MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, "AKP yöneticileri, 2011 seçimlerine kadar milliyetçiliği kullanma, istismar etme ve çakma milliyetçi görünme kararı almış ve bu yüzsüzlüğü seçim stratejisi haline getirmişlerdir" dedi.

Yalçın yaptığı yazılı açıklamada, parlamentoya girsin veya girmesin, anayasal ve yasal gerekleri yerine getirerek kurulmuş bütün siyasi partilerin meşru olduğunu belirterek, iktidardaki bir partiye düşenin de meşruiyetine dil uzatılamayacak partilerle birlikte siyaseti sürdürmeyi içine sindirmek olduğunu ifade etti. "Bu gerçek, demokrasinin olmazsa olmaz kurallarındandır" diyen Yalçın, AKP"yi kendisi gibi düşünmeyen partilere tahammül göstermemekle suçladı. Yalçın, "MHP"nin halkın oylarıyla meclise girdiğini unutan AKP zihniyeti, partimizi ve camiamızın varlığını çoğulcu demokrasi yerine terörün varlığına bağlamak gafletine düşmüştür. MHP Türk toplumunun gönülden benimsediği Türk milliyetçiliği idealinin siyasî temsilcisidir. Hâlbuki AKP, dönemin şartlarına uygun olarak uluslararası güçlerin desteğinde kurulmuş bir moda partisidir. Bu moda bir gün geçecek, geçmişi ve kökü olmayan AKP, gelecekte siyasî partiler mezarlığındaki yerini alacaktır" dedi.

AKP"nin MHP hakkında kamuoyunda yaratmaya çalıştığı "yanılsama"nın, iktidarın siyasete tuttuğu anti demokratik yolu ele verdiğini ifade eden Yalçın, AKP zihniyetinin muhafazakârlık anlayışında millilik olmadığını belirterek, "Bünyesinde milliği barındırmayan bir muhafazakârlığın sonu ise teslimiyetçiliktir" dedi. AKP"nin milliyetçiliği kullanmasının "milleti kandırmayı hedefleyen bir seçim stratejisi" olduğunu öne süren Yalçın şöyle devam etti: "Dün MHP"nin milliyetçiliğini sorgulayanlar, bugün aynı jargonu kullanarak şimdiden oy avcılığı için yola çıkmışlardır. Başta Tayyip Erdoğan olmak üzere son günlerde AKP"nin bütün sözcülerinde belirgin bir milliyetçilik söylemine vurgu yapma gayreti dikkati çekmektedir. Anlaşılan odur ki AKP yöneticileri, 2011 seçimlerine kadar milliyetçiliği kullanma, istismar etme ve çakma milliyetçi görünme kararı almış ve bu yüzsüzlüğü seçim stratejisi haline getirmişlerdir. Bu söylem, seçimden hemen sonra süratle terk edilecek, anayasa referandum sürecinde olduğu gibi, yeniden bölücülere prim veren ifadelere dönülecektir. AKP, zihniyet gereği anti demokrat olduğu hâlde, anayasa tartışmalarıyla halkın gözünü boyamıştır. AKP modern ve demokratik bir anayasadan çok, kendi yandaşlarının devletin bütün kademelerine kolayca nüfuz etmesini sağlayacak düzenlemelerin peşindedir. Referandum tartışmaları sırasında "12 Eylül darbesinin sorumlularından hesap soracağız" diye halkı ve özellikle askeri darbenin en çok mağdur ettiği Türk milliyetçilerini kandırmaya çalışarak oy avcılığı yaptıkları hâlde, referandumdan sonra bu yolda kıllarını bile kıpırdatmamışlardır. AKP iktidarının bu ikiyüzlü politikalarını milletimizin dikkatinden kaçmayacaktır. Ferasetinden aslı şüphe etmediğimiz Türk milleti, hassas olduğu değerleri istismar etmek isteyen AKP"ye sandıkta gereken dersi verecektir. Vatan için, bayrak için, AKP"nin ve uluslararası güçlerin oyunlarını bozmak için karar anı gelmiştir. Türkiye"nin yeniden şahlanmasını istiyor musun? O hâlde ses ver, sesimize kulak ver Türkiye."