Erdoğan, seçim meydanlarında coşku sıkıntısı çekmediklerini belirterek "Bu bir genel seçim değil. Başarı kriterimiz 2004 yerel seçimleri. Oradaki oy oranımız yüzde 42" dedi..

Yerel seçimlerde meydanları dolaştınız. 2007'de de dolaşmıştınız. Bu yerel seçimlere krizin etkisinin yansıdığını düşünüyor musunuz?

MEHMET BARLAS
Başbakanlığınız sırasında sizi en fazla etkileyen olay neydi? 1 Mart Tezkeresi, Yaşar Büyükanıt ile Dolmabahçe zirvesi gibi olaylar yaşandı...

HASAN BÜLENT KAHRAMAN
Seçim kampanyası sürecinde liderlerin birbirinden uzaklaşması Anayasa değişikliği ile ilgili uzlaşma sürecini etkiler mi?

ATV'nin canlı yayın konuğu olan Başbakan Tayyip Erdoğan, bir hafta sonra yapılacak yerel seçimlere ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Erdoğan, "Ekonomik kriz olmasaydı, seçimde şansımız daha yüksek olur" itirafında bulunurken, AK Parti'nin başarı kriterinin 28 Mart 2004 yerel seçimlerinde aldığı oy, yani yüzde 42 olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan özetle şu mesajları verdi:

* MEYDANLARIN DİLİ, GÜVENİYORUZ: Uluslar arası finans krizi olmamış olsaydı, bizim iktidar partisi olarak şansımız çok daha farklı olurdu. Rakam vermeyeyim; bu, spekülatif bir yaklaşım olabilir. Biz çalışmamızı sürdüreceğiz. Buna rağmen başarmak, koparmak durumundayız. Meydanların dili şunu gösteriyor; "Biz AK Parti'ye güveniyoruz." Kamuoyu araştırmalarından aldığım neticede de güven var. Bu güven olduğuna göre, şu anda halkımızla omuz omuza bunu devam ettireceğiz.

* KRİTERİMİZ 2004 SEÇİMLERİ: Burada iki kriter var. Yerel seçim açısından bakıyorum. 28 Mart 2004'ü kriter olarak görüyorum. Bu bir yerel seçimdir, bunun havasıyla genel seçimin havası bir değil. Oradaki oy oranımız yüzde 42. Bir diğer kriterim daha var. İl genel meclisi seçimleri. Her ne kadar yerel geneli etkilese de burada 22 Temmuz'la kıyaslama yapmamızda fayda var.

* HAKARETE MÜSAMAHA YOK: Avukatlarıma hakaret olduğu zaman yargı yoluna gidin dedim. Bende hakaret yok, sadece teknik yönden yaklaşıyorum. Baykal'a, "Maliye Bakanlığı, Enerji Bakanlığı görevlerinde ne yaptın? Bunu söyle. De ki, şu yatırımları yaptık. Meydanlarda bu anlatılmıyor dikkat edin.

* SEN NE OY ALACAKSIN: Bir defa yoğun bir miting kampanyam var. Bugün 52. mitingimi yaptım. Ben il mitingi yapıyorum, diğerleri bölge mitingi yapıyor. Ortaya koyabildikleri hiçbir plan, proje yok. Onlarda ciddi sıkıntılar meydana getiriyor. Bir de kamuoyu yoklamalarında neticeyi görüyorlar. Sayın Baykal, bir lider bunu söyler mi? Sen benim ne oy alacağıma niye bakıyorsun, kendin neyi alacaksın? Bir siyasi parti ortaya çıkmak için birinci olmak için çıkar. Sadece iktidar partisinin yüzde 52'nin altında başarısız olacağını ortaya koyuyor. Bu hırsının, hakaretlerin nelerden kaynaklandığını ortaya koyuyor. Aynı şekilde sayın Bahçeli, hiçbir şey söyleyemiyor. Bunlar kendi partisinin içine de mesajlar veriyor. Parti içi muhalefet var. Parti içi demokrasilerini güçlendirebilir miyim, diye bu noktada bir kavga var.

* SAĞLIKLI MUHALEFET: Seçim meydanlarında coşkuda bir sıkıntımız yok. 22 Temmuz'a göre kıyasladığımda gittiğim illerin büyük çoğunluğunda 22 Temmuz'dan çok daha farklı ilgi var. Birkaç ilde hemen hemen aynı durumu korundu. Karşı tarafta hakikaten sağlıklı bir muhalefet yok. Bana da faydası olur. Muhalefet ne kadar kaliteli olursa, demokrasi o kadar güçlü olur. Söylenenlere baktığımızda hakaretler... Şu ifade bir siyasi lidere yakışır mı? "Telefonlarımız dinleniyor. İcabında hükümetlere hakaret edilir, küfredilir." Bir genel başkan, bir siyasi nasıl böyle konuşur.

* HALKTAN KOPUKLAR: Bunlar bir defa halktan kopuk. Biz halkla iç içeyiz. Muhalefete yardımcı olmak istiyorum. 81 vilayete gelin buralarda hep beraber olalım diyorum. Demokrasiyi 81 ilde egemen kılarız. Dikkat edin gelemiyorlar. Sayın Baykal'a söyledim. En sonunda Mardin ve Kars'a gitti. Genel merkezden çıkmıyorlar.

* G-20 TÜRKİYE'DE: Davos'tan sonra Türkiye'deki bazı eski monşerlerin, bazılarının yazdıkları var. ABD ile batıyla münasebetler ne olacak diyorlar. Gayet güzel şeyler oluyor. Bizim ABD ile münasebetlerimizde de onların dediği manada şey yok. Tam aksine olumlu istikamette çalışmalarımız devam ettiği gibi, Türkiye belirleyici bir rol üstlendiği gibi, G-20 zirvesine de Türkiye Amerika ile başlayan süreçte girdi. Bir ihtimal G-20'nin 3. zirvesi Türkiye'de olacak.

* FELAKET TELLALLIĞI YAPILIYOR: Sürekli olarak bir felaket tellallığı yapılıyor. Konuştukları tek şey var; işsizlik. Dünyada şu anda gelişmiş ülke bir numara Amerika. İşsizlik, 8.1. Economist'in son sayısında da kapak bu. Dünya bunu konuşuyor. Bizimkiler de kalkıyor, Türkiye'de işsizlik var diyor. Ben zaten 10.3'le aldım. İddiam bunu daha aşağı çekmek. Geçen ay 13.6 oldu. İnşaat sektörü, hizmet sektörü hareketleniyor. Bunu görmüyorlar.

* ERGENEKON SUMEN ALTI EDİLEMEZ: Yürütme içinde olduğumuz için yargının talimatı olması halinde güvenlik güçlerimiz savcının talimatıyla görevini yapar, sümenaltı etmez. Şu anda yapılan da budur. Anlaşılan o ki geçmişte pek çok şey sümenaltı edilmiş. Bu gerçekler ortaya çıkacak ki gelecek nesillere farklı Türkiye'yi bırakalım. Herkesin birbirine şüpheyle baktığı bir Türkiye olmasın. Faili meçhuller, yargısız infazlar da olmasın. Kimsenin suçluluğu kanıtlanmadan suçlamak doğru olmaz. Bu süreçte demokrasi kazanır. Bu süreci medyasıyla, siyasetiyle desteklemeliyiz. "Ergenekon'un avukatıyım" demek doğru değil. Sus. Yargı nereye taşıyacaksa taşısın.

* BASKILARA PABUÇ BIRAKMAM: (Doğan Yayın Holding'le ilgili) Maliye'nin bir rutini var. Baktık ciddi bir rakam ortada. Medyaya sızmış olan telefon görüşmeleri ortaya çıktı. Arkadaşlar daha rahatsız hale geldi. Beni de rahatsız etti. Ben de ister istemez değişime gitmek zorunda kaldım. Adı bir defa vergi kaçakçılığı. Baskılara pabuç bırakmam. Süreç işliyor. İşleyen bir sürece müdahale etmem söz konusu değildir.

SABAH