Büyükşehir Yasası son şekliyle kamuoyunun gündemine düşeli beri önemine binaen üzerinde duruyor, konuya dikkat çekmeye çalışıyoruz.

Çünkü karşı karşıya olduğumuz bu yönetim şekli yol döşemesi, park ve yeşil alan yapımı, içme suyu temini gibi basit belediye hizmetlerini içermiyor, Aydın’ın ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasını inşayı öngörüyor.

Bu paradigma değişikliği ile Özel İdarelerin sadece kırsala yönelik bayındırlık hizmetleri büyükşehre devredilmekle kalmadı mesela Çine Ege Et gibi tarım ve hayvancılık, Germencik Alangüllü Termal Kaplıcaları gibi öncü tesis kurma görevi de son buldu.

Bundan böyle liman, hava alanı, baraj gibi mega projeler diyebileceğimiz yatırımlar dışındaki küçük ve orta ölçekli yatırımları BŞB gerçekleştirecek. Artık vatandaş yatırım için büyükşehrin kapısını aşındıracak.

Peki, BŞB bu yatırımları nasıl yapacak?

Genel bütçe vergi tahsilâtından almakta oldukları % 2,5 paya bu amaçla yeni yasa ile o ilin sınırları içersinde yapılan genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamından % 6 oranında bir miktar daha ilave edildi.

Özel Tüketim ve Özel İletişim Vergilerinin genel bütçeye aktarılması bu geliri daha da arttırdı.

Mesela Aydın BŞB nin diğer gelirleri ile birlikte 2014 bütçesinin yaklaşık 650 milyon TL olarak geçekleşeceği söyleniyor ki, yerinde değerlendirilmesi halinde ya Aydın’ın 50 yıl sonrasının temellerini atarsınız ya da lokma döktürmekle, şerbet dağıtmakla, reklam yapmakla göz boyarsınız.

Yani kestirmeden ifade edersek bu bir vizyon meselesidir. Doğrusu Aydın son yıllarda gerek merkezi hükümetin yeni yatırım stratejisi gerekse yerel yöneticilerin bu paradigmanın farkında olmamasının zararını gördü.

Gidişata bakılırsa daha da görecek gibi görünüyor.

Bunun sonucu komşuları İzmir, Denizli ve Muğla 2011 iller arası gelişmişlik endeksindeki yerlerini bir iki basamak yükselttikleri veya korudukları halde maalesef Aydın son üç yılda 19.sıradan 21.sıraya, finansal veriler dâhil edilmez ise 25.sıraya geriledi.

Siyasette bölünmenden beslene aşırı politizasyon ve yerel yöneticilerin hizmet yerine sokak siyasetine dayalı algıyı güçlü tutmalarının Aydın’ı getirdiği nokta budur.

Bu politikayı sürdürme adına:

-Seçimden sonra hizmet adına siyasi gömleğini çıkarmayan,

-Planlı büyümenin olmazsa olmazı Ar-Ge’yi teferruat kabul eden,

-Yatırım yerine reklama milyonlar harcayan,

- Merkezi hükümet ve valilik makamı ile iş birliğini önemsemeyen,

- Yatırımları özendirmek için sürekli işbirliği içinde olması gereken sanayi odası, ticaret odası, ticaret borsası ve üniversite ile sağlıklı iletişimi olmayan,

-Hizmet anlayışını liyakat yerine sadakat prensibi üzerine kuran bir yerel yönetici ile kim hangi soruna çözüm üretmiş de Sayın Başkan üretecek?

Merkezi hükümetle iş birliği olmadan kendi başına sürdürülebilir kalkınmayı öz kaynakları ile İstanbul gibi Mega Kent BŞB gerçekleştiremiyor ona göre imkânları son derece kısıtlı Aydın nasıl gerçekleştirsin?

Bu şartlarda bir yerel yönetici bir kenti uçuracağını iddia etse buna kendi Genel Başkanından başka kimi inandırır?

Hatırlanacağı üzere Sayın Kılıçdaroğlu belediye binasının açılışına geldiğinde Aydın Belediyesinin Ankara ve İstanbul Belediyelerine borç verecek durumda olduğunu iddia etmişti. Orası ayrı mesele…

Günümüzde artık yerel yöneticilerin başarılarını küresel gerçekler doğrultusunda tarım, turizm, kültür kenti gibi özelliklerden biri veya birkaçı ile öne çıkan şehirler meydana getirebilme becerileri belirliyor.

Bazı şehirler bu gerçeğe uygun hareket eden ufku geniş başkanlar sayesinde gerek yöresel kalkınma gerekse halkına sağladığı kent konforu ve kalitesi ile önemli aşama kaydetti.

Bunların başında da herkesin bildiği Eskişehir, Şanlıurfa, Kayseri ve Gaziantep gibi kentler geliyor. Hem bunlardan Eskişehir üç dönemdir muhalefete mensup bir başkan tarafından yönetilen bir şehirdir.

Bu da gösteriyor ki, iş bilenin, kılıç kuşananın… Demek ki, hizmet alabilmenin yolu başkanın iktidar partili olmasından geçmiyor.

Bu gün birer cazibe merkezi olan Eskişehir ve Beypazarı’nı görmek için insanlar oralara özel turlar düzenleniyor. Şanlıurfa ve Gaziantep’deki değişimi görenler Aydın’ın köy görünümündeki haline üzülmekten başka ellerinden bir şey gelmiyor.

Buralardaki değişim karşısında içi acıyan hemşerilerin,Aydınlı kanaat önderlerinin, eli kalem tutanların beyinleri iğdiş eden ideolojiden ve vicdanları karartan menfaatten aydın sorumluluğu adına uzak durma, eleştirilerini dile getirme ve o doğrultuda kamuoyu oluşturma gibi bir mecburiyetleri vardır.

Siyasetçinin yanında bu kesimler denizcilere yelken için yol gösteren rüzgârgülü mesabesindedir. Zira onların güzergahını belirleyen bunların yarattığı kamuoyudur.

O nedenle Cemil Meriç cemiyetin içinde bulunduğu kargaşayı kendi kabahati olarak görür. Ona göre bir yazarın, aydının görevi ülke insanının vicdanı olmak, idrakine vurulan zincirleri kırmak, yalanları yok etmektir.

Yoksa vebalden kurtulamaz.

Tüm okuyucularımızın Ramazan Bayramı'nı şimdiden en içten dileklerimle kutlar, tüm sevdikleri ile birlikte mutlu bir bayram geçirmelerini temenni ederim.

Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınkonuşuyor etiketiyle paylaşın, yayınlayalım! 

facebook.png twitter.png

 
habericiuygulamalar.jpg