Bugüne kadar yazdığım yazıların büyük çoğunluğu makale türündeydi. Okuyuculardan gelen talep üzerine bu yazımda köşe yazısı formatında sizlere sesleneceğim.

Yaşadığımız bu çağda insana değer veriliyor mu? Ne dersiniz?

Pandemi sürecinde Korona virüs yeniden atak yaparken, sokağa çıkma yasağı getirmek bir yana orta öğretimde yüz yüze eğitime geçildi. Üniversitelerde de yüz yüze eğitime geçme konusunda hazırlıklar başladı. Korona virüs oranları bu kadar yükselirken bu serbestlik neden? Yeter ki ekonomi daha fazla etkilenmesin, insanlara ne olursa olsun mu deniliyor?

Vaka sayısı ile hasta sayısı denilerek yapılan açıklamalara herkes şüphe ile bakıyor.

İnsanlar ne olacak? Çocuklarımız, gençlerimiz, yarınlarımız nasıl etkilenecek?

İnsanın ne değeri var?

Ekonomik değerler alt üst. Döviz kurlarında yükseliş sürerken, insanlar hızla fakirleşiyor. Bütçe açığı geçen yıllarla karşılaştırılmayacak bir hızla büyüyor. Dış borçlarımız her geçen gün yükseliyor. Enflasyon çok yüksek. Cari açık hızla yükseliyor. Döviz ve altın rezervleri yeterli değil. Net rezervler eksi durumda.

Bakan ekranlara çıkıp dövizin yükselişi beni ilgilendirmiyor diyebiliyor. Ama her şeyin dövize endekslendiği bir ülkede, dövizin yükselişi insanları ilgilendiriyor. Artık, kullanılan elektrikten, benzin ve mazota, bebek mamasından, ithal samana, aldığımız arabadan, bisiklete, televizyondan, cep telefonuna kadar her şey dövize bağlı.

17.10.2020 günü, Denizli Valisi ile bir vatandaşın diyaloğu sosyal medyaya yansıdı.

Denizli Valisi bir esnafa “Neden maske takmıyorsun?” diye soruyor.

Vatandaş “Canıma yetti. Gebermek istiyorum.Piyasaların haline bak. Salı günü 15 lirayla kapattık.Çarşamba günü 100 lira. 100 liranın hepsi kar olsa ne olur?” diye sitem ediyor.

İşte Türkiyenin gerçeği bu!

Hızla yoksullaşırken insanlar kendini değersiz hissediyor ve yaşama sevincini kaybediyor. Çaresizlik duygusu her kesimde korona virüsten daha hızlı yayılıyor.

Gerçekten bu ülkede insanın değeri ne?

Anayasa Mahkemesi'nin milletvekilliği düşürülen Enis Berberoğlu hakkında verdiği hak ihlali kararının ardından İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, yerindelik denetimi kapsamında kaldığı gerekçesiyle yeniden yargılamaya yer olmadığına karar verdi. Anayasa Mahkemesi, Enis Berberoğlu ile ilgili olarak hak ihlali kararı vermesine rağmen, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bunu uygulamaması ikinci bir hak ihlalidir.

Anayasa’nın 36. maddesi “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmünü içermektedir.

İnsanların yargı mercileri önünde adil yargılanma hakkı, insani değerlerin en önemlilerinden biridir.

Yine aynı soru akla geliyor.

İnsanın ne değeri var?

Aydın’da bir Salı günü saat 10.00 – 12.00 arasında aracınızı park etmeye çalıştınız mı? Hükümet Bulvarı ve çevresinde, mesai içerisinde normal günlerde bile park yeri bulmak olanaksız. Fakat bu konuda ne Aydın Büyükşehir Belediyesi, ne de Efeler Belediyesi bir çözüm üretemedi. Trafik te bir yandan keşme keş. İnsanlar yay gibi gergin. Lafa gelince mangalda kül bırakmayan yöneticiler sorunları çözmek için maalesef bir şey yapmıyor. İnsan aynı tükenmişlik duygusu ile kendisini yine çaresiz ve değersiz hissediyor.

Peki, Aydından Germencik’e giderken Alangüllü bölgesinden geçerken leş gibi çürük yumurta (hidrojen sülfür) kokusunu aldınız mı? Aydın’da oturup, her gün bu yolu kullanarak makamına giden Germencik Belediye Başkanı Fuat Öndeş bu leş gibi kokuyu duymuyor mu?  Aydın Valisi, Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü bürokratları bu yoldan geçmiyor mu? AKP ve MHP il ve ilçe yöneticileri, milletvekilleri bu kokuyu duymuyor mu? Aydında bu kokuyu duyan kimse yok mu?

Germencik Belediye Başkanı Fuat Öndeş, JES lerin verdiği zararlara karşı çıktığını, bu konuda mücadele edeceğini söyleyerek Germencik halkından oy alıp seçildikten sonra, neden fikir değiştirip ruhsatsız santrallere İşyeri Açma ve Çalıştırma Ruhsatı verdi?

Germencik ve Aydın’da bu kokuyla yaşamak zorunda kalan insanların, Anayasa’nın 56.maddesi ile güvence altına alınan sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ihlal edilmiyor mu?

Gerçekten bu ülkede insanın ne değeri var?