Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından ''Dünya Dostluk ve Barış Köyü'' ilan edilen Fethiye Kayaköy'deki sivil mimari örneği 736 yapı ve şapellerin de aralarında bulunduğu binalar, yerli ve yabancı ziyaretçilerden görüyor.
 
Fethiye ilçesine 8 kilometre uzaklıkta bulunan, tarihi geçmişi MÖ 3000 yıllarına uzanan ve antik dönemlerde ''Karmylassos'' olarak bilinen Kayaköy Ören Yeri'ndeki yapıların korunup gelecek nesillere ulaştırılması için Muğla Mimarlar Odasınca çalışma başlatıldı.
 
Muğla Mimarlar Odası Başkanı Ertuğrul Aladağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1922'de yapılan mübadele sonrasında köyde yaşayan Rumlar'ın Yunanistan'a gönderilirken Yunanistan'daki Türklerin de bu bölgeye yerleştirildiğini söyledi.
 
Köye yerleştirilen Türklerin köyü terk ederek ovaya yerleştiğini belirten Aladağ, ''Buradaki tarihi evler de yıllarca bakımsız ve ilgisiz kaldı. Kayaköy'de Rumlardan kalma taş evler, çeşmeler, sarnıçlar, dükkanlar, şapel ve iki büyük kilisenin kalıntısı bulunuyor'' dedi.
 
Kayaköy'ün son 20 yıldır özellikle yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaret edilen, kamuoyunun yakından takip ettiği bir bölge olduğunu ifade eden Aladağ, ''Kayaköy'de her geçen gün daha iyi şeyler yapılacağına daha kötüye gidiyor. Buraya gelen bilim adamları, araştırmacılar, sanatçılar çalışmalar yapıyor ve bu çalışmalar yayınlanıyor. Ancak Kayaköy'ün verdiği hizmet nedense kendisine geri dönmemiştir. Aradan geçen sürede duvarlar yıkılıyor, çatılar çöküyor. Büyüyen incir ağaçları yapıları görünmez hale getiriyor. Burada mutlaka yeni çalışmalar yapılmalı'' diye konuştu. 
 
''KAYAKÖY'E YAŞAM AKSIN''
Kayaköy'ün mimari, inanç, yaşam şekli bakımından diğer bölgelerden farklı olduğunu söyleyen Aladağ, şunları kaydetti:
 
''Mimarlar Odası Muğla Şubesi ve Fethiye Temsilciliği ile Kayaköy Akdeniz Mimarlık Platformu ile 'Kayaköy'e yaşam aksın' buluşması düzenledik. Yalnızlığın hüznüyle yaşayan hayalet kente sahip çıkılarak buradaki evlerin tarihi dokusunu kaybetmeden restore edilmesi, kültür ve inanç turizmine açılması gerekiyor. Burada 2 gün yapılan söyleşilerde Kayaköy'ün bir an önce toparlanarak geleceğe taşınması için bazı fikirler var. Bunlardan biri Kayaköy'deki evler orijinal şekilleriyle yeniden restore edilerek turizme kazandırılsın. Kayaköy evlerinin mimari yapı detaylarını çok iyi bilen ve yapabilecek gençlere ait zanaat atölyeleri kurulması fikri en olumlusuydu. Bu fikri öneren Fransız profesör, böylelikle Kayaköy'ün dünyaya açılmasının daha kolay olabileceğini iddia etti. Proje dünyaya açılırsa dünyadaki gençlerin Kayaköy'e gelerek zanaat öğrenebileceğini söyledi.''
 
Etkinliğin esas amacının Kayaköy'ü dünya kamuoyuna açmak olduğunu söyleyen Aladağ, şöyle devam etti:
 
''Amacımız özellikle bilim kamuoyuna açmaktır. Çünkü Kayaköy gerçekten her yönüyle mercek altına alınması gereken bir yer. Kayaköy'ü sıradan bir vahşi turizmin hizmetine açacak olursak Kayaköy'ü kısa sürede kaybederiz. Kayaköy'ü kaybetmekle o bölgedeki yeni bir turizm anlayışı olan kültür turizminden gelecek geliri ve anlayışı kaybederiz. Burası aslında yüzlerce yıl yaşatılmalıdır ki insanlar savaşların her an olabileceğini hiç unutmasınlar. Kayaköy'de bir zamanlar yaşam vardı. Bu yaşam animasyonlarla, yeniden canlandırmalarla interaktif müzeler şeklinde, mübadele müzesi olacak şekilde bambaşka bir ortama doğru götürülebilir. Burası hem mimari bir kültürün zenginleştirilmesi hem de kuşakların birbirlerini daha iyi tanımaları için çok uygun bir mekan.'' 
 
''FARKLI DİN VE IRKTAN BERABER YAŞAMIŞ HALKLARIN HÜZNÜ VAR''
Kayaköy'de kültür turizmine hizmet verecek insanlara eğitim verilmesi gerektiğini ifade eden Aladağ, ''Burada yaşayanlarla görüştük. Onlar da Kayaköy'ün korunarak geleceğe aktarılması için her türlü çalışmada görev alacaklarını ve çalışmalara katkıda bulunacaklarını söylediler. Kayaköy'de farklı bir kültür turizmi var. Belki de Türkiye'de çok fazla denenmemiş bir kültür turizmi türü var. Kayaköy'de bir zamanlar Osmanlı kültürü içerisinde farklı din ve ırktan beraber yaşamış halkların bir mübadele sonucunda geride bıraktığı mimari kalıntıların verdiği hüzün var'' dedi.
 
Kayaköy'ün vahşi turizmin esiri olması durumunda yok olacağını ileri süren Aladağ, şöyle konuştu:
 
''O zaman Kayaköy'ün hiçbir özelliği, hiçbir çekici yanı kalmaz. Çünkü o zaman burası sıradan bir yerleşim haline gelir ve insanları cezbetmediği için ziyaret edilmeyen, kendi haline bırakılan ve zaman içerisinde yok olan bir yerleşim alanı olarak kalır. Kayaköy'de şu anda vahşi turizm demesek bile olması gereken kültür turizmine uygun bir hizmet verilmiyor. Burada verilen hizmet türü yavaş yavaş vahşileşmeye doğru gitmektedir. Bu nedenle Kayaköy'e ilgi de yavaş yavaş azalmış. Bu çok kötü bir şey.''
 
''8 LİRA OLAN BİLET FİYATLARI 5 LİRAYA DÜŞÜRÜLDÜ''
Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği Fethiye Yürütme Kurulu Başkanı Salih Taşçı, Kayaköy'de 18 Mart 2011'den itibaren biletlerin TÜRSAB tarafından kesildiğini belirterek, ''Kayaköy'ü 25 Eylül 2011'e kadar 40 bin kişi ziyaret etti. Bu ziyaretlerden 207 milyon gelir elde edildi'' dedi.
 
Taşçı, Kayaköy'ün Fethiye'de en çok ziyaret edilen ören yerleri arasında bulunduğunu ifade ederek, ''Yerli ve yabancı turistler Kayaköy ören yerine çok fazla ilgi gösteriyor. Limana demirleyen gemilerde bulunan yolcuların tamamına yakını mutlaka Kayaköy'ü ziyaret ediyor. 18 Marttan itibaren Kayaköy'de bilet kesim işi TÜRSAB'a verildi. Biz de daha önce 8 lira olan bilet fiyatlarını 1 Temmuz'da 5 liraya indirdik. Böylelikle ziyaretçi sayısında daha fazla artış olurken kaçak girişlerin de önüne geçmiş olduk. Kayaköy'de alınacak birtakım koruma çalışmalarının ardından kente gelen ziyaretçi sayılarında önümüzdeki yıllarda daha fazla artış olacağını tahmin ediyorum'' diye konuştu