Bundan dört yıl önce aynı başlık altında bir yazı kaleme almıştık. Ama gelin görün ki süreç içerisinde durum daha da vahim boyutlara ulaşmış durumda. Özellikle kendini hissettiren kuraklık süreci Büyük Menderes nehrini çıkmaza sürüklüyor.

İklim değişikliği ve kuraklık artık dünyamızın en önemli sorunu olmak üzere. Artan dünya nüfusu ve kaynakların aşırı kullanımı doğal dengeyi oldukça bozdu. Bunun sonucu olarak yakın zamanda çok kuvvetli kuraklıklar, orantısız yağışlar, temiz su sıkıntısı çekeceğiz. İlkim özellikleri kritik olan ülkemizde de kuraklık ve su sorunu iyiden iyiye kendini hissettiriyor artık. Bu kuraklıktan en çok etkilenen yerlerden birisi de Ege Bölgesi ve buradaki tarım alanları. Özellikle Büyük Menderes Havzası birkaç yıldır bu sorunu derinden yaşıyor.

Büyük Menderes Nehri, 584 km’lik uzunluğu ile Ege Bölgesi’nin en büyük akarsuyudur. Aydın, Denizli, Afyon, Uşak illerinin büyük bölümünün sularını Ege Denizi’ne ulaştırır. Evsel atık sular, endüstriyel atık sular, jeotermal sular ile tarımsal alanlarda yanlış gübre-pestisit kullanımı etkileriyle kirletilmektedir. Atık alıcı ve taşıyıcı ortam olarak işlevini sürdüren Büyük Menderes’e; tarımsal, evsel ve endüstriyel atıkların deşarj edilmesi, milyonlarca yılda oluşan ekolojik dengelerin kısa sürede bozulması sonucunu getirmektedir. Büyük Menderes’in kirlenmesi bitkileri, hayvanları ve doğal olarak da insanları doğrudan etkilemektedir.

Şu sıralar Büyük Menderes kirli bile olsa bol su taşıyan döneminde olması gerekirken neredeyse kurumuş durumdadır. Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesinden doğan ve Ege Bölgesi’nin bir çok kentinden geçen Büyük Menderes Nehri’nde kuraklıktan dolayı kuruma tehlikesi ile karşı karşıya kalmış, bu akarsudan sulama amaçlı yararlanan çiftçiler ne yazık ki nehirde su bulamamaktadır.

Nehrin doğduğu bölge olan Afyon çevresinden başlayarak sular önceki yıllara göre gözle görülür şekilde çekilmiş, zaten kirli olan sulardaki oksijen seviyesinin de düşmesi ile toplu balık ölümleri yaşanmaya başlanmıştır.

Büyük Menderes nehri, büklüm büklüm çizdiği yol üzerinde taşıdığı alüvyonlarla en verimli tarım arazilerine sahip havzayı besliyor. Ancak nehir son yıllarda yaşanan kuraklık ve bilinçsiz sulamanın da etkisi ile kuruma tehlikesi ile karşı karşıya kalması hepimizi doğrudan etkileyen bir tehlikedir. Nehir suyu önceki yıllara göre gözle görülür şekilde azalırken, akan suyun debisinde de aşırı azalma gözleniyor.

Ekinleri kuraklık nedeniyle zarar gören çiftçilerin umudu ise bahar yağmurlarındaydı ama Haziran ayına gelmemiz rağmen bu yağışlar görülmedi. Bunun yanında kuruma tehlikesinin baş gösterdiği nehir için önlem alma zamanı gelmiştir. İklim değişikliği nedeniyle önümüzdeki yıllarda yaşayacağımız kuraklık milyonlarca dönüm araziyi ve doğal olarak yüzbinlerce çiftçiyi olumsuz yönde etkileyecektir. Nehrin geçtiği birçok kent ve çevresinde tarım arazileri için önemli olan kuraklık, kirlilik sorunu ve doğal yaşamın devamlılığının sağlanması açısından acil önlem alınması gerekmektedir.

İşin bir başka boyutu ise DSİ çalışmaları. Büyük Menderes ve kolları üzerinde irili ufaklı otuza yakın baraj yapıldı. Havza üzerine onlarca su toplama göleti yapıldı. Havzada 200 civarında dere ıslah edildi. Ama kuraklıkla mücadelede başarısız olundu. Süreç içerisinde bu barajlardan akarsu yatağına verilmesi gereken "Can suyu" verilmedi. Demek ki DSİ bu kadar yatırımı doğru planlama ile yapmamış, milletin parasını boşa harcamış. Yoksa ilk kuraklıkta havlu atmazdı. Artık kimin sorumluluğu varsa bunu yerine getirmeli ve havzamızın can damarı olan Menderes nehri kurulmalıdır.

"Suyun değeri kuyu kuruyunca anlaşılır." (Thomas Fuller)