vardı. Sonradan öğrendiğime göre yangın alarmımız çalışmıyormuş. Siyahi komşumuz kendisi alarmı çalıştırmış, kapımı çaldı, haber verdi."
 
"KORİDORLAR SİMSİYAH DUMANLA DOLUYDU"
Aracının anahtarını aldıktan sonra evinden hızla ayrılan Serhan Akbaşak, koridorların simsiyah dumanla dolduğunu ve üst kata çıkarak yangın merdiveninden binayı terk ettiğini anlattı.
 
Yangın sırasında insanların çığlık attığını ve polis helikopterinin evin üzerinde dolaştığını aktaran Akbaşak, "Arabama bindim, iki komşum vardı. Biri bayandı. Şoktaydı, ağlıyordu. Biraz daha güvenli ve sakin bir yere gittik. Temiz hava aldık, bayanı yatıştırdık. Gece yarısı eviniz yanıyor. Sonra arkadaşımın evine gittim ve canlı yayında evimin yanışını izledim" diye konuştu.
 
Akbaşak, evde 3,5 yıldır oturduklarını ifade ederek, "Orada evlendik, ilk evimizdi. İlk defa kendimize ait bir yatırım yaptık. Uzun yıllar zor koşullarda çalıştık uygun depozito biriktirebilmek için. Bütün eşyamız yandı" dedi.
 
Evlerinin sigortalı olduğunu ve dün yetkililerle yapılan toplantıda zararlarının karşılanacağının söylendiğini belirten Akbaşak, geçici bir süre için otele yerleştirildiklerini bildirdi.
 
Polisin olaylar karşısında yetersiz kaldığı eleştirilerine katıldığını belirten Akbaşak, Türk toplumunun göstericilere karşı ortaya koyduğu dirençle ilgili de, "Ben yanlış buluyorum. O sırada insan kendi işletmesini düşünmemeli. İşletmesi kendi evi kadar önemlidir ama o sırada kapatıp güvenli bir noktaya gitmeli" dedi.
 
"HİÇ BENİM EVİMİN YANACAĞI AKLIMA GELMEZDİ"
Olaylar sırasında Türkiye'de olan Serhan Akbaşak'ın eşi Burçin Akbaşak da, "İlk söylediğinde evde küçük bir yangın çıktı diye düşündüm. Aklıma öyle büyük bir yangın gelmedi. Olayları Türkiye'den takip ediyordum, ama hiç benim evimin yanacağı aklıma gelmezdi" diye konuştu.
 
Evinin yandığını ilk duyduğunda şok geçirdiğini kaydeden Akbaşak, "Ailem benim hemen dönmemi istemedi. Dün Londra'ya geldim. Tüm gazetelerin manşetlerinde yanan evimiz vardı. Evimiz, düzenimiz hepsi yok oldu" ifadelerini kullandı.
 
YANGINZEDELER İÇİN KRİZ MASASI
Bu arada, Haringey Belediyesi, evi yanan ailelerin sorunlarını iletmeleri için kriz masası oluştururken, çeşitli ihtiyaçlarını gidermek için de spor salonunu kullanmaya başladı.
 
Yardımseverlerin getirdiği çok sayıda malzeme ve eşyayı önce büyük bir odada kategorilerine göre ayıran görevliler daha sonra salonun ayrı bir bölümünde bu eşyaları masalara yerleştirerek yangınzedelerin kullanımına sunuyor.