Monster'ın ''Türkiye'de çalışan sadakati'' araştırmasına katılanların yüzde 60'ı en fazla pazartesi günü işten ayrılmayı düşünüyor.

Monster, Kasım 2010'da www.monster.com.tr, Facebook, Twitter, Linkedin, FriendFeed gibi sosyal ağ platformları ve şirketlerle e-mail yoluyla ''çalışan sadakati'' araştırması yaptı.

Araştırmaya katılan 2 bin 760 çalışan ve adaya, ''Size istifa etmeyi en çok düşündüren gün hangisidir?'' diye sorulduğunda, katılımcıların yüzde 60'ı en çok pazartesi günü işten ayrılmayı düşündüklerini belirtti.

Katılımcıların yüzde 59'u şu an yaptığı işi severek yapmadığını belirtirken, yüzde 38'i iyi bir fırsat yakalaması halinde işten hiç düşünmeden ayrılabileceklerini söyledi.

Katılımcıların yüzde 35'i şu an işsiz olduğunu ve aktif şekilde iş aradığını, yüzde 24'ü daha kıdemli çalışma veya iyi bir kariyer fırsatı doğduğunda işten ayrılmayı düşüneceklerini kaydetti.

Çalışanların şirkete bağlılık ve sadakatleri hakkında, 453 şirkete yöneltilen sorularda, işverenlerin yüzde 40'ı çalışanlarının şirketlerine bağlı olduğunu düşünürken, yüzde 30'u ''emin değilim'', yüzde 28'i ise ''hayır'' yanıtını verdi.

İşverenlere ''Çalışanlarınızın iş saatleri içinde yeni bir iş aradıklarını düşünüyor musunuz?'' diye sorulduğunda, şirketlerin yüzde 58'i bu soruya ''evet'' dedi.

-BİR İŞTE ORTALAMA ÇALIŞMA SÜRESİ 4 YILA İNDİ-

Monster Worldwide'ın 2010'da tüm dünyada çalışan sadakatiyle ilgili yaptığı araştırmalara göre, 2006 yılında mezun olan birinin, 40 yıl içinde 8-12 kez iş değiştireceği öngörülüyor.

Bir işyerinde çalıştığı halde kendini o işverene eskisi kadar bağlı hissetmeyen çalışan oranı yüzde 70'lerde bulunurken, bir çalışanın bir işte ortalama çalışma süresi 1955'de 27 yılken, bugün bu süre en fazla 4 yıla indi. Yeni jenerasyonun iş gücüne katılma oranıyla bu sürenin 2 yıla düşeceği tahmin ediliyor.

Monster Worldwide Gelişen Pazarlar Başkanı Rob Brouwer, araştırmaya ilişkin değerlendirmesinde, işini değiştirmeye yatkın çalışanların, aktif şekilde her gün iş arayan kesimden daha büyük bir potansiyel aday kitlesini oluşturduğunu belirterek, şunları kaydetti:

''Görüyoruz ki işverenler sahip oldukları yeteneklerin şirketlerine bağlı olduklarını düşünürken yetenekler daha iyi bir iş fırsatı ile karşılaşsa hiç düşünmeden bu fırsatı değerlendirme eğiliminde hem de iş saatleri içerisinde bu iş aramalarını yapıyorlar. Hiç şüphesiz ki, yetenekli çalışanlar herkesin takımında bulunmasını isteyeceği türden çalışanlardır ve şirket için en iyi ve yeni ürünleri yaratır, şirkete en çok karı da yetenekler yaptırır, değişen iş koşullarına kolayca adapte olurlar. Bu yüzden bu yetenekleri bulmak, yönetmek, onlara sahip olmak da şirketlerin geleceğinin anahtarıdır. İnsan yönetimi alanında çalışanların artık pazarlama profesyonellerinin bakış açısıyla düşünerek yeteneklere ulaşması gereken bir dönemdeyiz. Çünkü pazarlamacı müşterinin aklını 'ürün markasıyla' çelerken, İK'cı 'işveren markasını' cazip hale getirecek yetenekleri şirketine çekiyor.''