Basit bazı idrar ve kan testleri kullanılarak erken saptandığında önlenebilir veya ilerlemesi geciktirilebilir olmasına karşın, farkındalığının ve erken tanısının düşük olması birçok olguda buna olanak vermemektedir

Bu tür hastalıklar sıklıkla son dönem böbrek yetmezliği evresine ilerlemekte, yüksek sakatlık ve ölüm oranları ve kötü yaşam kalitesi ile hasta sağlığını, uygulanması gereken yüksek maliyetli diyaliz ve böbrek nakli tedavileri ile sağlık bütçesini ciddi bir şekilde tehdit etmektedir. Halen tüm dünyada 2 milyonu aşkın kişi diyaliz ve böbrek nakli tedavileri ile yaşamını sürdürmektedir. Yıllık % 6-8'lik artış oranı ile gelecekteki 10 yıl içinde bu sayısının iki katına çıkması ve toplam tedavi maliyetinin 1.5 trilyon dolara ulaşması beklenmektedir. Bu şekilde, yakın gelecekte gelişmiş ülkelerin sağlık bütçelerini ciddi olarak zorlayan, daha düşük gelir düzeyine sahip ülkelerde ise altından kalkılması mümkün olmayan bir ekonomik yük ortaya çıkacaktır. Türk Nefroloji Derneği verilerine göre ülkemizde diyaliz uygulanan veya böbrek nakli yapılmış yaklaşık 60.000 hasta bulunmaktadır. Bu sayının, gelişmiş birçok ülkenin neredeyse 2 katı olan yıllık % 10 artış oranı ile 2015 yılında 100.000'i aşacağı ve halen 1.5 milyar dolar olan tedavi maliyetinin iki katına çıkacağı tahmin edilmektedir. Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde diyaliz uygulanan veya böbrek nakli yapılmış 65.000'e yakın hasta bulunmakta ve toplam sağlık bütçesinin % 5.2'si bu hastaların tedavisi için harcanmaktadır. Bu sayının yakın gelecekte 100.000'e ulaşacağı ve tedavi maliyetinin 3 milyar doları aşacağı tahmin edilmektedir.

Konu hakkında farkındalığın artması için Türk Nefroloji Derneği her sene Dünya Böbrek Günü'nde Türkiye'nin dört bir yanındaki ilk öğretim okullarında hem velilere hem öğrencilere yönelik eğitim seminerleri organize etmektedir. Bu sene; Isparta, Malatya, Edirne, Gaziantep, Eskişehir, Samsun ve Manisa pilot bölge olarak seçilmiştir. Hem küçük yaşta yemek alışkanlığının kazanılmasında tuzun azaltılması için öğrencilerle hem de onlara hazırladıkları öğünlerde tuzu daha az kullanmaları için velilere bilinçli olmaları adına uzman doktorlar tarafından bilgilendirme yapılmaktadır.

Bu konuda toplum bilinçlenmeli

Ulusal Organ Bekleme Listesine kayıtlı 19.000'e yakın hastanın böbrek beklemesine karşın, son yılda ancak 521 hasta bu şansa erişebilmiştir (tüm böbrek nakillerinin % 18.5'i). Bu alanda yapılması gereken çok iş ve alınması gereken çok mesafe vardır. En önemlisi de organ bağışının artırılmasıdır. Ülkemizde 2011 yılında toplam 1319 beyin ölümü bildirimi yapılmış olmasına karşın, sadece 343 kadavra vericisinin ailesinden organların kullanımı için izin alınabilmiştir (% 26). Nüfusu 75 milyona ulaşan bir ülkede yıllık beyin ölümü bildirimi sayısı ve bağış oranı Batı ülkelerinin çok gerisindedir. Bu durum, sorunun çözümünde sağlık personelinin eğitiminin ve toplumun bilinçlendirilmesinin önemini ve bu çabaların süreklilik arz etmesi gerektiğini göstermektedir.